"Savcı yada hakimi arama lüksüm yok"

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Habur'daki hukuki süreç için ne savcı ne de hakimi aradığını söyledi.

cumhuriyet.com.tr

Genel Kurulda Türk Borçlar Kanunu Tasarısının 3. bölümünün görüşmelerine başlandı.
Bölüm üzerine hükümet adına söz alan Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Habur'da yapılan hukuki uygulama konusunda eleştiriler yapıldığını belirterek, ''Benim ne savcıyı ne hakimi arama gibi lüksüm yok. Hakimi aramaya hiç imkanım yok. Savcılara ilişkin olarak da 2004 yılından itibaren de bakanların savcıları harekete geçirme, onlara talimat verme imkanı da ortadan kaldırılmıştır. Dolayısıyla böyle bir aramam olmamıştır'' dedi.

Habur'da yapılan uygulamanın ne ilk ne de son uygulama olduğunu belirten Ergin, burada yapılan işlemlerin soruşturma evresine ait olduğunu ifade etti. Ceza Usul Yasası'nın 251. Maddesine göre, soruşturmanın gerekli kıldığı hallerde suç mahalli ile delilerin bulunduğu yerlere gidilebildiğini kaydeden Ergin, şöyle devam etti:
''Bu ilk uygulama mı? Geçmişte Alman vakıfları ile ilgili bir soruşturma sırasında Ankara DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel Bergama'ya gidiyor. Hakimin yaptığı işlem de soruşturmanın bir parçasıdır. Bu uygulamanın benzerleri çok. Daha önce de ifade etmiştim, Bölücübaşı Türkiye'ye getirildi. İmralıya götürüldü. Ankara DGM savcıları buradan kalkıp İmralı adasında soruşturma yaptılar.

Arkasından Ankara'dan hakim gidip soruşturma esnasında tutuklamayı orada yaptı. Örgüt elabaşını Ankara'ya getirip burada mı tutukladılar, yoksa hakim oraya gidip orada mı tutuklama yaptı? Hizbullah operasyonu ile ilgili yapılan çalışmalar da ilgili illere gidilerek yapılmıştır. Boludağı operasyonu ilgili illere gidilerek yapılmıştır. Alman vakıfları ile ilgili soruşturmalar benzer yöntemlerle ve aynı maddeler kullanılarak yapılmıştır.''

 

Borçlar Kanunu Tasarısı

TBMM Genel Kurulu'nda, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı'nın ikinci bölümünde yer alan 55, 56, 57, 58, 59, 60. maddelerin de kabul edilmesiyle ikinci bölümün görüşmeleri tamamlandı.
Genel Kurulda ''Temel Kanun'' olarak görüşülen tasarının maddeleri üzerinde muhalefet milletvekilleri değişiklik önergeleri vererek söz aldılar.

CHP Ordu Milletvekili Rahmi Güner, hukukun olmadığı yerde ne hürriyet ne insanca yaşam ne de açılımların olabileceğini söyledi. Güner, ''Keyfi tutuklamalara, yargılamalara dur demeliyiz'' diye konuştu.

MHP Konya Milletvekil Faruk Bal, hakim ve savcıların dinlenmesine yönelik haberleri hatırlatarak, ''İktidar, hakim ve savcıları dinleyerek, bunu, yandaş yaratamadıklarının üzerinde tehdit olarak mı kullanıyor?'' diye sordu.

CHP Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek, ''Adalet Bakanlığına ihraçları niye istediğini hepimiz biliyoruz'' diye konuştu.

MHP Isparta Milletvekili Nevzat Korkmaz, MHP Manisa Milletvekili Mustafa Enöz ve MHP Aydın Milletvekili Recep Taner, hükümetin ekonomi politikalarını eleştirdiler.

CHP Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe, Adalet Bakanı'nı eleştirerek, ''Hukuksuzluğun kaynağı Adalet Bakanlığı'nın kendisidir'' dedi.

CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk, CHP Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan ve MHP Kütahya Milletvekili Alim Işık, konuşmalarında, çek mağdurlarının sorunlarını dile getirdiler ve bunların giderilmesini istediler.

MHP Giresun Milletvekili Murat Özkan da Erzurum'da 13 yaşındaki Musa Kang'ın öldürülmesini gündeme getirerek, bu konuda ihmali olanların ortaya çıkarılmasını istedi.


Zarar gören, zararını ispat etmek zorunda olacak

Borçlar Kanunu Tasarının kabul edilen maddelerine göre, taraflardan biri, diğerinin veya üçüncü bir kişinin korkutması sonucu sözleşme yapmışsa, sözleşmeyle bağlı olmayacak.
Yanılma veya aldatmayla ya da korkutulma sonucu sözleşme yapan taraf, yanılmayı veya aldatmayı öğrendiği, korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak 1 yıl içinde sözleşmeyle bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılacak.

Hukuki işlemden doğan temsil yetkisi; aksi taraflarca kararlaştırılmadıkça veya işin özelliğinden anlaşılmadıkça temsil olunanın ya da temsilcinin ölümü, gaipliğine karar verilmesi, fiil ehliyetini kaybetmesi ve iflas etmesi durumlarında sona erecek.

Zarar gören, zararını veya zarar görenin kusurunu ispat etmek zorunda olacak. Hakim, uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirleyecek. Hakim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini belirlerken, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önünde bulunduracak.

Hakim, zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ve artmasında etkili olmuş, tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise tazminatı indirebilecek veya tamamen kaldırabilecek.


Bedensel zararlarda tazminat

Destekten yoksun kalma zararlarıyla, bedensel zararlar, Borçlar Kanunu hükümleri ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanacak. Kısmen veya tamamen rücu edilmeyen sosyal güvenlik ödemeleriyle ifa amacını taşımayan ödemeler, bu zararların belirlenmesinde gözetilmeyecek, zarar veya tazminattan indirilmeyecek. Hesaplanan tazminat miktarı esas alınarak, hakkaniyet düşüncesiyle arttırılamayacak veya azaltılamayacak.

Her türlü idari eylem ve işlemlerle idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı bedensel bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine veya kişinin ölümüne bağlı zararlara ilişkin talep ve davalarda da bu hüküm uygulanacak.


Nişanlıya, sevgiliye tazminat isteme hakkı

Hakim, sadece ölüm halinde değil, ağır bedensel zararlarda da zarar görenin yakınlarına manevi tazminat ödenmesine karar verebilecek.

''Zarar gören veya ölenin ailesi'' ile sınırlı olan haksız fiilden doğan manevi tazminatın kapsamını genişleten tasarıya göre, ağır bedensel zarar veya ölüm halinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilecek.

Yargıtay içtihatlarının bulunduğu bu konunun kanuna girmesiyle, beraber olup aralarında resmi nikah olmayanların, nişanlı ve sevgililerin tazminat istemleri, yasal dayanağa kavuşmuş olacak.