Pınar Gültekin'in babası: "Cani, bu olayı tek başına yapmamış"
Mığla'da, 16 Temmuz'da kaybolduktan 5 gün sonra cansız bedeni bulunan ve memleketi Bitlis'in Hizan ilçesine bağlı Gayda köyünde toprağa verilen üniversite öğrencisi Pınar Gültekin'in (27) babası, kızının öldürülmesi ile ilgili açıklama yaptı. Baba Sıddık Gültekin,"Bunu tek başına yaptığını sanmıyorum. Bizim şüphelerimiz var. Pınar'ın samimi arkadaşlarından şüpheleniyorum. Bir, iki kişiden şüpheleniyorum. Pınar'ın arabaya binmesine kadar bir arkadaşının mutlaka yardım ettiğine inanıyoruz. Çünkü Pınar şahsın telefonlarının hepsini engellemişti" dedi.
(DHA)Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü öğrencisi Pınar Gültekin, geçen 16 Temmuz’da kaybolmuş, ailesinin başvurusu üzerine jandarma ve polis tarafından arama çalışması başlatılmıştı. Ekiplerin çalışması sonucu, Cemal Metin Avcı katil zanlısı olarak evinde gözaltına aldı. Çıkarıldığı mahkemece tutuklanan katil zanlısı Avcı, genç kızı çıkan kavgada elleriyle boğup öldürdüğünü, bağ evinde cesedini çöp varilinde yakıp, üzerine beton döktüğünü itiraf etti. Ormanlık alanda yapılan aramada Gültekin'in varil içerisinde üzerine beton dökülmüş yanmış cesedine ulaşıldı. Memleketi Bitlis'in Hizan ilçesine bağlı Gayda köyünde 10 gün önce toprağa verilen Pınar'ın ailesi, buruk bir bayram geçiriyor.
'ŞÜPHELERİMİZ VAR'
Vahşi cinayetin ardından acılı baba Sıddık Gültekin DHA'ya konuştu. Baba Gültekin, "Avukatımız Rezzan Epözdemir, Münevver Karabulut’un da avukatıydı. İlk bu olay olduğunda birçok barodan avukat beni arayarak davayı üstlenebileceklerini anlattılar. Ancak, Rezzan Epözdemir bu konuda deneyimli olduğu için tercih ettik. Kendisine çok teşekkür ediyorum. Bu süreçte dava dosyasını büyük bir titizlikle takip ediyor. Bizim de bazı şüphelerimiz var. Cani bu olayı tek başına işleyecek kapasitede olmadığını biliyoruz. Bu durum zaten fizik kurallarına da aykırıdır. Bir insan şehir merkezinde başka birini zorla arabaya atarak bağ evine götürecek. Onu artık ne şekilde öldürdüğünü bilmiyoruz. Şu anda onun açıklamaları ile konuşuyoruz. Boğduğunu, sonra yakıldığını, daha sonrasında beton döküldüğünü, varilin içine konulduğunu biliyoruz. Varili arabaya attığını ve bunu ormana götürerek tek başına attığını açıklamalarından öğrendik" dedi.
'CANİ BU OLAYI TEK BAŞINA YAPMAMIŞ'
Kızının katil zanlısının bu olayı tek başına yapmadığını düşündüklerini anlatan baba Gültekin, "Bizim şüphelerimiz var. Bunu her yerde de söyledim. Pınar’ın samimi arkadaşlarından şüpheleniyorum. Tabi hepsinden değil. Bir iki kişiden şüphelendiğim var. Pınar’ın arabaya binmesine kadar bir arkadaşının mutlaka yardım ettiğine inanıyoruz. Çünkü Pınar şahsın telefonlarının hepsini engellemişti. Kendisini rahatsız ediyormuş. Pınar bunun evli olduğunu zaten biliyormuş. O yüzden sürekli engelliyormuş. Adam da maddi anlamda biraz güçlü olduğunu biliyoruz. Orada çevresinin olduğunu da sonradan öğrendim. Bu adam Pınar’ı tek başına alıp arabaya koymamış. Kandırılıp, en azından arabaya konulana kadar birileri buna yardım etmiş. Bunun peşini bırakmayacağız. Bunu davayı takip eden savcıya da söyledim. Oradaki komutanlara da avukatımıza da söyledim" diye konuştu.
'PINARSIZ BİR BAYRAM GEÇİRİYORUZ'
Pınarsız buruk bir bayrak geçirdiklerini belirten Gültekin, şunları kaydetti:
"Artık bundan sonraki Pınarsız geçen bütün bayramlar yok hükmündedir. Çok acı vericidir. Tarifi imkansızdır. Ben hep kız çocuğu istiyordum. Benim 3 erkek, 2 kız çocuğum var Pınar’ı çok severdim. Onun sevgisi içimde bambaşkaydı. Benim 4 evladım bir yana, Pınar bir yanaydı. Annesi de kardeşleri de bunu çok iyi bilir. Çünkü biz baba kız gibi değil, arkadaş gibiydik. Onun bende aşırı derecede sevgisi vardı içimde. Bizim memlekette fazla kız çocuğu okutmazlar. Bizim ailemiz sosyal ve geniş bir aile olmasına karşın halen okumuş bir kız çocuğu yoktur. Üniversite bitirmiş kız çocuğumuz yok. Evet birçok gencimiz üniversite bitirmiş. Ancak kız çocukları yok. Bu kız okumak istedi. Ben bu kızı okutana kadar birçok bedeller ödedim. Ben İstanbul’a 5 evladım ile birlikte gittim. Çalıştım, çırpındım. Her babayiğidin harcı da değil. Bütün imkansızlıklara rağmen bu kızı okuttum. 6 yıldan beridir üniversitedeydi. Bu yıl bitirecekti. Bayramda gidip eşyalarını toplayarak İstanbul’a getirecektim. Maalesef kısmet olmadı. Pınar’ın olayı sonrası sosyal medyadaki bütün açık fotoğrafları medyada yer aldı. Kapalı hiçbir fotoğrafı alınmadı. Aslında benim kızım kapalı değil. O da her kız gibi pantolon giyer, başı açıktı. Elbise giyerdi. Ancak kızımın mesleği mankenlik olduğu için orada reklam şirketlerinde zaman zaman fotomodellik yapıyordu. Oradaki bütün fotoğraflarını sosyal medya ve medya kullandı. Ben bundan büyük rahatsızlık duydum. Bizim doğu illerinde kız çocuklarına ayrı bir gözle bakılıyor. Eğer benim kızım iffetsiz bir olsaydı, inanın şu an kızım yaşıyor olacaktı. Ve herkesi gibi o da gülecekti, eğlenecekti. Belki bu bayramı da beraber geçirecektik. Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanımıza ve Adalet Bakanımıza çok inanıyorum. Bu işin peşini bırakmayacaklarını da biliyorum. İnanıyorum ki bu caniyi idam bile etseler, buna müebbet değil, yüz tane müebbet verseler benim içimdeki ateş asla sönmez. Sönmeyecek de ben bunu biliyorum. Yarın başka Pınarlar ölmesin diye en ağır cezaya çarptırılmasını bekliyorum. Biz bir hukuk ülkesindeyiz. Hukukla yönetiliyoruz. Ancak bu adam içeride yediği her ekmek, aldığı her nefes beni burada bitiriyor. Aslında idama karşıyım. Suçlular idam ediliyor. Yüzde bir de olsa haksız bir insan idam edilirse bu yürekleri parçalar. Bu adam için idam kurtuluştur. Bu adam canidir."
'ATEŞ DÜŞTÜĞÜ YERİ YAKAR'
Evli olan katilin 2 yaşındaki bir kız çocuğunun olduğunu ifade eden Gültekin sözerini şöyle sürdürdü:
"Bu öyle bir cani ki; bu kızı boğunca, öldürünce, yakınca hiç mi kızını göz önünde bulundurmadı? Acaba yarın öbür gün başka bir insan bunun kızına bu şekilde yaparsa, bu hiç mi üzülmez ? Bu hiç mi düşünmez ? İnanın ki yarın onun kızına aynısı yapılırsa, ben aynı tepkiyi gösteririm. Aynı tepkiyi, şimdiki acıyı yaşarım. O kadar da acı hissederim. Çünkü sonuçta bir kız evladı. Bu ülkede bir kız çocuğu okutmak için başına nöbetçi dikmek mi lazım? Bir kız çocuğu istediği şehirde istediği okulda okuyamayacak mı? İstediği yerde işbaşı yapmayacak mı? Gezmeyecek mi, tozmayacak mı? Biz Türkiye gibi güzelim bir ülkede yaşıyoruz. Bir Bitlis Muğla’dır, Muğla bir Bitlis’tir benim gözümde. İzmir, Diyarbakır’dır, Diyarbakır, İzmir’dir bende. Ben kız çocuğumu Türkiye sınırları içerisinde okutmayacak mıyım? Yarın benim kız çocuğu torunlarım olsa yine de okutacağım. Ancak benim söylemek istediğim şey bu; artık Türkiye’de kız çocukları ölmesin. Belki bunun geleceği çok parlaktı. Benim kızımın geleceği çok parlaktı. Hedefleri büyüktü. Hiçbir hedefine ulaşmadı. Gencecik bir kız. Ne yaptı ki bu kadar acımasız bir şekilde katledildi ? Ben bunu bütün Türkiye’nin kamuoyuna soruyorum. Türkiye’de ben insanım diyen duyarlı bütün bayanların ellerinden öpüyorum. Gerçekten çok emekleri var. Bütün Türk bayanları ayakta. Ben bayanım diyen, insanım diyenlerin hepsi ayakta. Ben onları kutluyorum. Emniyet teşkilatına buradan sesleniyorum. O bayanları dövmesinler. O bayan ya da kızı bir cinayete kurban giderse bunun hesabını kim verecek? Ateş düştüğü yeri yakıyor."
AVUKAT: BAŞKA FAİLLERİN DE OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUZ
Gültekin ailesinin avukatı Dr. Rezan Epözdemir ise, "Bu hunharca ve vahşice cinayetin tek başına işlenmesi hayatın olağan akışı ve mantık ve fizik kurallarına aykırı. Biz bu cinayet ve sonrasında ceset ve suç delilleri yok edilirken başkaca faillerin de olduğunu düşünüyoruz. Cinayetin tasarlanarak işlendiğini düşünüyoruz. Buna ilişkin beyan ve taleplerimizi ve soruşturmanın genişletilmesi taleplerimizi dosyaya sunduk" diye konuştu.