Partilere çağrı

Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, seçmen sayısının 6 milyon artması ve “hayali” seçmen yazımlarıyla ilgili olarak açıklama yaptı. Siyasi partilerin YSK ile İçişleri Bakanlığı arasında imzalanan protokolün iptali istemiyle Danıştay’da dava açabileceklerini vurgulayan Kanadoğlu, “Protokolün dayanağı yasa hükümleri anayasaya aykırı olduğundan konu Anayasa Mahkemesi’ne götürülebilir” dedi.

cumhuriyet.com.tr

Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, seçmen kütüklerinin TÜİK verileriyle oluşturulmasına ilişkin YSK ile İçişleri Bakanlığı arasında imzalanan protokolün partiler tarafından Danıştay'da dava konusu yapılabileceğini söyledi. İmzalanan protokolün yetki devri içerdiğini ve bunun da anayasaya aykırı olduğunu belirten Kanadoğlu, "Davaya bakacak Danıştay Dairesi, bu talebi Anayasa Mahkemesi'ne götürebilecek ve Anayasa Mahkemesi konu hakkında karar verecektir" dedi.

 

‘YSK yetki devri yaptı’

Cumhurbaşkanlığı seçiminde 367 koşulu gerektiğitezi Anayasa Mahkemesi tarafından kabul edilen Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, seçmen sayısının birden 6 milyon artması ve hayaliseçmen yazımlarına neden olan düzenlemenin iptalinin de mümkün olduğunu açıkladı.

Sabih Kanadoğlu, 29 Mart yerel seçimlerinde kullanılacak kütüklerin oluşturulmasına dayanak olan düzenlemelerin anayasaya aykırılığını ve olası iptal yöntemini Cumhuriyet Gazetesine açıkladı. Kanadoğlu, anayasanın 79. maddesi uyarınca seçimlerin, yargı organlarının genel yönetim ve denetimi altında yapıldığına işaret ederek 22 Mart 2008 tarihinde yürürlüğe giren 5749 sayılı yasa ile 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Yasanın 28., 33., 35. ve 36. maddelerinde yapılan değişiklikle, seçmen kütüklerinin AKS (Adres Kayıt Sistemi) sistemi ile oluşturulmasına olanak sağlanmış ve tüm siyasi partilerin dayanışmasıyla sonuç alınmıştır. Seçmen kütüklerinin YSK tarafından düzenlenmesi zorunluluğu ortadan kaldırılmış ve seçmen kütüklerinin yürütmeye bağlı kurumlarca hazırlanması sağlanarak, YSKnin görevi sadece ilan ile sınırlandırılmıştır. Bu bağlamda YSKnin görev ve yetkileri yürütme organına devredilmiştir. Gerçekte 298 sayılı yasada yapılan değişiklikler anayasanın 2., 11., 67. ve 79. maddelerine kesin olarak aykırıdır değerlendirmesini yaptı.

Siyasi partilerin değişikliğin, yapılacak seçimleri tartışmalı ve giderek şaibeli hale getireceğininayırdına varamadıklarıiçin başvuru süresini geçirerek, Anayasa Mahkemesinde iptal davası açabilme olanağını yitirdiklerini anımsatan Kanadoğlu, şöyle konuştu: Ancak; YSK Başkanlığı ile İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü arasında TC vatandaşlarının kimlik bilgilerinin yanında adres bilgilerinin de çevrim-içi (on line) kullanımı için 5 Eylül 2008’de protokol imzalanmıştır. Danıştay Yasasının 24/c maddesi uyarınca, bakanlıkların düzenleyici işlemlerine karşı açılacak iptal davalarına Danıştay ilk derece olarak bakmakla görevlidir. Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü, İçişleri Bakanlığı merkez teşkilatı kapsamında yer almaktadır. Genel müdürlüğün işlemi, bakanlık işleminiteliğindedir. Protokol niteliğiyle yapılan işlem de, düzenleyici işlem niteliğindedir, ülke genelini kapsar. Danıştayın emsal uygulamaları da bu doğrultudadır. İmzalanan protokolün bir tarafı YSK olsa bile, diğer tarafında Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü vardır. Bu genel müdürlüğün işlemlerine karşı yargı yolu açıktır.

 

‘Denetim kapsamında’

Kanadoğlu, anayasanın 79. maddesi uyarınca YSK kararlarına karşı Başka merciye başvurulamazhükmünün mevcut olduğunu, benzer hükmün anayasanın 159. maddesinde ise Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kararlarına karşı yargı mercilerine başvurulamayacağı şeklinde yer aldığını anımsattı. Buna karşın Danıştayın bir HSYK kararını iptal ettiğini belirten Kanadoğlu, Aynı durum, bu protokol için de geçerlidir. Protokol iki taraflı işlem olup, genel müdürlük yönünden idari yargı denetimine açıktırdedi.

Kanadoğlu, siyasi partilerin seçmen kütüklerinin tamamını alma yetkisine sahip olduklarından ve oluşturulan kütüklerin partileri de doğrudan etkilediğinden, siyasi partilerin protokolün iptali istemiyle Danıştayda dava açmalarının olanaklı olduğuna dikkat çekti.

Kanadoğlu, açılan davanın Anayasa Mahkemesine taşınma olasılığını da şöyle dile getirdi: Protokolün dayanağı yasa hükümleri anayasaya aykırı olduğundan, davaya bakacak Danıştay Dairesi, bu talebi Anayasa Mahkemesine götürebilecek ve Anayasa Mahkemesi konu hakkında karar verecektir. Protokol Resmi Gazetede yayımlanmamıştır. Bu nedenle 5 Eylül 2008 tarihli protokol aleyhine, öğrenme tarihinden itibaren iki ay içerisinde dava açılması olanaklıdır. Danıştay uygulamaları da bu yöndedir. Olası iptal kararı kaos yaratmayacak ve YSKnin denetim ve yönetimi altında, referandumda kullanılan seçmen kütükleri güncelleştirilerek, süresinde, güvenli dürüst bir seçim yapılması sağlanacaktır.