Paranın engellenemeyen gücü
Richard Gere, Robert' ı Shakespeare'yen bir karakter olarak tanımlar. ''Robert yaşam savaşımı veriyor. Filmde aşk, nefret, güven, yalan, hırs, açgözlülük, çürüme, ölüm gibi Shakespeare'in tüm temalarını görüyoruz'' diyen aktör, günümüzde medya manşetlerinde nice Robert Miller'ların yer aldığını vurgular.
cumhuriyet.com.tr“Arbitrage” (Entrika/2012) para tutkusunun, açgözlülüğünün insanı nasıl bir trajedinin içine çektiğinin gerçek bir kanıtı. Olaylar New York’un varsıl sınıfından olan, 21. yüzyılın para baronlarından birinin, Robert Miller’ın (Richard Gere) çevresinde gelişir. Robert’ın lüks evindeki gösterişli kristal avizenin elmas bir şelaleye benzerliğiyle taçlanır.
Dışarıdan görünüşüyle Robert’ın herkesin imreneceği bir yaşamı vardır. 33 yaşındaki genç senarist-yönetmen, annesi tüccar, babası varsıl yardımsever Henry Jarecki olan Nicholas Jarecki çok iyi bildiği bir dünyayı yetkinlikle betimler.
Yönetmen filmini Robert’ın kriz, gerçek, iflastan söz ettiği bir TV röportajı ile başlatır. “Ben 50’lerin çocuğuyum. Babam asker, annem de savcılıkta sekreterdi. Birlikte bunalım yaşadılar. Dünya olayları tek bir odağın çevresinde döner: Para” diyerek 21. yüzyılın ideolojisini açıkça tanımlar Robert Miller. 60. yaşını kutlarken ailenin önemi açıklamasını yaparken bile içten değildir. Karısı Ellen (Susan Sarandon), kızı Brooke (Brit Marling), ressam sevgilisi Julie (Laetitia Casta) ile olan ilişkileri de sıra dışıdır.
Mutsuz, alkolik, bağış geceleri düzenleyen Ellen, Robert’ın saklı yaşamını kendi çıkarları açısından görmezlikten gelir. Yasadışı işler çeviren, dolandırıcılık yapan, şirketini satışa çıkaran Robert mali danışman kızını ortağı gibi görmez, kızı onun için çalışan biridir. Ona tutkun Julie’yi bile bir yatırım öğesi olarak görür. Robert’ın yaşamı gökdelenler, jetler, görkemli toplantı odaları, konforlu rezidanslar, limuzinler içinde sürer. Romantik bir gece trajik bir kazayla sonuçlanınca Robert’ın hızlı kararlar alması gerekir, şehit rolü oynamayı seçer, bu rolüde başarıyla oynar.
Miller’ın peşine düşen Dedektif Michael (Tim Roth) Robert’ın Forbes dergisine kapak olduğu, CNBC’de görünüyor diye yakayı sıyırmasını istemez. New York Üniversitesi Film Okulu mezunu Nicholas Jarecki, Hackers’ta (1995) teknik danışmanlık yaparken Angelina Jolie’nin yönetmene büyük saygısını gördükten sonra yönetmen olmaya karar verir.
Nicholas’ın kardeşleri Andrew (Capturing the Friedmans, All Good Things) ve Eugene de (Why We Fight, Reagan) belgesel yönetmenleridir. İlk belgeseli “The Outsider”dan (2005) sonra “Vanity Fair”de okuduğu ekonomik kriz makalelerinden çok etkilenen (2008) Nicholas, ABD’deki finans krizi üstüne bir dramatik gerilim çekmeye girişir. 70’lerin Amerikan sinemasından, Sidney Lumet, William Friedkin gibi ustalardan esinlenir, çağdaş esiniyse Michael Clayton (Tony Gilroy/2006) olur.
“Entrika” karmaşık, çekici, karanlık karakter Robert Miller ve çevresindeki olaylara göre gelişir. Yetkin bir yorum sergileyen Richard Gere, Robert’ı Shakespeare’yen bir karakter olarak tanımlar. “Robert yaşam savaşımı veriyor. Filmde aşk, nefret, güven, yalan, hırs, açgözlülük, çürüme, ölüm gibi Shakespeare’in tüm temalarını görüyoruz” diyen aktör, günümüzde medya manşetlerinde nice Robert Miller’ların yer aldığını vurgular. Miller yorumuyla Gere erkek oyuncu Oscar adaylığını garantiliyor.
Jarecki, “Entrika”da yarattığı gerilimle usta Alfred Hitchcock’a benzetilmekten çok hoşnut. Çok iyi bir ortak oyunculuk, görüntü çalışmasını (Yorick Le Saux) sergileyen, paranın, gücün en iyi özür olduğunu anlatan “Entrika” bugün gösterimde.