Sarar çifti, dehşet gecesini anlattı!

Sarar Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Cemalettin Sarar ve eşi Zehra Sarar Eskişehir'deki evlerinde darbedilip gasp edilmeleriyle ile ilgili yaşadıkları dehşet dakikalarını anlattı.

cumhuriyet.com.tr

 

 ESKİŞEHİR'de, Sarar Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Cemalettin (75) ve eşi Zehra Sarar (64), soygun dehşeti sonrası ilk kez kameraların karşısına geçip, basın toplantısı düzenledi. Yüzünde ve kollarında morluklar olan Zehra Sarar, "Psikolojik olarak çok etkilendik. Allah kimseye göstermesin. O anlar aklıma geldiği zaman tüylerim diken diken oluyor. Evde yukarı tek çıkmaya korkuyorum" dedi. Cemalettin Sarar ise eşi "Zehra hanım olmasaydı kurtulamazdık. Başka bir kadın olsa elini çıkaramazdı. Kasayı alıp, götürdüler. Miktarı bilemiyoruz" diye konuştu. Basın toplantısının ardından gazetecileri, tek tek teşekkür ederek, evlerinin önünden uğurlayan Sarar çiftinin konut kapısında hala anahtarın takılı olduğu görüldü.

Sarar Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Cemalettin Sarar ile eşi Zehra Sarar'ın Odunpazarı Sümer Mahallesi'nde oturduğu konuta, cumartesi gecesi, yüzleri maskeli ve elleri silahlı 3 kişi girdi. Şüpheliler, Sarar çiftini ellerini ve ayaklarını bağlayıp, darbettikten sonra kasanın anahtarını buldu. Kasa içindeki ziynet eşyalarını ve yüksek miktardaki dövizi sırt çantalarına dolduran şüpheliler, villadan kaçtı. Olaydan yaklaşık 1,5 saat sonra kurtularak, polisi arayan Sarar çifti, silah zoruyla rehin alınıp, soyulduklarını söyledi. Cemalettin- Zehra Sarar çifti, soygun dehşeti sonrası kameraların karşısına ilk kez geçerek, fabrika ve apart otellerinin de bulunduğu alandaki konutlarında basın toplantısı düzenledi. Zehra Sarar'ın yüzünde ve kollarında morluklar olduğu görülürken, Cemalettin Sarar, soygunculara karşı koymadığını; ancak eşinin karşı koyduğu için darbedildiğini söyledi.  



'ZEHRA HANIM OLMASA KURTULAMAZDIK'

Cemalettin Sarar, eşinin soygunculara çok direndiğini belirterek, "Bu direnmesinin sonunda ikimizi de bağlayıp, yere yatırdılar. 'Kasada ne varsa alın, götürün' dedim. Zehra hanım olmasaydı kurtulamazdık. Başka bir kadın olsa elini çıkaramazdı. Kasayı alıp, götürdüler. Miktarı bilemiyoruz. Yüksek miktarda, diyebiliriz. Yüklü miktarda döviz istediler. 1 milyon euro ve 1 milyon dolar istediler. Hepsi fabrikada, dedik. 'Kasada ne varsa al, git' dedim. Kasanın içinde dövizlerimiz vardı. Zehra hanımın dövizleri ve ziynet eşyaları vardı" dedi. 

'AYAKLARIM BAĞLI OLDUĞU HALDE KURTULMAYA ÇALIŞTIM'

Zehra Sarar ise o gece teravih namazının ardından saat 23.00 sıralarında eve döndüğünü anlatarak, "Camiden eve geldim. Kış bahçesinde eşimle birlikte oturuyoruz. Sularımızı, haplarımızı içtik. Başımı çevirdiğimde siyah giyimli, sadece gözleri gözüken 2 adam. 'Cemalettin bunlar kim?' dedim. 'Sus' dediler. 'Sus' deyince, Cemalettin beye 'Şaka mı yapacaklar, böyle de şaka mı olur?' dedim. İrkildim, tuhaf oldum. Cemalettin bey bana doğru döndü. Biri, o sırada yukarı doğru çıkıyordu. Biri beni diğeri de eşimi etkisiz hale getirdi, siyah plastik kelepçeyle ellerimizi ve ayaklarımızı bağladılar. Ben direndim. 'Ramazan mübarek günde hiç Allah korkunuz yok mu?' diye direnmeye başladım. Ayaklarım bağlı olduğu halde kurtulmaya çalıştım. Cemalettin beyi yukarı çıkardılar. Bana sürekli kasanın anahtarını sordular. Fabrikanın kasasında olduğunu söyledim. 'Kasayı olduğu gibi götürün' dedim. Tabi eski hizmetçi Iulia Dragusan anahtarın da kasanın da yerini biliyordu. Zanlılardan biri, direkt kasanın bulunduğu odaya gitmiş. Hepsini boşaltmış. Kasanın dışındakileri de götürmüş. Daha sonra beni de yukarı çıkardılar" diye konuştu. 

'BENİ BAĞLAYAN, ESKİ HİZMETÇİNİN SEVGİLİSİYMİŞ'

Çekmeceden güçlükle aldıkları makasla birbirilerini kurtardıklarını anlatan Zehra Sarar, "Cemalettin beyi yüzüstü yere yatırmışlar. Bana da 'yat' dedi, ben biraz direndim. Ellerimizi, ayaklarımızı arkadan yeniden bağlayıp, birbirimize bantla bağladılar. Üzerimizden kilitlediler. Ses kesildi. Bir anda sağ kolumu kurtardım. Çekmecede bulunan makasa doğru hamle yaptık, birbirimizi kurtardık. Güvenliği aradım. 'Eşkıyalar bastı, soyulduk' dedim. Onlar da 3 kişi olduğunu, kovaladıklarını söylediler. Bizi kim kurtardı, kapı nasıl açıldı, sonrasını hatırlamıyorum. Vali Özdemir Çakacak ve İl Emniyet Müdürü Engin Dinç geldi. Hastaneye gittim. Kötü bir gece geçirdik. Allah kimseye böyle bir şey yaşatmasın. Beni darbettiler; ancak direndim. Benim elimi ve kolumu bağlayan eski hizmetçi Iulia Dragusan'nın 'kocam' diye tanıttığı sevgilisiymiş. Aksamından, ses tonundan o olduğunu anladım. Gözlerinden tanıdım. Ben silah görmedim; ancak elinde kama gibi bir şey vardı" dedi. 

'ÇOK GÜVENDEYİZ SANIYORDUK'

Oturdukları konutta çok güvende olduklarını zannederek, hayatlarını sürdürdüklerini anlatan Sarar, "Öleceğim aklıma gelir, böyle bir şey gelmezdi. Burada çok güvende olduğumuzu düşünüyorduk. Soyguncular çıktıklarında kapıyı kapattılar. O an sadece kurtulmayı düşündüm. Ellerim bağlıydı. Çekerek, artık yırtılsa da bu elimi çıkarıp, bir an önce kurtulmak istedim. Bunu düşündüm. Polis, bize yakalananlarla ilgili çok bilgi vermedi. En son dün geldiler. Bir şey daha sordular, çok gizli yürüttüklerini söylediler. Olaydan psikolojik olarak çok etkilendik. Allah kimseye göstermesin böyle bir olay. Hala ürküyorum. O anlar aklıma geldiği zaman tüylerim diken diken oluyor. Evde yukarı tek çıkmaya korkuyorum. Güvenlik önlemlerini artıracağız inşallah; çünkü evde ne kamera ne alarm ne bekçi var. Kapıda 2 bekçi var. Biz güvendeyiz, diye oturuyoruz. Adam karşıdan kendisine kapı açmış. Oradan elini kolunu sallayarak girdi" diye konuştu. 

'2 YIL ÖNCE, 2 AY ÇALIŞTI; BU SÜREDE PLANLAMIŞLAR'

Dehşeti yaşadıkları gece kapının üzerinde anahtarın takılı olduğunu ve soyguncuların kolayca içeri girdiklerini kaydeden Zehra Sarar, "Moldovalı hizmetçi giderken, zaten anahtarı yanında götürmüş. Teslim etmedi. Çalışırken, sevgilisiyle kadın, kendi aralarında güya kavga etmiş. Gece 2- 3 gibi binmişler arabaya, gitmiş. Minibüsleri vardı. 2 yıl önce, 2 ay kadar çalıştılar; bu sürede planladılar herhalde. Onlardan çalıştıkları sürede şüphe etmedik sonra anladık ki onların yerine gelen kadını takip etmişler. Bir gün çalışan kadın geldi, 'Birisi beni takip ediyor' dedi. Daha önce Moldovalı hizmetçinin saçları sarıydı, ta ki bu olaya kadar sonra siyah yapmış. Tabi orada otobüsler duruyor, işçiler akın gibi giriyor. O, onların arasına karışmış, girmiş. Herkes fabrikaya giriyor. Bir tek bize gelen 2 kadın, buraya doğru yöneliyor. Onlar bayağı araştırma yapmış" dedi.

'ONA AYNISINI YAPMAK İSTİYORUM'

Gazetecilerin, çalınan ziynet eşyaları arasında değerli ve önemli parça olup, olmadığını sorduğu Zehra Sarar, "Benim için çalınan her şey özel. Merhum Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in hediye ettiği altın yoncalı saatler vardı. Biri benim diğeri Cemalettin beyin. Gerdanlık var. Bir an önce onların karşıma gelmesini istiyorum. Ben de onu aynı şekilde yere yüzükoyun yatırıp, tekmeleyeceğim. Emniyete de söyledim, geldiği zaman ona aynısını yapmak istiyorum" diye yanıt verdi. 

'EMNİYETE HABER VERMEDEN YABANCI UYRUKLULARI ALMAYIN'

Cemalettin Sarar ise saldırganların, üzerlerine çıkıp, kendilerini çiğnediklerini anlatarak, "Sayın valimiz, emniyet müdürümüz, bakanlarımız bu işe eğildiler ve başarıyla yakaladılar. İnşallah başka arkadaşlarımıza, kimsenin başına gelmesin. Yabancı çalıştıran arkadaşlarımıza tavsiye ediyorum. Emniyete haber vermeden yabancı uyruklu insanları almayın. Yabancı çalıştırmak gayet iyi ama böyle şeyler olunca. Buna benzer bir sürü şeyler oldu daha önce. İnsanları katleden birileri bile oldu. Devlet büyüklerimiz hepsi aradı, sağ olsunlar. İş adamları, müşterilerimiz, Eskişehirliler aradı. Yurt dışından arayanlar oldu. Allah bizi korudu. Yalnız ben karşı gelmedim. Eşim karşı geldi, onun için de onu darbettiler. Üstüme çıkıp, beni de çiğnediler" dedi. 

'ONLARI TANIMADIĞIMIZI DÜŞÜNÜP, ÖLDÜRMEDİLER'

Gazetecilerden birinin 'Soyguncular sizi öldürebilirdi?' demesi üzerine söze devam eden Zehra Sarar, "Bizi neden öldürmeler, bilmiyorum. Ben kadını tanıdım gözlerinden. Sanırım onları tanımadığımızı düşünerek, bizi öldürmediler. Sesinden, gözünden ben tanıdım. Niyeti olsa öldürürlerdi, ellerinde her şey vardı. Zaten o yerini biliyor. Yukarıda 5- 6 kapı var. Doğru giyinme- soyunma odasına giriyorlar. Başka hiçbir şeyi ellemeden doğru kasaya gitmiş. Anahtarı biliyordu, oradan anahtarı da almış. Yatak odasına girmiyor, diğer odalara girmiyor. Bundan sonra normal hayatımızda hiçbir değişiklik olmayacak. Kaldığımız yerden devam edeceğiz. Eve son sistem koruma sistemi yapılacak. Bir tek değişiklik o olacak" diye konuştu. 

Cemalettin Sarar ise evde 50 bin dolarlık 2 saat olmasına rağmen onları almadıklarını belirterek, "2 pahalı saatim var, 50 bin dolarlık. Onları hiç ellemediler. Hanımınkileri alıp, gidiyorlar" dedi. 

ANAHTAR HALA KAPIDA

Basın toplantısının ardından gazetecileri, tek tek teşekkür ederek, evlerinin önünden uğurlayan Sarar çiftinin konut kapısında hala anahtarın takılı olduğu görüldü. Cemalettin ve eşi Zehra Sarar çifti, olay gecesi çalışmayan kameraların yeniden yapılacağını ve güvenlik sistemi kurulacağını da belirtti.

Öte yandan Eskişehir Emniyet Müdürlüğü'nden ekip de olayın yaşandığı geceden beri konut önünde ve çevresinde nöbet tutmaya devam ediyor.

MOLDOVALI HİZMETÇİ TUTUKLANMIŞTI

Eskişehir Emniyet Müdürlüğü ekipleri, Moldova uyruklu eski hizmetçi Iulia Dragusan'u olaydan 15 saat sonra Yalova'da yakalamıştı. Gözaltına alınan Dragusan, sevk edildiği adliyede çıkarıldığı mahkemece tutuklanmıştı. Ayrıca soygunla bağlantılı olarak Bulgaristan'a kaçtıkları belirlenen, aralarında Iulia Dragusan'un sevgilisinin de olduğu, 5'i kadın 8 kişi, Sofya'da yakalanıp, tutuklanmıştı. Şüphelilerin Türkiye'ye iade işlemleri sürdürülüyor.