RTÜK'ten seçim uyarısı

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Prof. Dr. Davut Dursun, seçim döneminde yayınlarda uyulması gereken ilkeleri Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) ayrıca belirlediğini belirterek, ''Yayınlarda tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerinin gözetilmesi ve siyasal partiler, adaylar arasında taraf tutmaksızın fırsat eşitliğinin sağlanması gerekir'' dedi.

cumhuriyet.com.tr

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Prof. Dr. Davut Dursun, ''6112 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun ve Seçim Dönemi Yayınları Bilgilendirme Paneli''nin açılışında yaptığı konuşmada, hem RTÜK'ün kurumsal tarihi hem de Türkiye'deki görsel-işitsel medya açısından 6112 sayılı kanunun Resmi Gazete'de yayımlandığı 3 Mart'ın bir dönüm noktası olduğunu söyledi.

Türkiye'de özel radyo ve televizyon tarihinin eskilere dayanmadığını, 1994'te 3984 sayılı yasanın yürürlüğe girmesiyle Türkiye'de özel radyo ve televizyon yayıncılığının düzenlendiğini belirten Dursun, sektörün teknolojik açıdan hızlı gelişme kaydetmesinin, yasadaki birtakım eksikliklerin, Anayasa Mahkemesinin bazı maddelere yönelik iptallerinin, sektörde meydana gelen yeni ihtiyaçlara cevap verme noktasındaki yetersizliklerin 3984 sayılı yasayı uygulanamaz noktaya getirdiğini aktardı.

Dursun, RTÜK'ün özellikle 2005'ten bu yana mevcut yasanın değişikliğine yönelik yürüttüğü çalışmaların geçen ay sonuçlandığını ve Cumhurbaşkanı'nın imzasıyla 3 Mart'ta Resmi Gazete'de yayımlanan 6112 sayılı yasayla yeni bir dönemin başladığını söyledi.


"Sayısal yayıncılığa geçişte biraz geç kaldığımızı itiraf etmeliyiz"

Yasanın AB standartlarında olduğuna işaret eden Dursun, 6112 sayılı kanunun, sektörün sorunlarını büyük oranda çözme iddiasında olan bir yasa olduğunu dile getirdi.

Dursun, ''Dünya giderek analog yayıncılık teknolojisini terk ediyor ve hızlı bir şekilde sayısal yayıncılığa doğru bir geçiş söz konusu. Burada biraz geç kaldığımızı itiraf etmeliyiz. Çünkü yürürlükten kalkan 3984 sayılı yasayla sayısal yayıncılığa geçme konusunda birtakım sıkıntılar yaşandı. Yeni yasada gerçekleştirilen düzenlemelerle sayısal yayıncılığın önünün açıldığını söyleyebiliriz'' diye konuştu.

Düzenleme konusunda bir yetki karmaşasının söz konusu olduğunu, burada da belli konularda düzenlemelerin netleştirildiğini, RTÜK'ün bu konudaki yetkilerinin daha da güçlendirildiğini anlatan Dursun, yayıncılık konusunda düzenleme kurulu olarak RTÜK'ün tek yetkili organ olarak öne çıkmasının sağlandığını aktardı.

Yayın denetimine yönelik olarak sadece regülasyon değil, aynı zamanda denetimi de yaptıklarını ifade eden Dursun, konuşmasını söyle sürdürdü:
''Denetime yönelik olarak da RTÜK'ün yaşadığı ciddi sıkıntılar vardı. Buna ilişkin de yeni bir müeyyide sistemi geliştirildi. Özellikle bizim şikayetçi olduğumuz, sizin de şikayetçi olduğunuzu sandığım tekerrür meselesi artık ortadan kalktı; yerine doğrudan etkili bir müeyyide sisteminin uygulanması söz konusu. Burada haklı olarak birtakım eleştiriler yapılabilir. Ancak unutmamak gerekir ki, kanun koyucunun belirlediği ilkelere uygun yayın yapan yayıncı için hiçbir sorun yok. Kanun koyucunun belirlemiş olduğu yayın ilkelerine uyma konusunda belli hassasiyeti gösteremeyen yayıncılar için bazı sorunlar olabilir. Onları da belli diyalog içinde aşabileceğimizi umuyorum.''

Dursun, yeni kanunun yeni bir dönemi başlattığını belirterek, ''Yeni kanunun getirdiği en önemli düzenlemelerden biri, içinde bulunduğumuz ortamdaki frekans karmaşasının halline yönelik olarak yasanın çok net bir şekilde bir takvim öngörmüş olmasıdır. Takvim öngörülmüş olmasını, sorunun çözümüne yönelik önemli bir adım olarak mütalaa ediyoruz, ancak takvimin öngörülmüş olması yayıncılar açısından hissediyorum ki belli bir telaşın yaşanmasına neden oluyor. Tahminim bu konuda eğer bir ortak çalışma gerçekleştirebilirsek bu takvime uygun olarak sağlıklı bir tahsis sistemini işletebileceğimizi ve artık Türkiye'de hem sayısal yayıncılığa geçiş hem de sayısal frekansların özellikle tahsisi konusunda yasa koyucunun belirlemiş olduğu takvim çerçevesinde sorunu çözebileceğimizi düşünüyorum'' diye konuştu.


Seçim döneminde yayıncılık

Türkiye'de bir seçim döneminin yaşandığını ifade eden Dursun, seçim dönemlerinin RTÜK için de biraz telaşlı dönemler olduğunu söyledi.

Dursun, ''Seçim dönemlerinde bir taraftan reklam ve benzeri imkanlar artıyor, diğer yandan siyasal içerikli yayınların daha çok yapılması gündeme geliyor ve belki birtakım hassasiyetlerin dikkate alınması gerekiyor'' dedi.

Seçim dönemlerinde yayınlarda uyulması gereken temel ilkelerin belirlenmesi yetkisinin YSK'ya geçtiğini aktaran Dursun, şunları söyledi:
''YSK'nın vermiş olduğu kararlar bir mahkeme kararıdır ve daha da önemlisi kesin karar olması sebebiyle temyizi söz konusu değildir. Biz böyle bir karar verdiğimizde idari karar olduğundan mahkemeye rahatlıkla gidebiliyorsunuz ama YSK herhangi bir yayınla ilgili ihlal olduğuna yönelik bir karar verirse idari karar değildir ve temyizi mümkün değildir.''

Dursun, YSK'nın seçim dönemi başlamadan Türkiye'deki radyo ve televizyon yayıncılarını, ülke genelinde, yerel düzeyde ve bölge düzeyinde yayın yapan kuruluşlar olarak ayırdığını dile getirerek, şöyle devam etti:
''Bazı yayıncılar bunu şöyle anlıyor; 'ülke genelinde yayın yapan kuruluş listesinde yer alırsam ulusal yayın olmuş oluyorum. Bu nedenle ben neden ülke genelinde yayın yapan kuruluşlar listesinde yer almıyorum' şeklinde şikayetlere rastlıyoruz. YSK'nın ülke genelinde yayın yapan kuruluşlar şeklinde yaptığı bu sınıflandırma asla ulusal yayın anlamına gelmez. Niçin böyle bir ayrım yapılıyor? Ülke genelinde yayın yapan kuruluşların YSK tarafından belirlenen ilkeler açısından seçime ilişkin yayınlarda ihlal olursa bu ihlale ilişkin dosyaları sonuçlandırmak, müeyyide uygulamak YSK'nin görevi oluyor. Ülke genelinde yayın yapmayan diğer kuruluşların ihlallerine ilişkin dosyaları sonuçlandırmak, müeyyide kararları almak ise o yayın yerinin bulunduğu ilçe seçim kurullarının görevidir. Dolayısıyla biz izlemelerimizde raporları tanzim ettiğimizde o raporun sonuçlandırılması için YSK'ya mı yoksa ilçe seçim kuruluna mı gidecek diye ayrım yapıyoruz.''

Sorular

Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Dursun, bir soru üzerine, 6112 sayılı yasada kanun koyucunun düzenlemiş olduğu yayın ilkelerine yayıncıların her zaman olduğu gibi seçim döneminde de uymaları gerektiğini vurguladı.

Dursun, ''Seçim döneminde yayınlarda uyulması gereken ilkeleri YSK ayrıca belirliyor. Yayınlarda tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerinin gözetilmesi ve siyasal partiler, adaylar arasında taraf tutmaksızın fırsat eşitliğinin sağlanması gerekir. YSK'nın belirlemiş olduğu ilkelere uyulmadığından dolayı mesela yayın veya program durdurma kararı verilmişse kararın verildiği andan 24 saat sonra hemen uygulanmak zorunda kalınıyor. Bu da yayıncılar açısından son derece ciddi sonuçlar, sorunlar yaratabiliyor'' diye konuştu.

Obeziteyle ilgili düzenlemeye ilişkin soru üzerine de Dursun, ''Bu, daha önce yasada yoktu. AB standartlarından biri olan çocuklara yönelik yayınlarda ve reklamlarda çocukları, obezite yapacak türdeki yiyeceklere teşvik edecek nitelikte hem yayınların yapılmaması hem bu tür reklamların yapılmaması gerekiyor. Buna, bundan sonra artık yayıncılar da uymak zorunda'' dedi.

RTÜK Başkan Vekili Yücel

RTÜK Başkan Vekili Taha Yücel de Türkiye'de yaklaşık 18 milyon televizyon hanesi olduğunu, son kayıtlara göre 1591 tane de medya hizmet sağlayıcı kuruluşun bulunduğunu söyledi.

Yücel, kablo platformunda Aralık 2010 itibarıyla yaklaşık 1.2 milyon analog ve 205 bin civarında da sayısal abonenin bulunduğunu ifade ederek, uydu platformları olarak da 2 kayıtlı platform olduğunu kaydetti.

Televizyon sektörünün gelirlerinde 2009'dan 2010 yılına dünyada yüzde 7.1, ABD'de yüzde 4.5, Avrupa'da yüzde 6.6, Asya Pasifik'te yüzde 9.1, Latin Amerika'da yüzde 12.8, Türkiye'nin de içinde bulunduğu Ortadoğu ve Afrika bölgesinde yüzde 16.9'luk artış yaşandığını aktaran Yücel, geçen yıl televizyon sektörü gelir dağılımının dünyada yüzde 48 ödemeli (pay tv), yüzde 43 reklam geliri olarak gerçekleştiğini söyledi.

Yücel, 2009'dan 2010 yılına Türkiye'deki ulusal televizyonların beyan ettikleri reklam gelirlerinin yüzde 48 artış gösterdiğini ifade ederek, ''Radyo gelirleriyle ilgili durum da çok ihmal edilir düzeyde'' dedi.

Gelecekle ilgili öngörülerden de bahseden Yücel, 2020 yılına doğru dünyada internet üzerinden izlenen görüntü içeriğinin televizyon izleme yöntemine süre olarak eşitlenmesinin beklendiğini dile getirdi.

Yücel, kaliteli içeriğin her platformda yer bulabildiğine dikkati çekerek, ''Ancak siz birilerinin hazırladığı içerikleri alıp sadece yayın akışı yapıyorsanız, bunun gelecekte çok büyük bir riski var. Kendinize ait kaliteli içerik yoksa siz sadece bir yerlerden içerik toplayarak yayınlıyorsanız gelecekle ilgili endişe etmeniz lazım'' diye konuştu.