Şaşırtan konuşma
Türkiye Kültür Vakfı'nın Haliç Kültür Merkezi'nde düzenlediği '40 Vakıf İnsana Saygı' Kongresi'nde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmasından sonra söz alan İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim üyesi Berat Özipek'in sözleri toplantıya damga vurdu...
cumhuriyet.com.trToplantıda Turgut Özal ile ilgili sunum yapan İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim üyesi Berat Özipek'in sözleri ilgi çekti. Özipek son günlerde tartışılan 'Kürt Açılımı' ve irticayla mücadele eylem planı adı verilen belgeyle ilgili "Turgut Özal yaşasaydı kesinlikle demokratik açılıma destek verirdi. AKP ve Fethullah Gülen'i bitirme planına karşı, gereğini yapmasını beklemez, Genel Kurmay Başkanı'nı görevden alırdı" dedi. Özipek'in sözleri alkışlarla desteklendi.
Erdoğan'ın konuşması
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Milli Kültür Vakfı'nın (TMKV) kuruluşunun 40. yılı nedeniyle Haliç Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen ''40 Vakıf İnsana Vefa'' toplantısında yaptığı konuşmada, vakfın 40. yılını kutlayarak, nice 40 yıllara ulaşmaları dileğinde bulundu.
Vakfın kuruluşuna ön ayak olan Selahattin Uzel, Prof. Dr. Sabahattin Zaim, Rauf Osman Karadeniz, bir dönem vakfın başkanlığını da yapmış olan Turgut Özal ve adını sayamadığı bugün hayatta olmayan tüm kuruculara Allah'tan rahmet dilediğini ifade eden Erdoğan, mevcut kurucular kuruluna, mütevelli heyetine ve vakfın başkanı Prof. Dr. Salih Tuğ'a başarı dileklerini ileterek, teşekkür etti.
Vakfın kendisi de dahil olmak üzere Türkiye'de birçok insanın okumasına, araştırmasına, her şeyden önemlisi bu ülkeyi, bu milleti, bu toprakları anlamasına ve idrak etmesine zemin hazırladığını anlatan Erdoğan, vakfın kurucuları arasında kendisinin ''ağabey'' diye hitap ettiği ve onlardan çok şey öğrendiği, istifade ettiği, gönül insanlarının bulunduğunu kaydetti.
Erdoğan, ''40 vakıf insanı'' arasında da bizzat tanıdıkları, tanımasa da eserlerinden, görüşlerinden yararlandığı çok değerli şahsiyetler bulunduğunu vurgulayarak, bu vefa toplantısına katılmamış olmayı büyük bir eksiklik addettiğini söyledi.
Son 200 yıllık süreç
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, son 200 yılın bu ülkenin ve bu milletin benliğinde ve hafızasında derin izler bıraktığını kaydederek, konuşmasına şöyle devam etti:
''Yine bu süreçte münevverlerimiz, mütefekkirlerimiz, aydınlarımız, ilim ve sanat erbabımız gerçekten büyük savrulmalar yaşadı. Aydınlarımız ile millet arasındaki makasın bu süreçte açıldığını görüyoruz. Jakoben ve Elitist anlayışın yaygınlaştığını, aydınların bu ülkenin temel değerlerine, ruh köküne yabancılaştığını müşahede ediyoruz. Ben bu sürecin üzerinde duracak değilim. Ancak geçmişte yaşadığımız ve bugün yaşamakta olduğumuz birçok meselenin temelinde aydınlarımızın ve onlarla birlikte yönetici kitlenin kendi öz değerlerinden ve milletin hassasiyetlerinden kopuşunun etkili olduğunu da belirtmek durumundayım. İşte bugün minnetle yad ettiğimiz, aramızdan ayrılanları rahmetle andığımız, hayatta olanlara nice sıhhatli ve hayırlı seneler niyaz ettiğimiz bir avuç insan bu kopuş sürecinde, yabancılaşma sürecinde bu milletin öz değerlerine, bu toprakların sesine, nefesine kulak verdiler. Onların hayatları adanmış bir hayattır. Onlar kendi hayatlarını bu ülke için, bu millet için, genç nesiller için vakfetmiş şahsiyetlerdir. Onlar bu ülkenin, bu toprakların ruh kökleridir. Onlar bu ülkenin, bu toprakların irfanıdırlar. Onlar bu ülkenin aklı, bu toprakların vicdanıdırlar.''
Onların her türlü fedakarlığı yaptıklarını, her türlü ezaya, cefaya göğüs gerdiklerini belirten Erdoğan, yazdıkları kitaplar, ortaya koydukları eserlerle, yetiştirdikleri nesillerle dünü bugüne taşıdıklarını ve geçmişten aldıkları mirasla geleceği şekillendirdiklerini kaydetti.
Erdoğan, Necip Fazıl'ın muhalif, keskin ve ufuk açıcı duruşu olmasaydı kendi ifadesiyle ''Kökü ezelde ve dalı ebette bir sistemin aşkına, vecdine, diyalektiğine, estetiğine, irfanına, idrakine sahip bir gençlik çağrısı olmasaydı bugün bir şeylerin eksik kalmış olacağını'' anlattı.
Cemil Meriç'in milleti komplekslerinden arınmaya çağırdığını ifade eden Erdoğan, ''Meriç bize büyük bir ülke, büyük bir millet olduğumuzu hatırlattı. Nice okuyanını tarihiyle barıştırdı'' dedi.
Erdoğan, Cemil Meriç'in aykırı, sancılı sesinin uzun yıllar görmezden gelindiğini, fakat aradan geçen zamanın Meriç'i doğruladığını ifade etti.
Turgut Cansever olmasaydı talebesi Halil İbrahim Düzenli'nin de ifade ettiği gibi bilincin biçimler dünyasına yansıması, idrakin inşasının da eksik kalacağını anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Çanakkale mahşerini, Yemen'i, medeniyet tasavvurunu Mehmet Niyazi Özdemir'den öğrendik. Dostluğu, Fethi Gemuhluoğlu'ndan öğrendik. Küçük Ağa ile Kurtuluş Savaşı'nı Osmancık ile Osman Beyi, Şeyh Edebali'yi Tağrık Buğra'dan öğrendik. 40 vakıf insanını da tek tek saymam mümkün değil, ama bir tanesi eksik kalsaydı inanın bu topraklarda, benliğimizde, tasavvurumuzda mutlaka bir noksanlık hissederdik. Osmanlı 40 yıl, 50 yıl yaşayacak ağaçlar değil, her yaptığı eserin yanı başına yüzlerce yıl yaşayacak çınarlar dikerdi. İşte bu 40 kişiyi, onlar gibi nice münevveri, nice mütefekkiri, ilim ve sanat erbabını ben yüzyılları aydınlatacak nice nesilleri ağırlayacak çınarlar olarak görüyorum.''