"Rıza Sarraf, salata tartışması yüzünden hücreye atılmış olabilir"
Yaklaşık 20 aydır New York Güney Bölgesi Federal Mahkemesi’nde yargılanan İran asıllı Rıza Sarraf davasında yaşanan son gelişmeleri, dava dosyasını ve duruşmaları başından bu yana izleyen New York Barosu Avukatı Cahit Akbulut değerlendirdi.
cumhuriyet.com.tr
Akbulut, Sarraf’ın da tutuklu olarak bulunduğu Brooklyn Federal Tutukevi’nde bazı müvekkillerinin de bulunduğunu, Sarraf’la iki hafta önce baş başa bir görüşme gerçekleştirdiğini kaydetti.
Akbulut, dün yapılan duruşma öncesinde de Brooklyn Federal Tutukevi’ne giderek Sarraf’ın cezaevindeki son durumunu görgü tanıklarından öğrenmeye çalıştığını belirtti.
Avukat Cahit Akbulut, cezaevinde son haftada yaşananları ve Sarraf’la görüşmesinin perde arkasını Amerika’nın Sesi’nden Can Kamiloğlu’na anlattı.
“Rıza Sarraf nerede?”
AKBULUT: “Brooklyn Federal Tutukevi’nde temas halinde bulunduğum tutuklu müvekkillerimi dün yapılan Sarraf davasıyla ilgili ara duruşma öncesi ziyaret ettim. Sarraf’ın dört beş gündür kendi koğuşunda kalmadığını söylediler.”
“Neden?”
AKBULUT: “Bir yemek servisi sırasında, salata alırken bir kişiyle tartışmış. Aralarında sözlü bir atışma meydana gelmiş. Cezaevi yönetimi de bu tartışmaya müdahil olmuş. Aynı günün akşamı da yan koğuşunda kalan tartıştığı bu kişiyle birlikte ikisini de kaldıkları yerlerden almışlar. İkisi de farklı yerlere götürülmüş. Ondan sonrada oradaki tutuklular bir daha Sarraf’ı görememişler.”
“Sarraf’ a hücre cezası mı verilmiş?”
AKBULUT: “Büyük bir olasılıkla hücreye konmuş olma ihtimali yüksek. Başka bir ihtimal de var oda Sarraf’ın güvenliği açısından başka bir hapishaneye nakil edilmiş olması.”
“Bütün bunlar salata tartışması yüzünden mi?”
AKBULUT: “Yemekhanede oturduğu masadan salatası bittiği için yenisini almak için kalkmış. Orada bir kişiyle tartışmaya başlamış. Tartışmanın tam içeriğini de bilemiyoruz. Salata sırası veya aralarında başka bir tartışma olabilir. Masada oturan arkadaşları konuşulanları uzak bir mesafede olduğu için duyamamışlar. Fiziki bir kavga gerçekleşmemiş aralarında. Orada tutuklu ve mahkumların bir ses yükseltmelerinin bedeli bile çok ağır olabilir. Aşırı bir disiplin var. İkisinin arasındaki o geceye yansıyan kısmında her ikisi de cezaevi görevlileri tarafından koğuşlarından alınmış.”
“Sarraf tartışma sonrası nasıl bir tepki vermiş?”
AKBULUT: “Benim müvekkilim olan arkadaşı da o sırada aynı masada oturuyorlarmış. ‘Abi ne oldu?’ diye soruyor; Sarraf da, “Yok önemli bir şey. Merak edilecek bir şey yok” diyor. Gece Sarraf’ın koğuştan alınması sonrasında da ilerleyen saatlerde cezaevi görevlileri tekrar koğuşa gelip dolabından Sarraf’ın eşyalarını da alıp götürmüşler. Sarraf ikinci kez hücreye konmuş olabilir.”
“Sarraf daha önce de Manhattan’daki cezaevinde üç hafta hücreye konmuştu.”
AKBULUT: “Evet. Hücreye konulma nedeni de oldukça ilginç, Manhattan’daki cezaevinde dışardan gelen mahkumların farklı spor ayakkabıları olur. Sarraf, bir mahkumun ayağındaki spor ayakkabısını beğenip satın almış.”
“Ne kadara?”
AKBULUT: “20 dolara”
“Bir başka tutuklunun giydiği ayakkabıyı satın aldığı için hücre cezası mı vermişler?”
AKBULUT: “Evet. Kurallar çok katı. Bu yapılmaması gereken bir davranış ve kurallara aykırı. Cezası da üç hafta hücre hapsi. Sarraf’ın bu olaydan sonra da Brooklyn’deki tutukevine nakli gerçekleşti.”
“O zaman salata alma tartışmasının da karşılığı hücre cezası olabiliyor.”
“Evet”
“Peki ya savcılıkla anlaşmak için başka bir yere nakledildiği iddiaları için ne diyorsunuz?”
AKBULUT: “Bu aşamada bunların meydana gelmesi tabi farklı bir şekilde yorumlanabilir. 27 Kasım’da başlayacak duruşmalar öncesi bu olayın meydana gelmesi konuyu farklı yorumlara da açık hale getirebiliyor.”
“Ne gibi yorumlara?”
AKBULUT: “Son duruşmalara gelmeyen bir sanığın daha farklı bir şekilde federal yetkilerle beraber görüşme içinde olabileceğini de akla getirebiliyor.”
“Sarraf’ın özel bir hücreye konulduktan veya başka bir yere nakli gerçekleştikten sonra federal yetkililerle daha rahat görüşmesi sağlanmış olması ihtimali var mı?
AKBULUT: “Tabi olabilir. Başka bir hapishanede de olabilir bu. Karar hem cezai müeyyide, hem de koruma amacıyla alınmış da olabilir. Bu tabi hazırlanmış bir senaryo da olabilir. İki seçenek var burada. Çıkan sıradan bir salata tartışmasından verilen bir hücre cezası, ya da bu bahane edilerek diğer mahkumlardan ayrı olarak federal yetkililerle daha rahat bir görüşme ortamı sağlanmış olabilir.”
“Sarraf anlaşma yoluna mı gidiyor?”
AKBULUT: “Mahkeme kayıtlarına bakıldığında son bir buçuk aydan beri avukatlarının hiçbir işlem yapmadığını görüyoruz. Savunmanın hareketlerini gözlemlediğimizde anlaşmaya çok yakın bir durum olduğunu görüyorsunuz. Sanığın davranışlarını görüyoruz duruşmalara çıkmıyor. Bunlara dayanarak da bu sanığın davranışlarından konuşmuş olabileceği veya konuşabileceğini çıkartabiliyoruz. Bu anlaşmaya giden kişinin de daha bir korumaya alınması gayet doğal. Başka bir cezaevine taşınması da bu aşamada gayet makul bir karar.”
“Oradaki tutuklu ve mahkumlarla ilişkiniz var. Gidip geliyorsunuz. Sizi arıyorlar. Bu kişilerle görüşürken hiç Sarraf ile görüştünüz mü?”
AKBULUT: “Evet görüştük.”
“Ne zaman?”
AKBULUT: “İki hafta önce.”
“Nasıl oldu bu görüşme?”
AKBULUT: “Sarraf’ ın da tutuklu bulunduğu Brooklyn’deki tutukevine bir müvekkilimi görmeye gittiğimde, Rıza Sarraf ile görüşme bölümünde karşılaştık. Duruşmalarda sıkça karşılıyorduk. Kendisiyle selamlaştıktan sonra konuşup konuşamayacağımızı sordum. Kendisi de konuşmalarında bir mahzur olmadığını belirterek sohbet şeklinde baş başa konuştuk.”
“Neler konuştunuz?”
AKBULUT: “Ben Sarraf’ın avukatı değilim. 20 aydır dava dosyası ve bütün duruşmaları objektif bir hukukçu olarak izliyorum. Kendi aramızda, dışarıdan bir avukat ve bir federal mahkemede yargılanan Türk sanık çerçevesinde konuştuk. Mesleki etiğim doğrultusunda şimdilik konuşulanların içeriğini ve ayrıntıların paylaşamam doğru değil. Bu görüşmenin yorumlarımda hiç bir etkisi yok.”
“Ne kadar bir süre görüştünüz?”
AKBULUT: “45 dakika baş başa geçen bir görüşme oldu.”
“Sarraf’ı hep duruşmalarda gördünüz cezaevinde nasıldı?”
AKBULUT: “Kendisini çok sağlıklı, morali yerinde ve fit olarak gördüm. Bütün odağını, suçlandığı davaya verdiğini gözlemledim. Herhangi bir sağlık sorunu olmadığını ifade etti. Kendisinin doğduğundan beri Türkçe konuştuğunu belirtti ve gayet güzel bir Türkçeyle nezaket kuralları içinde bana hitap etti. İran’ın Türkiye’ye çok yakın bir bölgesinde doğduğunu, bir yaşında Türkiye’ye geldiğini, kendisini bir İranlı değil, daha çok bir Türk olarak gördüğünü söyledi.”
“Cezaevi koşulları nasıldı?”
AKBULUT: “Rıza Sarraf diğer bütün tutuklular gibi düzenli şekilde yemeklerini yiyor. Spor yapabiliyor. Hapishane yönetiminin izin verdiği TV kanallarını seyrediyor. Dışarıya sınırsız bir şekilde telefon açabiliyor. İnternete giremiyor, ancak e- mail ile yazışma yapabiliyor. Belirledikleri ziyaretçilerle ziyaret saatlerinde açık ortamda görüşebiliyorlar. Ayrıca bulundukları binada diş doktoru dahil diğer sağlık sorunları içinde doktor görebiliyorlar.“
“Sarraf istediği bir kişiyi telefonla arayabiliyor mu?”
AKBULUT: “Dilediği kişiyle yazışıyor. Dilediği kişiyi telefonla arıyor. Orada bulunan her tutuklu gibi.”
“Sarraf kendi davası için ne düşünüyor?”
AKBULUT: “20 aya yakın bir süredir hapishanede olan bir kişiden bahsediyoruz. Artık oranın havasına alışmış olduğunu gördüm. Orada nasıl yaşanılması gerektiğini idrak etmiş. Kendi iddiasına göre oradan çıkmayı planladığını ve en iyi avukatlarla iyi bir savunma aldığını belirtiyor. Avukatlarına da güvendiğini söylüyor.”
“Basını izleyebiliyor mu?”
AKBULUT: “Yakından takip ediyor. Avukatları aracılığıyla basında yazılanlar güncel olarak geliyordur. Tabi herkes gibi o da e-mail yolu ile kendisine iletilen haberleri okuyabiliyor.”
“Medyanın gözü Sarraf davasında. Neler diyor yazılanlar için?”
AKBULUT: “Kendisi hakkında yazılanların ve konuşulanların gerçekler bilinmeden öne sürüldüğünü söylüyor. Bu durumun da kendisini oldukça rahatsız ettiğini ifade etti. Hakkında yazılanların ve yapılan yorumların gerçeklere dayandırılarak yapılması gerektiğini vurguladı. Kibar, terbiyeli ve nezaketli bir dille hakkında gerçeklere dayanmayan bir çok asılsız haberin yayınladığını söyledi.”
“Sarraf ile Atilla aynı tutukevinde kaldılar orada irtibatları var mıydı?”
AKBULUT: “Bir süre beraber kaldılar. Ama birbirleriyle görüşmemeleri için önlemler alınmış.”
“Nasıl önlemler?”
AKBULUT: “Brooklyn tutukevinde tutukluları 120 kişilik guruplara ayrılıyorlar. Aynı grupta yer alanlar, diğer sosyal yaşam ortamlarında birlikte zaman geçirebiliyorlar. Ancak başka bloklardaki 120 kişilik bir guruptaki kişiyle hiçbir temasları olmuyor.”
“Sarraf ve Atilla aynı cezaevinde kaldıkları halde hiç görüşmemişler o zaman.”
AKBULUT: “Hiç görüşmemiş veya hiç görüştürülmemişler.”
“İletişimleri özellikle mi engellenmiş?”
AKBULUT: “Evet. Mehmet Hakan Atilla’nın dışarıdan gelenlerle görüşmesi sırasında Sarraf’ ın orada olmaması, aynı şekilde Sarraf’ ın da görüşmeleri sırasında Atilla’nın orada olmamasına özen göstermiş hapishane yönetimi.”
“Siz Sarraf’ın anlaşmaya gitme şansını nasıl değerlendiriyorsunuz?”
AKBULUT: “Hiç bir sanığın yüz yıla yakın bir ceza alma ihtimalinin bulunduğu bir jürili duruşmaya katılma riskini taşıyacağını düşünmüyorum. Bu yüzden, hele dünkü duruşmaya çıkmaması ve bu duruşma öncesi sessiz kalmasını değerlendirdiğinizde Sarraf’ın savcılıkla anlaşmaya gitme ihtimalinin giderek çok yükseldiğini düşünüyorum.”
“Sarraf’ın bu aşamada seçenekleri neler?”
AKBULUT: “Sarraf’ın ilk opsiyonu direk olarak duruşmaya gidilmesi. Sarraf, jürili duruşmaya gittiği takdirde maksimum suçlamayla karşı karşıya kalır. Maksimum derecede hapis cezası alma riski vardır. Bunun karşılığında da beraat ederse hiç hapis cezası almadan çıkma şansı da vardır, ancak bu riski alacağını hiç zannetmiyorum. Bugüne kadar tüm olanları değerlendirdiğimizde bunu yapmayacağını düşünmüyorum.”
"Başka seçenekler neler olabilir?"
AKBULUT: “Her zaman anlaşabilirsiniz ama anlaşmanızın iyi olması önemli. Bu yapılan anlaşmaya göre değişir. Savcılıkla iyi anlaşmak onlara verdiğiniz bilgi ve belgelere bağlıdır. Amerika’nın bu kadar iyi avukatlarını tutan birinin iyi bir savunma, iyi bir anlaşma beklemesi gayet doğaldır”
“Sarraf’ı kaç avukat savunuyor şimdi?”
AKBULUT: “Sarraf’ı, 27 hukukçu ve avukat savunuyor. Giuliani ve Mukasey gibi danışmanlar da var aralarında. Bu avukatlar iyi bir anlaşma sağlayabilir. Bu da beraat etmeseniz de daha çabuk özgürlüğünüze ulaşmanız demektir.”
“Sarraf 27 Kasım’da duruşmaya gelecek mi?”
AKBULUT: “Savcılıkla bir anlaşmaya varmış olsa da duruşmaya gelip bunu hakime sözlü olarak beyan etmesi gerekir yasalara göre. Duruşmalara da gelmeyeceğini beyan eder. Diğer yargılanan sanık Atilla’nın duruşma takvimini etkilememek için kendisine yeni bir tarih de isteyebilir. ABD’de yargılanan tüm federal sanıkların yüzde doksandan fazlası savcılıkla yapılan anlaşmayla sonuçlanır. Sarraf’ın da bu çoğunluk gurubunun içinde bulunduğunu düşünüyorum.”