"Saldırının arkasında Veli Küçük var"

Danıştay ve Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırılara ilişkin dava ile birleştirilen birinci Ergenekon davasının 121. duruşması başladı. Duruşmada savunmasını yapan Osman Yıldırım, Cumhuriyet gazetesine saldırıların arkasında Veli Küçük'ün olduğunu söyledi.

cumhuriyet.com.tr

Danıştay ve Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırılara ilişkin dava ile birleştirilen birinci Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından Osman Yıldırım, ''Ataşehir'deki toplantıda çok kalmadım. Bombaları aldım, çıktım, götürdüm'' dedi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda görülen davanın bugünkü duruşmasında daha önce verdiği ifadeleri üzerine konuşan Yıldırım, Cumhuriyet gazetesine yönelik bombalı saldırıyla ilgili olarak Ataşehir'de bir yerde toplantı yapıldığını iddia etti.

Mahkemeye başkanlık yapan üye hakim Hasan Hüseyin Özese'nin, ''Bu toplantıya kimler katıldı? Anlatır mısın?'' diye sorduğu sanık Yıldırım, ''Daha önce ifade ettiğim kişiler katıldı. Daha önce söylediğim isimlerin arkasındayım'' diye konuştu.

Özese'nin birkaç sefer daha ısrar ederek, ''Osman Yıldırım, bildiklerini açık açık söyle. Mahkemenin amacı gerçekleri ortaya çıkarmaktır'' demesi üzerine Yıldırım, ''Ataşehir'deki toplantıya tekrar söyleyeyim, Muzaffer Tekin, Hüseyin Görüm'ün yeğeni, Oktay Yıldırım, Fikri Karadağ, Orhan Kadı, Alparslan Arslan ve tanımadığım başka kişiler vardı'' dedi.

Özese'nin, ''O toplantıda neler oldu?'' sorusuna da tutuklu sanık Yıldırım, ''Fazla kalmadım, 5 dakika kaldım. Bombaları aldım, çıktım, götürdüm. 2 tane bomba aldım. Alparslan Arslan 1 tane aldı. Muzaffer Tekin verdi bombaları'' şeklinde konuştu.
Yıldırım, Mahkeme Başkanı Özese'nin, ''Kim götürdü sizi oraya?'' sorusuna da ''Resmi basına yansımayan tanımadığım bir kişiydi. Resmini görürsem tanırım'' karşılığını verdi.
Cumhuriyet gazetesine yönelik eylemden sonra Semih Tufan Gülaltay'ı aradığını söyleyen Yıldırım, ''Alparslan Arslan orada çıkıyor. Ben olmayan bir şeyi konuşmam. Bu işi yaptıran kendileridir. Çıkar amaçlı yaptığım bir eylemdir''
diye konuştu.

''Alparslan Arslan, Muzaffer Tekin, Şener Eruygur, Hurşit Tolon, Zekeriya Öztürk ve Fikri Karadağ, bunlar Semih Tufan Gülaltay'ın yanına gitmediler mi? Açıklasınlar'' diyen Yıldırım, ''Beşiktaş'ta Alparslan Arslan'ı bıraktığım yerde Veli Küçük'ün yazıhanesi var. Her eylemden sonra Alparslan Arslan'ı oraya bıraktım'' dedi.


"Doğu Perinçek 'ifadeni geri çek yardımcı oluruz' dedi"

Yıldırım, davanın tutuklu sanıklarından İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek hakkında iddialarda bulundu.

Yıldırım, ''Doğu Perinçek, içeride bana 'ifadeni geri çek sana yardımcı oluruz' diyor. Sen kimsin bana yardımcı olacaksın?'' diye konuştu.

Osman Yıldırım, kendisinin de Perinçek'e, ''Alakası olmayan bir suikastın nasıl üzerine yıkıldığı'' şeklinde cevap verdiğini söyledi.

Bunun ardından söz alan tutuklu sanık Erhan Timuroğlu, Yıldırım ile cezaevinde önceden aynı koğuşta kaldığını, Yıldırım'ın sürekli kendisini tahrik ettiğini ve bunun ardından koridorda yattığını öne sürdü.

Timuroğlu, ''Yıldırım bana 'bunlara söyle bana 2 milyon dolar versinler, konuştuklarımın hepsinin yalan olduğunu söylerim' dedi. Ataşehir toplantısının yapıldığı iddia edilen tarihte biz Osman Yıldırım ile beraber Sultançiftliği'ne adam vurmaya gitmiştik, birlikteydik'' dedi.

Osman Yıldırım da, ''Kamera görüntülerine bakıldığında Erhan Timuroğlu'nu kimlerin ne şekilde ikna ettiği anlaşılır. Ataşehir toplantısında zaten yanımda değildi. Timuroğlu bombaları nereden, kimden aldığımı görmüş mü?'' diye sordu.

Tutuklu sanıklardan emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ün avukatı olan kızı Zeynep Küçük de, söz alarak, Yıldırım'ın somut, hiçbir şeye dayanmadan insanları töhmet ve zan altında bırakan sorular sorarak açıklamalarda bulunduğunu iddia ederek, somut delil ve tespitlerini açıklamasını istedi. Küçük, Yıldırım'ın soru sorar şekilde beyanda bulunmasının usule aykırı olduğunu ileri sürdü.

Tutuklu sanık Mehmet Zekeriya Öztürk de, Yıldırım'ın beyanlarına ilişkin, ''Bu adamın bu şekildeki beyanları bizi ne halde bırakacağının farkında değil misiniz? Başlıklar halinde söylüyor, ayrıntılı açıklama yapması gerekir'' dedi.

Mahkeme heyetine başkanlık yapan üye hakim Hasan Hüseyin Özese de, sanık Osman Yıldırım'ın dilekçesinde bahsettiği konuların Cumhuriyet gazetesinin bombalanması ve Danıştay üyelerine saldırı olaylarıyla ilgili olduğunu, duruşmadaki açıklamalarının da bu konuları içerdiğini söyledi.

Yıldırım da, dilekçesinde doğru olmayan konulara açıklık getirdiğini kaydetti. Yıldırım'ın daha sonra ''Doğu Perinçek bana böyle bir şey söyledi mi, söylemedi mi? Açıklama yapsın'' şeklindeki sözleri üzerine Hakim Özese, cevap verip vermemenin Perinçek'in takdirinde olduğunu, istediği zaman cevaplayabileceğini belirtti.Bunun üzerine Perinçek, sonra beyanda bulunacağını dile getirdi.

Osman Yıldırım, tutuklu sanık Sevgi Erenerol'un avukatı Vural Ergül'ün ''Alparslan Arslan ile ilişkisini anlatmasını'' istedi.

Bunun üzerine gülüşmeler olunca Yıldırım, ''Gülecek bir şey mi var?'' diyerek Ergül'e tepki gösterdi.

 

Cumhuriyet Gazetesi'ne bomba attırmadım

Birinci Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından Muzaffer Tekin, ''Osman Yıldırım'ı ben hayatımda ilk defa duruşma salonunda gördüm. Ben kimseye bomba vermedim. Ataşehir'de toplantı olmadı. Ben Cumhuriyet Gazetesi'ne bomba attırmadım'' dedi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, Osman Yıldırım'ın Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki yargılama sırasında mahkemeye sunduğu dilekçeler ile Cumhuriyet savcılarına verdiği ifadelerin okunmasına devam edildi.
Bunlara ilişkin açıklamalarda bulunan Yıldırım, tanık Aysel Sağlam'ın beyanına rağmen Alparslan Arslan'a yardım ve iştirak edenlerin tespitine gidilmediğini, bu suçun kendisine atıldığını savundu.

Alparslan Arslan'ın kendisine yardım edenlerin isimlerini vermesi gerektiğini ifade eden Yıldırım, ''Alparslan Arslan, 'Beni yarı yolda bıraktınız, aha sizsiniz' demelidir'' dedi.
Yıldırım, Danıştay saldırısında Arslan'ı azmettirmediğini belirterek, ''Azmettirseydim, derdim. Bu bir siyasi suçtur. Siyasi eylem, arkasında durarak, propagandasını yaparak anlam kazanır. Savunmazsan adli suç olur. Bu eylemin arkasında durduğum ve eylemi savunduğumu da hatırlamıyorum'' şeklinde konuştu.
Yıldırım'ın beyanlarda bulunmaya devam ettiği sırada tutuklu sanıklardan Hayrettin Ertekin, oturduğu yerden kalkarak, ''Bir yıl önce verilmiş bombalar'' ifadesini kullandı.

Bunun üzerine Yıldırım da bombaların bir yıl önce verilmediğini belirterek, Ertekin'e hitaben ''Burada kapalı oturum yapacaktın, her şeyi anlatacaktın. 'Veli Küçük ile Muzaffer Tekin'i affedersen hakkımı helal etmem' diyordun. Nasıl değişiyorsun. Veli Küçük ile kavga ettiğin sırada jandarmaların kolunda, 'Bunları affedersen hakkımı helal etmem', dedin'' şeklinde konuştu.

Danıştay davası karara bağlanmadan gerçeklerin ortaya çıktığını söyleyen Yıldırım, bütün kanıtlara ve itiraflara rağmen insanların halen inkar ettiğini, bu duruma bir anlam veremediğini dile getirdi.

Yıldırım, Danıştay saldırısı dinci bir örgüt tarafından yapılsaydı, bu tür itirafların olmayacağını savunarak, ''Cumhuriyet'in bekçisiyim diyen CHP ve bazı basın yayın organlarının bir çaba göstermediklerini, bu durumda Cumhuriyet'in bekçisinin kendisi olduğunu'' öne sürdü.
Yıldırım, şöyle devam etti:
''Alparslan Arslan bu suçu işlediği güne kadar buradakilerin, dışarıdakilerin kucağındaydı. Kendisiyle 691 tane telefon görüşmem var. 3 yıllık süre içerisinde yanında bir tane hacı, hoca ve dinci görmedim. Buradakilerin ve dışarıdakilerin yanında gördüm. Bu durum karşısında halen inkarın ne anlamı var? Bu filmi herkes izledi. Halen kendilerini TSK ile ilişkilendiriyorlar.''

Bu ifadelerin ardından Alparslan Arslan'ın oturduğu yerden bağırdığı duyuldu. Mahkeme heyetine başkanlık yapan Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese de Yıldırım'ın sorgu ve savunmasının tespitine ara vererek, sanık ve avukatların taleplerinin alınmasına geçti.
 

Yıldırım, Arslan'a iddianameyi fırlattı

Yıldırım, kürsüden ayrılarak yerine oturacağı sırada Alparslan Arslan'a, savunmasında kullandığı elindeki cilt haline getirilen iddianameyi fırlatarak, ''Şerefsiz'' diye bağırdı.

Tutuklu sanık Hüseyin Görüm, Alparslan Arslan'ın söylediği her şeye inandığını ve Arslan'ın arkasında kimse olmadığını savundu.

Muzaffer Tekin de duruşmanın salonun içerisinde değil, salonun dışında devam ettiğini öne sürerek, şöyle konuştu:
''Osman Yıldırım'ı ben hayatımda ilk defa duruşma salonunda gördüm. Bizi buraya sokan asıl Ergenekon'lar var. Benim Hükümetle işim yok. Onlar kendi kendisini zaten deviriyor. Osman Yıldırım'ın ifade ettiği gibi, ben kimseye bomba vermedim. Ataşehir'de toplantı olmadı. Ben Cumhuriyet Gazetesi'ne bomba attırmadım. Hiçbir hukuk devletinde siyasiler beyanlarıyla yargıya müdahale etmez. 'Danıştay, Ergenekon işi' diyenler yargıya müdahale etmeyip, yargıyı yok sayıyorlar.''


"Osman Yıldırım yalan söylüyor"

Tutuklu sanıklardan Erhan Timuroğlu da Osman Yıldırım'ın kendisi ve arkadaşları hakkında verdiği dilekçelerden bu duruşmada haberi olduğunu belirterek, Yıldırım'ın beyanlarının doğru olmadığını ifade etti.

Yıldırım'ın çaycılık yaptığını, kendisinin durumunun iyi olduğunu, bir barı bulunduğunu ifade eden Timuroğlu, Yıldırım'ı 100 milyar liralık mekana 2-3 milyar lira ödeyerek ortak ettirdiğini anlattı. Bu sırada Osman Yıldırım, Timuroğlu'na sözlü hakarette bulunarak, ''50 milyar liralık arabam vardı'' diye bağırdı.

Timuroğlu da ''Ulan diplomalı hırsız. Sus. Bu yaratık beni cezaevinden de defalarca tahrik etti'' dedi. Hakim Özese, bağırmaması konusunda birkaç kez uyardığı Yıldırım'ı, konuşmaya devam etmesi üzerine duruşma salonundan çıkarttı. Yıldırım salondan ayrılırken, ''Seni yanlış kullanıyorlar'' diye bağırdı.

Timuroğlu, Yıldırım'ın durumunun çok kötü olduğunu, arabasının senetlerini bile ödeyemediğini belirterek, ''Yıldırım, Cumhuriyet Gazetesi'ne başörtü meselesinden dolayı bomba atılacağını söyledi. Öğlen kalabalık olduğu için Tekin Irşi bombayı atamadı. Yıldırım onu tehdit etti. Tekin de akşam gidip pimini çekmeden attı. İkinci bombayı da İsmail Sağır'a attırdı. Alparslan Arslan üçüncü bombayı atarken Osman Yıldırım orada gözcülük yapıyordu'' şeklinde konuştu.

Danıştay'ın ne olduğunu bilmediğini, Danıştay saldırısının tamamıyla Alparslan Arslan ile Osman Yıldırım arasında planlanmış bir şey olduğunu öne süren Timuroğlu, ''Yıldırım, 'Ankara'da işimiz var, gidip döneceğiz' dedi. Alparslan Arslan, Osman Yıldırım, Tekin Irşi ve İsmail Sağır ile sonuna kadar ölümüne giderim. Hayatım boyunca Cumhuriyet Gazetesi'ni hiç okumadım. Okuma yazmayı cezaevinde birazcık öğrendim'' diye konuştu.

İsmail Sağır da Yıldırım'ın verdiği dilekçelerden haberi olmadığını belirterek, Yıldırım'ın beyanlarının doğru olmadığını ifade etti.

Tekin Irşi de Yıldırım'ın kendilerine verdiği sözlerden hiçbirini tutmadığını dile getirerek, ''Hakkımızda gizli gizli verdiği dilekçeleri yeni öğreniyoruz. Ankara'da nezarette bana, 'Bu davayı ne olursa olsun Veli Küçük ile birleştireceğim' dedi. Tutuklandıktan bir hafta sonra bize mektup yazarak, 'İfade verin, beni kurtarın' dedi. Cumhuriyet Gazetesi'ne giderken de bu işi devlet için yapıyoruz' dedi'' diye konuştu.
Hayrettin Ertekin de Yıldırım'ın iddia ettiği gibi bir şey söylemediğini dile getirerek, ''Veli Küçük bana o günkü duruşmada duymadığım bir küfür etmiş. Koridorda jandarma yüzbaşı vardı. Ben ona, kimseyi suçlaması için bir şey söylemedim'' dedi.

Birinci Ergenekon davasının bir sonraki duruşması 12 Kasım Perşembe günü yapılacak.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, Mahkeme Heyeti'ne başkanlık yapan Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese, sanık ve avukatların talepleri ile sanıkların tutukluluk durumlarına ilişkin bir değerlendirme yapmadıklarını belirterek, 13 Kasım'daki duruşmada bu konuların inceleneceğini açıkladı.

Özese, duruşmanın, 12 Kasım Perşembe günü saat 09.30'a ertelendiğini bildirdi.