Rıdvan Dilmen yıllar sonra Fatih Terim ile takas hikayesini açıkladı
Sabah Spor yazarı Rıdvan Dilmen, Galatasaray teknik direktörü Fatih Terim’in ‘büyükler birbirinden oyuncu alabilmeli’ çıkışını nasıl değerlendirdi. Futbol yorumcusu Dilmen, Terim ile oyuncu takası için yaptığı görüşmeyi anlattı ve Terim'in kafasındaki modeli açıkladı.
cumhuriyet.com.trİSTEKLER UYUŞMADI; ALAMADIK
Ben 1990'larda kısa bir süre Fenerbahçe Sportif Direktörlüğü yaparken, Galatasaray'ın da teknik direktörü Fatih Terim'di. Başkan Ali Şen'in de bilgisiyle Fatih Hoca'yla sezon bitiminde Florya'da buluştuk. 2-2.5 saat süren bir toplantı yaptık. Bir araya gelme nedenimiz; o Fenerbahçe'den iki oyuncuyu istiyordu ben de karşılığındaGalatasaray'dan iki oyuncu alacaktım. Ama bir türlü onun istekleriyle benim isteklerim uyuşmadı, anlaşmaya varamadık. Konuyla ilgili bu ilk ve son görüşme oldu. (Ben farklı nedenlerle görevden ayrıldım. Ayrılmasam belki süreç devamedebilirdi.) Bunu niye anlattım. Aslında Fatih Terim'in söylediği bu model 90'ların sonunda da kafasında vardı. Bunu uygulamaya da geçmiştik. O oyuncuların isimleri gün gibi aklımda ama isimleri vermek doğru değil.
HERKESİN KANI KIRMIZI ÖNEMLİ OLAN PARANIN RENGİ
Kaldı ki o zamanlar, bu döneme göre daha zordu. Çünkü takımlarda 2-3, bilemediniz 4 yabancı oyuncu vardı. Ayrıca şimdi 'Kanım sarı-lacivert akar', 'Kanım sarı-kırmızı akar' ya da 'Kanım siyah-beyaz akar' denilen bir dönem de yok. Herkesin kanı kırmızı akıyor ve kalbi o kulüpler için atmayan yüzde 50'den fazla yabancıları var. Kanları kırmızı akıyor hepimiz gibi ama banka hesaplarındaki paranın rengine bakıyorlar. Yeşil mi mavi mi diye. Bu, yabancı oyunculara karşı olduğum anlamına gelmesin. Hayatın ve dünyanın gerçeği bu. Zor ortamdayken Fatih Terim bu uygulamayı getirmek istiyor. Ekonomik mecburiyetlerden, bu sirkülasyonlar yapılmalı. Kulüplerin ekonomik yapısını da rahatlatır.
BEŞİKTAŞ'IN OMURGASI BOZULDU
Son olarak Fabri satıldı yeni bir kaleci arayışı var. Tolga yeterli olmaz mı? Beşiktaş gidenleri arar mı?
Tolga iyi ve tecrübeli kaleci. Önemli bir değer. Ama Fabri o kadar iyi sezonlar geçirdi ki zaman zaman iz bırakacak hatalar yapmasına rağmen hiç rotasyona dahi uğramadı. Oyuncu alış-satışlarına övgüler yağdırıyoruz ama Beşiktaş'ın omurgası bozuldu. Kaleci gitti. Yavaş yavaş stoperler gidiyor. Tosic ayrıldı hatta Pepe ve Vida konuşuluyor. Forvet arkası Talisca gitti. Santrfor aranıyor. Gelecek transferlerle yeni omurga nasıl olacak görmek gerek.
BANKALARI ZENGİN ETTİLER
Ali Koç'un F.Bahçe'nin ekonomik durumunu tüm şeffaflığıyla ortaya koymasını nasıl yorumlarsınız?
Hayal satmak doğru değil. Gerçeklerle yüz yüze olmak önemli. Allah sevgisi, Allah korkusu getirir. Kanun korkusu da atacağın adımlarda dikkatli olmanı sağlar. Bizde uygulayıcı olmadığı için kanun korkusu yok. TFF; 2016 Kasım'ında yayıncı kuruluşa çıkmış ve "Deniz bitti, büyüklerin borcu 4 milyar TL. Puan cezası gelecek, kimse neden geldi demesin" açıklaması yapmıştı. 1.5 sene sonra TRT'ye çıkıp "Borç 7 milyara çıktı, deniz bitti" dediler. Bugün 4 kulübün borcu 10 milyar TL'ye gelmişse ve ortada bir puan silme cezası yoksa kimse bu durumu bana anlatmasın. Ali Koç'un açıkladığına göre Fenerbahçe'nin borcu 621 milyon Euro. Şeffaflıktan zarar gelmez ama burada Aziz Yıldırım'ın itibarsızlaştırıldığını görüyorum, okuyorum. Tabii ki bir Fenerbahçeli olarak ben de Aziz Bey'i eleştiririm. Kulübü çok borçlandırmış.Hatta şimdi buradan soruyorum, "Bu kadarı da nasıl olur?" Ama buna art niyetli bakmıyorum. Çünkü hepsi kanun korkusu olmadığından. Fenerbahçe'nin hatırı sayılır bir mal varlığı olduğu gerçeğini ve kulübün 3 Temmuz'da yaşadıklarından dolayı hem maddi hem de manevi yıprandığını da unutmamak gerek. Aziz Yıldırım'ın yaptığı iyi şeyleri de tarih yazacaktır. Ali Koç'a da açıkladı diye kızmamak lazım. "Her şey yolunda. Ne olacak bir 600 milyon da biz harcarız" mı deseydi. 621 milyon Euro, 2023'ün dahil olduğu bir borç. Bu rakam Fenerbahçe'yi bir anda borç sıralamasında 1.'liğe çıkardı. Bir Ali Koç da Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzon'da hatta diğer kulüplerde çıksa her şeyi şeffaf olarak açıklasa bu sıralama değişebilir mi? Diğer kulüpler de 2023'e kadar bütün gelirlerini ipotek etmişler midir? Ortada bir hata vardır ve TFF'den, kulüpleri yönetenlere kadar herkes bile bile buna göz yummuştur. Sayın Recep Tayyip Erdoğan, 2002'de Başbakan olduktan sonra (Belediye döneminde de kulüplere çok yardımı oluyordu) Türkiye'de tesisleşme anlamında kulüplere büyük katkı verdi. Gelirlerde bir anda dünya 6.'lığına çıktık. Ama Sayın Başkanımızın, ulaştırma,sağlık, eğitimde yakaladığı başarı futbola yansımadı. Yeni statlar sayesinde kulüplerin geliri arttı. 3 milyar dolarlık Katar'dan yayın geliri geldi. Spor Toto lige, Ziraat Bankası Türkiye Kupası'na sponsor oldu. Yakın zamanda geçen bir kanunla, kulüplerin profesyonel faaliyetlerinden dolayı ödeyecekleri vergilerin amatör şubelerinde kullanılmak üzere iadesi kararı verildi. Bu da bir devrim. FIFA'da 36. sıraya düşmüş bir ülke için devlet inanılmaz yardım yapmış. Bunu niye yazdım. Bizde futbolun jandarması yok, UEFA'da var. Kulüpler kredi faizleriyle bankaları zengin ettiler. "Kişiler sorumlu olsun" deniyorsa, ben de hemen imza atmaya hazırım. "Kişiler sorumlu olsun AMA…" deyip, genel kuruldan bir şekilde borçlanma yetkisi alınacaksa bu yasa çıkmamalı. Ayrıca gündemdeki yasa devlet sırrı değil, tartışılıp gözden geçirilmesinde fayda var. Bu ekonomik sıkıntı, gençleştirme politikasına yaradı.
MECBUREN, MECBURİYETTEN
Fenerbahçe pek çok genç aldı, performanslarını beğendiniz mi?
Altınordu maçını izlerken gurur duydum. İlk 11'den 6 tanesi geçen yıl U19, U21 takımlarında oynayan, hatta Süper Lig'de de zaman zaman Aykut Kocaman'ın kullandığı Samed, Ahmethan gibi oyunculardı. Fenerbahçe altyapısının ne kadar başarılı olduğunun önce altını çizelim. İnsan kaynakları ve geleceğe yatırım açısından gururla izledim. Barış, Ferdi, Berke gibi genç oyuncular da katıldı. Geçen sene kazanılan Eljif de genç bir oyuncu. Bunlardan üç tanesinin 15 sene oynamasıFenerbahçe'de bir kazançtır ve gurur duyulacak bir olaydır. "Her şerde bir hayır vardır" deriz ya. Sırasıyla TFF'nin mali denetlemeleri yapacak kurumunun, kulüp yöneticilerinin ve ibralarda ellerini kaldırıp indirerek milyarlarca liralık borcunoluşmasına katkı veren genel kurul üyelerinin getirdiği mecburiyetten oldu bu. Sayın Ali Koç geleceğe ait doğru konuşmalar yapıyor. Bizim gazetede Taner Karaman'ın dün çıkan "Eski lige yeni adet!" başlıklı özel haberinde de belirttiği gibi, "Avrupa'nın en yaşlı ligi olan Süper Lig'de takımların gençleştirme operasyonu devam ediyor. Ekonomik olarak zor günler geçiren kulüplerimiz, transferderotalarını gençlere çevirdi. 18 takımın 14'ü yaş ortalamasını aşağı çekti." Yanisevdikleri için değil. -ki isteselerdi bugüne kadar yaparlardı.- Ama bugün G.Saray'ından Beşiktaş'ına, Malatya'sından Konya'sına herkes mecburiyettengençleşiyor.
AYEW İÇİN UYGUN YER 4-3-3'ÜN SAĞ TARAFI
Fenerbahçe'nin şu ana kadar tek ses getiren transferi Andre Ayew, sizce neler yapar?
Planlamayı nasıl yaptıklarını bilemiyorum, benim izlediğim, tanıdığım Ayew'e ihtiyaç var mı, yok mu Cocu'nun oynatacağı oyuna bağlı. Ayew'in oynayabileceği 3 mevki var. Birinci sıraya; 4-3-3'ün sağ tarafını yazarım. 2. sıraya; 4-2-3-1'in forvet arkasını. (Giuliano hatta Valbuena da var) 3. olarak da; 4-3-3'ün sol tarafına koyarım. Sol ayaklı olduğu, içeriye kat edip vurma özelliğine sahip olduğu için ben 4-3-3'ün sağ tarafında tercih ederim. "Her yerde oynar" gibi yorumlar okuyorum. Dünyada hiçbir oyuncu her yerde oynamaz. 1800'lerde de oynamadı, 3000'lerde de oynamayacak. Ayew, 4-3-3'ün orta sahadaki üçlüsünde oynayamaz. Savunmanın hiçbir yerinde oynamaz. En iyi ihtimalle santrforu buçuk oynar. Fenerbahçe Valbuena, Ayew ve bir de muhtemel alınacak forvetle sahada olduğunda eğer top rakipteyse kimse Valbuena ve Ayew'den savunma beklemesin. O yüzden de tercihler Sayın Cocu'nundur.
G.SARAY'IN KADROSU BÜYÜK HEDEFLERE YETMEZ
Menajerin dışında resmi bir açıklama gelmedi. Farklı bir yorum yapmak istemiyorum. Sadece eski başkan Dursun Özbek'in, menajerin yalan söylediğine ilişkin bir açıklaması oldu. Ben Gomis'le ilgili hep övgü dolu cümleler kuran bir spor adamıyımdır. Onun yaptığı Türk bayraklı paylaşımları, İstanbul sevgisi, aidiyet duygusuyla oynuyor olması… Son günlerde tartışmaya sebep olan mevzu, saçma sapan bir mevzu. Galatasaray oyuncunun kontratı süresince vecibelerini yerine getirmiş. Tekrar bir sözleşme uzatmak isteme kararı tamamen kulübündür ve Galatasaray'ın sözleşme bitmeden 6 ay önceye kadar cevap vermeme hakkı vardır. Gomis bunu düşünmeden Galatasaray'a hizmet etmeye devam etmek zorundadır. Bu arada çok büyük hedefler için Galatasaray'ın bu kadrosu yeterli değil. Şampiyonlar Ligi için direkten döndüler ve mücadele hakkını korudular. O nedenle her adımlarında dikkatli olmak zorundalar.
POLYANNACILIĞA GEREK YOK
Altınordu ile Fenerbahçe arasında oynanan maçta iki takım taraftarı tribünde karışık oturdu, "Dostluk şöyle güzel, böyle güzel. Hep böyle olsa keşke" yorumları yapılmaya başlandı. Ama bir yandan da kulüpler para kazanmak için tüm koltukları satıp rakibe yer bırakmıyor. Dostluk paraya mı kurban gidiyor?
Fair-play ne demek ona bakmak gerek. Artık bizim oyunculuk yıllarımızdaki gibi yarı yarıyalar geride kaldı. Ayrıca kulüplerin ekonomik olarak da bu uygulaması son derece doğru. Bugün Nou Camp'a gittiğiniz zaman da tribünün yarısında Real Madridli göremezsiniz. Barcelona'nın 60-70 bin kombinesi vardır, boştaki 10-15 bileti kim alırsa o alır. Real Madridlisi alır, Çinlisi alır, Fransızı alır. Ben de zaman zaman bir Türk olarak gidip alıyorum. Bu küresel dünyada, kulüplerin ekonomik yapıları bunu zorunlu hale getirdi ve doğru bir karar.
80 YAŞ ORTALAMASI İZLER!
Altınordu-Fenerbahçe maçı doğru örnek değil. Orada hep beraber oturursun. Ama aynı ligde mücadele edip puan puana rekabete girdiğin zaman otur bakalım yan yana. İsterlerse bir Spor Yazarları Kupası maçı yapsınlar ve denesinler. Bakalım ne olacak. O maça muhtemelen 80 yaş ortalaması gelir ve yan yana eski günleri yad ederek izlerler. Birbirimizi kandırmayalım. Ekonomik ve sosyal olarak o dönemler geride kaldı. "Ah ahhhh bizim dönemimizde böyle oluyordu, maçın ilk yarısı o formayı giyer, ikinci yarı rakip formayla sahaya çıkardı" filan bunlar olamaz. Manchester United Teknik Direktörü Mourinho ile Liverpool'un hocası Klopp 3 gündür birbirleriyle dalaşıyorlar. Tabii ki oyun içinde, saha dışında şiddete karşıyız. Ama fazla Polyannacılık da olmamalı.