Polislerin "Harun Yahya" yargılaması sürüyor

''Harun Yahya'' mahlasıyla yazılar yazan Adnan Oktar'ın grubuna yönelik operasyonda, gözaltına alınanlara işkence yaptıkları öne sürülen dönemin Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Adil Serdar Saçan ile 7 polisin yargılanmasına devam edildi. Sanıkların 3 ile 12 yıl arasında hapis cezası öngören ve ''işkence yapmak'' suçundan cezalandırılmaları isteniyor.

cumhuriyet.com.tr

İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuksuz sanıklar Metin Rakipoğlu ve Serdal Akça katıldı.
Davanın diğer sanıkları Adil Serdar Saçan, Ahmet Erdoğan, Semir Günaydın, Necati Kurt, Vedat Mercan ve Osman Köprü ise duruşmaya gelmedi.
Duruşmada müştekiler Tarkan Yavaş ve Kartal İş de hazır bulundu.
Duruşmada ''mağdur'' sıfatıyla ifadesi alınan Alev Ulaşoğlu, Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde 6 gün boyunca gözaltında tutulduğunu belirterek, Saçan'ın yüzüne dosyayla vurduğunu anlattı.
Kötü şartlar altında gözaltında tutulduklarını, uyumalarına izin verilmediğini savunan Ulaşoğlu, ''sana söylediklerimizi tekrar etmezsen ya sakat kalırsın ya da ölürsün'' şeklinde tehdit edildiğini öne sürdü.
Kendisiyle gözaltına alınan başka kişilerin de işkence gördüklerini anlattıklarını söyleyen Ulaşoğlu, ''Can güvenliğim olmadığı için şikayetçi değilim. Adil Serdar Saçan çıktığı bir televizyon programında mesleğe geri döneceğini ve inançlı kişilerle uğraşacağını söyledi'' diye konuştu.
''Mağdur'' sıfatıyla ifadesi alınan Meltem Arıkan da gözaltına alındıklarında Saçan'ın çevredekilere davranışlarından ve söylediklerinden oradaki her şeyin sorumlusu olduğunu anladığını kaydetti.
Gözaltına alındığında kalorifer borusuna kelepçelendiğini belirten Arıkan, şunları söyledi:
''Kolum yukarıya doğru olduğu için bir süre sonra rahatsızlık duydum. Bu sırada yanımıza birileri gelince göz bağımı biraz açarak kolumu aşağıya kelepçelemelerini istedim. Daha sonra adının Ahmet Erdoğan olduğunu öğrendiğim bu kişi bana tokat atarak, 'bir daha gözünü açtığını görürsem gözünü patlatırım' dedi. Sonra da kelepçeli koluma yumruk vurdu. O zamandan beri sol kolumu tam kullanamıyorum. Omzumdan ameliyat oldum ve uzun süre tedavi gördüm.''
Arıkan, bilgisayarda hazırlanan bir ifadeyi de okumadan baskı nedeniyle imzaladığını söyledi.
Müşteki olarak ifadesine başvurulan Semin Babuna da gözaltına alınanlar arasında kızı Tuba Babuna'nın da bulunduğunu belirterek, kızının işkence gördüğüne dair bilgisi olmadığını bildirdi.
Dava konusuna ilişkin şikayet dilekçesi gösterilen Babuna, imzanın kendisine ait olduğunu, ancak bu belgeyi bu şekildeki bir şikayet için imzalamadığını anlattı.
Babuna, söz konusu operasyonda Tuba Babuna dışında başka bir çocuğunun gözaltına alınmadığını bildirdi.
Bu sırada söz alan sanık avukatlarından Özlem Ersavaş, Semin Babuna'nın 2 çocuğunun daha şikayetçi ve mağdurlar arasında yer aldığını belirterek, bu şekilde gözaltına alınmadıkları halde şikayetçi olan kişiler bulunduğunu bildirdi. Ersavaş, bu konuda hazırladığı dosyayı mahkemeye sundu.
Tanık Turgut Aksu da operasyon sırasında gözaltına alındığını ve kötü muameleye maruz kaldığını anlattı.

Mahkemede 'vatanseverlik' tartışması

Söz alan müşteki Tarkan Yavaş ise gözaltına alındıktan 6 gün sonra serbest bırakıldığında DGM Cumhuriyet Savcısına giderek arkadaşlarının işkence gördüğünü anlattığını söyledi. Yavaş, ''Vatansever ve inançlı olmamız sonucunda bu olaylara dayanabildik'' dedi.
Tarkan Yavaş'ın bu sözlerine Saçan'ın kardeşi ve avukatı Serkan Saçan, ''Biz vatansever, inançlı insanlar değil miyiz?'' diyerek tepki gösterdi.
Yavaş'ın ''Sen kimsin? Otur yerine. Sanıklar bana işkence yaptı'' şeklindeki sözlerine Serkan Saçan, ''Yalancısın'' diye karşılık verdi.
Saçan ve Yavaş arasındaki konuşmalar duruşma tutanağına geçirildi.
Duruşma, eksikliklerin giderilmesi amacıyla ertelendi.

İddianameden

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, mağdur ve müştekilerin, Adnan Oktar'ın gruba yönelik çalışmalar sonucunda 12 Kasım 1999'da gözaltına alındıkları ve suçlamaları kabul etmeleri için kötü muameleye maruz bırakıldıklarını bildirdikleri anlatılıyor.
Konuya ilişkin soruşturmada verilen ''takipsizlik kararı''nın Beyoğlu 3. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kaldırıldığı belirtilen iddianamede, bu nedenle dava açılma zorunluluğu doğduğu kaydediliyor.
İddianamede, söz konusu tarihte Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nde görevli bulunan sanıkların, 27 kişi için ayrı ayrı olmak üzere, 3 ile 12 yıl arasında hapis cezası öngören ve ''işkence yapmak'' suçunu düzenleyen TCK'nın 94. maddesi uyarınca cezalandırılmaları isteniyor.