Pir Sultan Abdal Kültür Derneği: Karar skandal

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Kemal Bülbül, Meclis Başkanı Cemil Çiçek'in Meclis'e Cemevi yapılmasını reddetme gerekçesini skandal olarak değerlendirdi.

cumhuriyet.com.tr

TBMM Başkanı Cemil Çiçek, parlamentoya cemevi açılmasını isteyen CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ün talebinin reddedilmesine Pir Sultan Abdal Kültür Derneği'den tepki geldi.

Yazılı bir açıklama yapan Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Kemal Bülbül, Meclis Başkanı Çiçek'in temsil ettiği makamın yetkisini kullanarak, Diyanet İşleri Başkanlığı fetvaları doğrultusunda inkarcılık yaptığını savundu. TBMM Başkanı'nın iktidarın bir milletvekili, bakanı veya Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bir memuru olmadığını belirten Bülbül, "TBMM Başkanı, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından verilen fetvalara dayanarak Alevilik tanımı yapma hakkına da sahip değildir. TBMM Başkanı'nın yaptığı yorum Türkiye'de göstermelik bir laiklik olduğunun en bariz örneğidir. Makamı ve yetkisi ne olursa olsun hiç kimse 'Alevilik diye bir inanç yoktur. İslam içi bir oluşum, İslam'ın tarihi süreçte ortaya çıkmış bir zenginliğidir' diyemez. TBMM Başkanı'nın görevi Türkiye'de bulunan tüm inançlara eşit mesafede olmak ve makamının bir gereği olarak inanç topluluklarının haklarını korumak ve gözetmektir" dedi.
 

İnkarcı tutum sürüyor

Meclis Başkanı'nın Aygün'e verdiği yanıtın skandal olduğunu belirten Bülbül, sözlerine şöyle devam etti:

"TBMM Başkanı Sayın Cemil Çiçek konuyu "Anayasa'nın 136. Maddesi" kapsamında ele alarak Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun'un 1. Maddesi doğrultusunda cevap vermiştir. TBMM Başkanı Sayın Cemil Çiçek'e göre 'Alevilik diye bir inanç yoktur,' Çiçek, 'Alevilik bir din olmayıp, İslam içi bir oluşum, İslam'ın tarihi süreçte ortaya çıkmış bir zenginliğidir ve İslam Dini'nin ibadet yerleri camilerdir' demekle devletin ve hükümetin inkarcı tutumunu sürdürüyor."

Cemevlerinin ibadethaneleri olduğunu ve yasal güvenceye kavuşturulması gerektiğini kaydeden Bülkül, bu taleplerin İslam'ın ve caminin inkarı anlamına gelmediğini belirtti. Bülbül, "Selçuklu ve Osmanlı döneminde yapıldığı gibi Alevileri camiye gitmeye ve kendi inancını inkar etmeye zorluyorlar. Bu tutum dolaylı olarak Alevi toplumuna ve Alevi kurumlarına karşı bir tehdit içermektedir. Mevcut zihniyet Alevilere 'camiye gidin, namaz kılın' demektedir. Bu tutumun bir adım ötesi yeni Koçgiri, Dersim, Maraş, Malatya, Çorum, Madımak, Gazi ve Ümraniye katliamlarına davetiye çıkarır" değerlendinmesinde bulundu.