Savaşın güzelliğini silemediği şehir: Beyrut
Yıllarca süren iç savaşın ve İsrail saldırılarının ardından son yıllarda sakin günler geçiren Lübnan, Türkiye ile karşılıklı vizelerin kaldırılmasının ardından alternatif bir turizm merkezi haline geliyor.
cumhuriyet.com.trİç savaşın ve saldırıların izlerinin halen görülebildiği ülkede, tarihi ve doğal birçok ilgi çekici mekan bulunuyor. 2011 yılının ilk 9 ayında 72 bini aşkın Lübnanlı'nın ziyaret ettiği Türkiye'den de bu ülkeye, binlerce kişi turist olarak gitti. Yıllarca süren iç savaşa kadar gelişmiş ekonomisi ve modern yaşamıyla Orta Doğu'nun gözde turizm merkezlerinden olan Lübnan, iç savaş ve İsrail saldırılarından dolayı zor yıllar geçirdi. Yaşanan olaylardan sonra Lübnan hükümeti, pasaportunda İsrail vizesi ya da İsrail giriş—çıkış kaşesi bulunan yolcuların ülkeye girişine izin vermiyor. Savaşlardan sonra kendini toparlayan Lübnan'ın birçok bölgesinde lüks oteller, rezidans ve alışveriş merkezleri bulunuyor.
Fransız etkisi dolayısıyla Beyrut'un bazı bölgelerindeki mimari yapı ve lüks alışveriş merkezleri Paris sokaklarını andırıyor. Bir yandan da savaşın izlerini onarılmayan bazı binalarda halen görmek mümkün. Beyrut'un en çok turist çeken noktası olan Nejmeh Meydanı'nda Osmanlı Saat Kulesi ve Şehitler Meydanı'nda da Muhammed El Emin Camisi bulunuyor.Birçok kültürün ve dinin bir arada yaşadığı Lübnan'da cami ve kiliseler yan yana görülüyor.
Beyrut'un Akdeniz'e bakan Hamra bölgesinde çok sayıda kafe bulunuyor. Yürüyüş için ideal kordonu bulunan Hamra'da, Akdeniz'in manzarasına bakan lüks oteller, alışveriş merkezleri hizmet veriyor. Beyrut'un simgelerinde biri Pigeon kayalıkları. Bu kayalıkların arasında gezmek isteyen turistler için tekne turu düzenleniyor.
Lübnan'ın Akdeniz kıyısında yer alan tarihi liman kentlerinde Sur ve Byblos tarihi çarşıları, tarihi eserleri, sahilleri, muz ve zeytin bahçeleriyle ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. 1984 yılında UNESCO Dünya Mirasları Listesi'nde yerini alan Sur kentinde, Romalılardan kalma eserler bulunuyor. Turistlere, bu bölgede Lübnan'a özgü zahter lahmacunu (dağ kekiği, susam, sumak ve zeytinyağı ile yapılıyor) ve müsebba (nohut ve bakla ezmesi ile yapılıyor) ve çeşitli yeşilliklerden oluşan bir kahvaltı ikram ediliyor. Ülkenin güneyinde Cenub vilayetinin merkezi olan Sayda şehrinde, sahilde göze çarpan ve haçlılarca yapılan Deniz Kalesi de turistlerin uğrak yeri.
'Dünyanın yeni 7 harikasına aday mağara'
Beyrut'a 18 kilometre uzaklıktaki Nahr al-Kalb vadisinde yer alan Jeita Grotto sarkıt kireç taşı mağarası ''Lübnan'ın Doğa Harikası'' olarak nitelendiriliyor. Dünyanın her yanından ziyaretçilerini ağırlayan mağarada, sarkıtlara ve taşlara zarar vereceği düşüncesiyle fotoğraf çekilmesine izin verilmiyor. Bu yıl dünyanın yeni 7 harikasına aday gösterilen mağara, Orta Doğu'nun en uzun mağarası olarak biliniyor.
Amerikalı William Thomson tarafından 1836'da keşfedilen, 2130 metre uzunluğundaki mağara, her yerde oksijen bulunmaması nedeniyle belirli bir bölüme kadar görülebiliyor. 1958 yılında turistlerin güvenli erişimini sağlamak için tünel açılan mağaraya, teleferikle ulaşılabiliyor. Binlerce yılda oluştuğu tahmin edinilen mağaranın alt bölümünde bulunan gölette elektrikli kayıklarla gezilebiliyor.