Pilevneli yaza 3 sergiyle girdi

Pilevneli Galeri yaz sezonuna 3 farklı sanatçının sergileriyle merhaba diyor. En üst katta yer alan ve Can Sayınlı’nın geleneksel zanaatlerin önde gelenlerinden halı ve kilimleri yeni bir bakış açısıyla yorumladığı sergisi muhtemelen bu sergiler içinde en çok akılda kalıcı ve şüphesiz en politik olanı. 2003’ten bu yana halı üreten ve dünyada birçok sergide ses getiren işleri sergilenen Sayınlı “Halılar ve Kilimler” başlığını koyduğu bu son sergisinde 2012’den beri ürettiği işlerini sergiliyor.

Tasarımlarına, dokumanın süregeldiği en eski zamanlardan kalan sorular ve sorunlardan ortaya çıkmış güncel politik temaları harmanlayarak devam eden sanatçının, “Muzaffer Sarısülük”, “Flaş Haber”, “Ana” ve “İhbarcılar” gibi rengarenk eserleri sadece unutulmuş yakın geçmişimizi hatırlatmakla kalmıyor, aynı zamanda gözden kaçırdığımız anları da yakalamak için ayrı birer vesile oluyorlar. Galerinin orta katında Bora Akıncıtürk’ün “Çok Mutluyum Çünkü” başlıklı yerleştirmesi bulunuyor. Akıncıtürk’ün, ismini, özel bir WhatsApp grubuna atılmış, kısa sürede neredeyse küçük çaplı bir virale dönüşen bir mesajdan (“Çok mutluyum çünkü uzun zamandır uğraştığım, emek verdiğim şeylerin meyvesini topluyorum. Uzun zamandır başarı eksikliği baymıştı”) alan sergisi, çevre baskısı, bir şeyleri kaçırma korkusu, başarısızlık ve çeşitli modern sosyal üzüntüleri absürt ve soyut bir biçimde ele alıyor. Pilevneli’nin en alt katında yer alan ve alanın tüm bölgesine yayılan renklerle insanı sarıp sarmalayan “Lotus” ise Evren Tekinoktay’ın imzasını taşıyor. Kalbin simgesi olan “Lotus”, sergide yer alan neon rölyeflerde birkaç kez karşımıza çıkıyor. Lotus, doğu kültürlerindeki eski metinlerin ortaklaşa görüş birliğine göre spiritüel aydınlanma ve yeniden doğuşu sembolize ediyor. Evren Tekinoktay “Lotus” ile ışık, formlar, renkler ve görsel bilmeceler ile sarmalanmış bir oda yaratmak için boyanmış bir alanda 5 neon rölyef sergiliyor. Her üç sergi de 21 Temmuz’a dek Pilevneli Galeri’de görülebilir.

Can Sayınlı’dan ‘Muzaffer Sarısülük’

“Gezi Direnişi’nin hemen akabinde basında kendisiyle ilgili çıkan haberlerden yaşadığı trajedinin oğlu Ethem’in öldürülmesinden çok önce başladığını öğrendim ve bir hayli etkilendim. Bu coğrafyada aslında böyle birçok hayat ve haksızlık yaşandığını duyup bildiğim için de kendisini halılarımda bir sembol, motif gibi kullanmak ve böylelikle de farkındalık yaratmak istedim.”