Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu: Yeni bir muhalefet lideri doğuyor

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu yaptığı açıklamada, “Cumhurbaşkanı, iktidarın lideri gibi konuşmuyor. Adeta bir muhalefet lideri gibi konuşuyor. Geçtiğimiz hafta yeni bir çıkış yaptı. Müteahhitlerden şikayet ediyor. Bu söylediklerinizi kim yaptı? Ormanlarımızı kim katletti? Deniz kenarlarına gökdelenlerin ruhsatlarını kim verdi? Marmaris’te Okluk koyuna yazlık Cumhurbaşkanlığı sarayını kim inşa ediyor? SİT alanlarını kanunla SİT alanı olmaktan kim çıkardı?” dedi.

cumhuriyet.com.tr

Saadet Partisi lideri Karamollaoğlu’nun bugün parti genel merkezinde basına yaptığı açıklamalarından satır başları şöyle:

"REFAH PARTİSİ’Nİ KAPATANLAR PİŞMAN OLDU"

Tarihi bir olayı anarak başlamak istiyorum. Bugün 16 Ocak Refah Partimizin kapatılmasının sene-i devriyesi. 16 Ocak 1998’den bu yana tam 21 yıl geçti. Ne yazık ki o gün bu hukuksuz karara imza atanlar destekleyenler bugün yaşanan gelişmeler akabinde bundan pişman oldular.

<haber-yatay:832804,849842>

"TRUMP’A KIBRIS’I HATIRLATMAKLA YETİNELİM"

Malumunuz olduğu üzere hafta başında ABD Başkanı Trump son derece uygunsuz bir üslupla ülkemizi tehdit etti. Bu tehdit bir kere daha bizim her zaman söylediğimiz ABD’den stratejik müttefik olmaz sözümüzün haklılığını ortaya koymuştur. Trump başta olmak üzere herkes bilmeli ki Türkiye tehdit ile hizaya getirilecek müstemleke bir devlet değildir. Türkiye 5000 yıllık kadim bir tarihe ve devlet geleneğine sahiptir. Tehditlere, şantaja boyun eğecek bir devlet asla değildir. Bunun birçok örneğini saymak mümkündür ama biz kendisine Kıbrıs Barış Harekatı’nı hatırlatmakla yetinelim. Türkiye bağımsız bir devlettir ve milli çıkarları doğrultusunda hareket etme hakkına ver kararlılığına sahiptir. İktidar her ortamda Türkiye’nin bağımsızlığını vurgulamak, itibarını korumak mecburiyetindedir. Esas olan ise Türkiye’yi tehdit edilemeyecek bir hale getirmektir. Bu da ancak sanayi ve teknolojik gelişim ile mümkündür.

"KELİMELERLE OYNASANIZ DA ÖZELLEŞTİRME"

İşte tam da bu noktada hafta Sakarya Tank Palet Fabrikası’nın özelleştirilmesi ile alakalı görüşlerimizi bir defa daha dile getirmek istiyorum. Sayın Erdoğan geçtiğimiz günlerde bu konuda bir açıklama yaptı. Şaşırmak isterdik, ama ne yazık ki, artık bu açıklamaların hiçbirisi bizi şaşırtmıyor. Ne diyor Sayın Erdoğan; ‘Burada yapılan iş, özelleştirme değildir. Özelleştirme farklı bir şey. İşletme hakkının belli şartlar, belli süreler, belli kısıtlamalar dahilinde BMC’ye devredilmesidir. Olay budur.’ Peki bu bir özelleştirme değilse neden, Tank Palet ile alakalı Resmi Gazete Sayın cumhurbaşkanının imzası ile yayımlanan 481 sayılı kararda Bunun bir özelleştirme olduğu ifade ediliyor. Siz kelimelerle oynasanız da bu bir özelleştirmedir. Bu özelleştirme usülü de en tehlikeli özelleştirmelerdendir. Çünkü özel sektör bir müddet sonra devlete geri devredeceği bir işletmeye tam manası ile yatırım yapmaz. Bu yapılan ister özelleştirme ister devir olsun. Ülkenin en stratejik kurumlarını tehlikeye atmaktır. Burada şu soruları sormak mecburiyetindeyim. Tank Palet ihalesi yapıldı mı, yapılmadıysa neden yapılmadı? Askeri personelin akıbeti ne olacak? Teknoloji nasıl korunacak?

"EKONOMİ ALARM VERİYOR"

İktidar elde ne kaldıysa yok pahasına satarken, ekonomimiz, açıklanan her rakamla alarm veriyor. Bakınız TÜİK EKİM ayı işsizlik rakamları yüzde 11.6 olarak açıklandı. 2017 Ekim’den bugüne 500 bin yeni işsiz ortaya çıktı. Genel olarak ekonomi böyle peki ya tarım? Sayın Bakan diyor ki bu sene 2 milyon hektar tarım arazisi üretime kazandırılacak. Peki sormak istiyorum, bütçeden ayırdığınız 16 milyarlık bir payla bu nasıl olacak ki bu bahsettiğiniz alan çok geniş ölçekli bir alandır. Tarım yasasını açık hükmü gereği tarıma en az ayırmanız gereken miktar 44.5 milyar lirayken.

"SEÇİM SİYASİ FAALİYET DEĞİLSE NEDİR?"

Ekonomideki hali pürmelalimiz buyken siyasette ve diğer konularda da ne yazık ki durum bir komediye dönüşmüş halde. Binali Yıldırım’ın adaylığı konusu ülkede haftalardır tartışılıyor. Biz kendisine bir tavsiyede bulunarak TBMM başkanlığından istifa etmesi çağrısında bulunmuştuk. Yasalar ve devlet teamüllerimiz ortadadır. Bu kadar duyarsızlık ve umursamazlık hakikaten endişe vericidir. Bu tamamiyle ‘ben yaptım oldu’ mantığıdır. TBMM Başkanlığı Twitter hesabından yerel seçimlerle alakalı tweet’ler atılmaktadır. Biz Binali Bey’den devlet adamlığına yakışır bir tavır takınmasını beklerken, O “seçim siyasi bir faaliyet değildir gibi” bir açıklama yapıyor. Ayıp yahu bu kadar olmaz. Seçim siyasi faaliyet değilse nedir? Seçimleri hobi olarak yapıyorsak bunu hepimiz bilelim ona göre davranalım!

"YENİ BİR MUHALEFET LİDERİ DOĞUYOR"

Malum yerel seçimler yaklaşıyor, Sayın Cumhurbaşkanı’da bu vesile ile yerel yönetimlere dair her ortamda konuşuyor. Fakat bu seçim sürecinde sayın Cumhurbaşkanı, iktidarın lideri gibi konuşmuyor. Adeta bir muhalefet lideri gibi konuşuyor. Geçtiğimiz hafta yeni bir çıkış yaptı. Müteahhitlerden şikayet ediyor. Diyor ki “Deniz kenarlarını, ormanları, yeşil alanları yok ettiler. Para uğruna ağaçları katlettiler ve oralara dikey mimariyle çok katlı binalar yaptılar.” Bu söylediklerinizi kim yaptı? Ormanlarımızı kim katletti? Deniz kenarlarına gökdelenlerin ruhsatlarını kim verdi? Marmaris’te Okluk koyuna yazlık Cumhurbaşkanlığı sarayını kim inşa ediyor? SİT alanlarını kanunla SİT alanı olmaktan kim çıkardı? İşte şimdi Beykoz Belediye Başkan Adayımız Muharrem Bey’in ortaya koyduğu Beykoz Ormanları meselesi. 550 villa yapımı için ormanlık alana belediye meclisi imar izni vermiş. Bunları hangi iktidar yapıyor sormak istiyorum? Gelin, içiniz yanıyorsa bütün partiler bir araya gelelim. Bir komisyon kurup bu işin suçlularını ortaya çıkaralım. Bu komisyonun başkanı da siz olun! “Muhalefet” lideri gibi konuşan Erdoğan bunlardan şikayetçi ise gelsin bizimle bir çalışsın. Polis emrinde, yargı emrinde, mahkemeler emrinde, müfettişler emrinde. Hodri meydan!

"HER SEÇİM MAZLUMLAR İÇİN ÖNEMLİ"

Bunun yanı sıra seçim klasiği olan diğer açıklamaları ise milletçe ezbere biliyoruz. Ne diyor iktidar kanadı? “Dünya mazlumlarına destek olmak için AK Parti’ye oy verin”… Niçin çünkü AK Parti onlara göre mazlumların hamisi hatta mazlumun kendisi. Bakınız en son yürek parçalayan dramlarına! 504 bin seçmenleri kayıpmış. Bunu kim ilan ediyor Sn. Cumhurbaşkanı, yahu her şey sizin elinizde, bütün devlet imkanları size hizmet ediyor. Her türlü imkana sahip olan siz, mağdur ve mazlumu oynayan yine siz… Bakınız seçim kurulları ve kurallarında yapılan değişiklikler bir çok soruyu akla getirdi. Özellikle de seçmen kütüklerinde ortaya atılan iddialar endişe verici bir boyuta ulaştı. Bunun yanı sıra bir hususa daha değinmek istiyorum. Ne hikmetse seçim yaklaştıkça İsrail ile iktidar kavga etmeye başlıyor. Mutlaka bir ülke çıkıyor Türkiye’yi küçümseyen açıklamalarda bulunuyor. Mutlaka ülke içinde birileri çıkıyor milli ve manevi değerleri aşağılıyor. İktidar seçimler öncesinde milletimizin duygularına hitap etmek için her türlü çabayı sarf ediyorlar. Ama 2002’den beri bunların kazandığı hiçbir seçim bir mazlumun derdine derman olmadı. Her seçimden sonra bir İslam ülkesi harap oldu. Bakınız Irak, Afganistan, Libya, Suriye, Yemen… Şimdi de hepimizin gündeminde olan Arakan, Filistin, Keşmir, Doğu Türkistan. Milletimiz bunun farkında olarak tercihini yapmalı ve kimse unutmamalı ki biz bir genel seçim yapmıyoruz. Bu bir yerel seçimdir, adayların kalitesine ve hizmetine göre oy verilmelidir.