Patronlar kulübünde sendika depremi
Son bir ayda 28 işçi sendikalı olduğu için işten atıldı. 'Yılmaz'ın samimiyetine güveniyoruz, sorun alt yönetimden kaynaklanıyor' diyen Tek Gıda-İş Başkanı Türkel, 'TÜSİAD yıpratılmak isteniyor' eleştirisini kabul etmedi.
Olcay Büyüktaş/CumhuriyetTürkiye’deki kayıtlı istihdamın tarım ve kamu dışındaki yüzde 50’sini temsil eden Türkiye Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Muharrem Yılmaz, işyerinde sendikal örgütlenme ile gündeme gelen sorunların artmasıyla istifaya sürüklendi.
SÜTAŞ’ın toplantısında konuşan Muharrem Yılmaz, SÜTAŞ’la ilgili iddiaların TÜSİAD’a zarar vermemesi için istifa ettiğini açıkladı. Yılmaz, “İşçilerin beklediği yere pazar günü hiç kimse yokken, çevresel düzenleme kapsamında bakım çalışmaları yapılırken olay gerçekleşmiş. Eğer kasıtlı yapıldığını düşünsem ben hesap sorarım, cezalandırırım. Çalışma Bakanlığı'nın da eğer işçilerimize yapılan bir haksızlık varsa gelip bunu denetlemelerini beklerdim. Ben bu konuda gereken her türlü sorumluğu yerine getirmeye hazırım. Benim üzerimden TÜSİAD'ın yıpratılması haberlerini ihmal edemezdim, o yüzden bu kararı aldım” dedi.
Geçen yıl 13 Ocak’ta TÜSİAD Başkanı olan Yılmaz’ın istifası dernek açısından bir ilki oluşturdu. TÜSİAD'ın daha önceki hiçbir başkanı görevinden istifa etmemişti.
Biz de takdir ediyorduk
Konuya ilişkin bilgi aldığımız Tek Gıda-İş Sendikası Başkanı Mustafa Türkel, öncelikle muhataplarının TÜSİAD değil, SÜTAŞ işvereni olarak Yılmaz olduğunu belirtti. Kurum olarak siyasi duruşları ve zaman zaman sergiledikleri tutumlar nedeniyle kendilerinin de takdir ettiği bir kurum ve kişi olduğunu dile getiren Türkel, Yılmaz’ın samimiyetine inandığını ancak alt kadrolarında sorun yaşanıyor olabileceğini söyledi. 2007 yılından itibaren SÜTAŞ’ta sendikal örgütlenme çalışmalarına başladıklarını, ardından gelen ekonomik kriz nedeniyle işyerini sıkıntıya sokmak istemediklerini, diğer yandan TEKEL ve Yörsan süreci ile SÜTAŞ’ta yoğun çalışma yapamadıklarını anlatan Türkel, 2010 yılından itibaren yeniden çalışmalara hız verdiklerini, yılbaşından itibaren de e-devlet ile hızlı bir üyeleşme süreci yaşandığını, sendikalı işçi sayısının 800’ü aştığı bilgisini verdi. Bu süreçte toplam 43 işçinin işten atıldığını, bunlardan 17’sinin mahkemelerinin sürdüğünü, son bir ay içinde 28 işçi atıldığını, birkaç gün önce yapılan görüşmeler sonucu iki işçinin yeniden işe alındığını anlatan Türkel, “Bir işyerinde sendikalı olmak, toplusözleşme yapmak o işyerine belli maliyetler getirir ama bunlar masada konuşulur. Orada yapılanlar doğru değildi. Biz konuşuyoruz Muharrem Bey tamam diyor ama fabrikada sorun çıkıyor. Ya orta yönetimde sorun var ya da başka bir şey bilemiyorum. Oysa son yaşanan olayda da, ‘bu yapılan yanlıştır, kabul edilemez’ denilerek gerekenler yapılsaydı, olay bu noktaya varmazdı” diye konuştu.
Sendikal örgütlenmenin engellenmesi halinde haziran sonunda SÜTAŞ ürünlerinin boykot edileceğini ve TÜSİAD önünde protestolar yapacaklarını duyurduklarını belirten Türkel, amaçlarının sendikal örgütlenmeyi sağlamak olduğunun altını çizdi.
Yılmaz’ın başında bulunduğu SÜTAŞ bir süreden beri işçi eylemleri ile gündemdeydi. Bazı işçilerin e-devlet şifrelerinin alındığı iddiaları gündeme gelirken en son eylem yapan işçilerin bulundukları alana hayvan dışkısının döktürüldüğü gündeme gelmişti.
Vatan hainliği ile suçlanmıştı
Muharrem Yılmaz’ın TÜSİAD başkanlığı döneminde, hükümetle iş dünyası örgütü arasında yoğun polemikler yaşanmıştı.
Yılmaz TÜSİAD'ın 44. Genel Kurulu’nda “Adil yargılanma hakkından kolayca mahrum edilebileceklerini düşününün. Böyle bir gelişmenin ardından yabancı dostlarımız arasında 'Türkiye hangi dünyaya ait' sorusunun dolanmasını kabul edebilir misiniz? Vergi cezası veya başka türlü cezalarla şirketler üzerinde baskı kuran, ihale yasası onlarca kez değişen bir ülkeye yabancı sermayenin gelmesi mümkün değildir” diyerek hükümeti eleştirmişti. Başbakan Erdoğan, bunun üzerine TÜSİAD'ı 'vatan hainliği' ile suçlamıştı. Bunun üzerine Yılmaz, CNN Türk televizyonunda katıldığı bir programda, "Ben vatanseverliğimi kimseye sorgulatmam. Benim beklentim memlekete giren yabancı sermayeyi 30-40 milyar dolara çıkarmaktır. Hukukun güvenliğinden şüphe edilen bir yere kimse yatırım yapmaz.” diyerek Erdoğan'a yanıt vermişti.