"Para politikasındaki olası sapmayı toplumca öderiz"

Merkez Bankası Durmuş Yılmaz, Libya başta olmak üzere Kuzey Afrika ülkelerinde yaşanan gelişmelerin emtia fiyatlarındaki artışa etkisine ilişkin, ''Şu anda Kuzey Afrika'da yaşananlar yaşanmasaydı yine bir artış olacaktı. Dolayısıyla bu gelişmelerin dışında kalamayız'' dedi.

cumhuriyet.com.tr

Manisa Ticaret ve Sanayi Odası ve Dünya Gazetesi tarafından Manisa Anemon Otel'de ortaklaşa düzenlenen, ''Para Politikaları Konferansı''nda konuşan Yılmaz, son alınan kararlar sonrasında para politikasında bir değişikliği gidilip gidilmeyeceğinin sorulması üzerine, bugün itibariyle bir değişikliğe gidilmediğini belirterek, ''Önce değerlendirme yapalım. Yılın ikinci yarısı için veri toplama durumundayız'' diye konuştu.

Yılmaz, katılımcıların Libya başta olmak üzere Kuzey Afrika ülkelerinde yaşanan gelişmelerin emtia fiyatlarındaki artışa etkisine ilişkin sorusu üzerine, ''Şu anda Kuzey Afrika'da yaşananlar yaşanmasaydı yine bir artış olacaktı. Dolayısıyla bu gelişmelerin dışında kalamayız'' dedi.

Kriz döneminde yaptığı, ''Tünelden çıktık, ama hava bulutlu'' metaforu hatırlatılarak, Libya'daki gelişmeler için de bir trafik kazası benzetmesi yapılıp yapılamayacağının sorulması üzerine Yılmaz, ''Bu benzetmeleri yaptığımızda Avrupa'daki bankacılık ve kamu maliyesi sorunları devam ediyordu. Bu yüzden ihtiyatlı olmak gerekmişti. Kendi ülkemiz açısında baktığımızda ekonomide krizin büyümesi ve bunun yavaşlatılması gerektiğini söylüyoruz. Dolayısıyla bambaşka bir konjonktürdeyiz kendi ülkemiz açısından'' karşılığını verdi.

Yılmaz, son dönemde ne kadarlık sıcak paranın Türkiye'yi terk ettiği yönündeki soruya, ''Ödemeler dengesini beklemek lazım. Ama rakam vermek gerekirse biz bu kararı verdikten sonra 10 milyar dolara yakın para Türkiye'yi terk etti. Ama sonrasında girişler, çıkışlar oldu tabii. Bu rakam konjonktüre göre değişiyor. Bu yüzden önümüzdeki dönemdeki veriler farklı olabilir'' yanıtını verdi.

Haziran ayındaki seçimlerin para politikalarına olası etkilerinin sorulması üzerine Yılmaz, ''Maliye politikası son derece önemli. Biz orta vadeli programda öngörülen hedeflere uyulduğu sürece para politikasında bir sıkıntıya girileceğini düşünmüyoruz'' dedi. Durmuş Yılmaz, olası hükümet değişikliğine dair soruyu ise, ''Mali disiplin ve para politikasında sapma olursa bunun bedelini toplum olarak öderiz'' sözleriyle yanıtladı.

 

''Hükümet Torba Yasa'yla birtakım gelirlerin tahsil edileceğini hedefliyor"

Avrupa'da moratoryum beklenip beklenmediği yönündeki soru üzerine Yılmaz, sorunun önemli olduğunu, ancak verilecek cevabın son derece riskli taşıdığını söyledi. Bu konuda farklı görüşlerin bulunduğunu aktaran Yılmaz, ''Tek para, 17 tane Hazine ile bu işi götürmenin kolay olmadığını Avrupalı karar alıcılar da gördüler. Önümüzdeki dönemde ulusal egemenlikten bazı yerlerde taviz vererek, merkezi borç yönetimine, merkezi hazineye doğru gitme olabilir. Bu, şu anda tartışılıyor. Dolayısıyla avroyu bu haliyle devam ettirmek zor, sıkıntılar var. Ama avrodan vazgeçmek daha sıkıntılı. Bu yüzden, bu sıkıntılara rağmen avronun devam edeceğini tahmin ediyorum'' dedi.

Yılmaz, emtia fiyatlarına dair öngörülerinin sorulması üzerine, bunun çok büyük varsayımlar gerektirdiğini, eğer artış, gelişmekte olan ülkelerde ekonomik hayattaki canlanmadan, büyümeden kaynaklanıyorsa ve bu büyüme de devam ettirilmek isteniyorsa, emtia fiyatlarında gerilemenin söz konusu olmayabileceğini ama artışın bir bölümü ABD ve Japonya para politikalarından kaynaklanıyorsa ve zamanla bu likidite geri çekilirse o zaman farklı bir görünüm olacağını, ki uluslararası camiada bu ikinci görüşün biraz ağırlık kazandığını anlattı.
Merkez Bankası'nın performansına eski bakan Kemal Derviş'in etkisinin sorulması üzerine Yılmaz şu karşılığı verdi:

''Türkiye bir mali disiplinsizlik yaşadı. Bankacılık krizi yaşandı ve Türkiye bunun bedelini ödedi. Birtakım kararlar aldı. Ve en önemli kararlardan biri de Merkez Bankası'nın operasyonel bağımsızlığa kavuşmasıydı. Merkez Bankası'nın da bağımsızlığı demek, bizim yönetimde hata yapmayız, her şeyi biliriz demek değil. Biz de yanlış kararlar alabiliriz. Dolayısıyla Merkez Bankası toplumun dışında, topluma rağmen karar alan bir organ olmamalıdır. Vatandaşa hesap veren siyasi otoritedir. Bağımsızlık, alınan kararların sonucunu beklemek, müdahale etmemek demek. Senede iki kez mecliste, iki kez de Bakanlar Kurulu'nda hesabımızı veriyoruz.''

Yılmaz, Merkez Bankası olarak herhangi bir bankaya özel karar alınıp alınamayacağına dair soruya, ideal olanın, alınan kararların genel olması, herkese uygulanması olduğunu ancak ihtiyaç duyulursa ülkelerin selektif politikalar uygulayabileceği yanıtını verdi. Durmuş Yılmaz, Merkez Bankası'nın banka çeşidine göre selektif kararı olmadığını, genel kararlar alındığını, ama bu kararlar yeterli ya da geçerli olmazsa farklı kararların da alınabileceğini, ancak şu anda böyle bir görünümün bulunmadığını, teorik olarak mümkün olduğunu söyledi.

Yılmaz, ''Hedefimiz sürdürülebilir bir büyüme. Dur kalk, dur kalk yapmak ekonomiye son derece maliyetli. 'Bu sene yüzde 10 büyüyelim, seneye 1 büyürüz'. Bu, sanayicinin, tüccarın da işine gelmez, işini kolaylaştırmaz. Sürdürülebilir büyüme sanayici ve tüccar için de olumlu bir şey'' diye konuştu. Alınan tedbirlerin hedefe ulaşabilmesi için kredi verilecek miktarın azalmasını hedeflediklerini dile getiren Yılmaz, kesin sonuç için de 'bekleyelim' dediklerini aktardı. Yılmaz, orta vadeli program hedeflerine uyulduğu sürece para politikasının sıkıntıya girmeyeceğini belirterek, artan ekonomik aktiviteden dolayı vergi gelirlerinde artış yaşandığını bildirdi.

Görev süresinin Nisan ayında dolduğunun hatırlatılıp, kendisinden sonra Merkez Bankası politikalarında bir değişiklik bekleyip beklemediği yönündeki soruya Yılmaz, ''Ben ayrıldıktan sonra Merkez Bankası'nın politikalarının değişmeyeceğini düşünüyorum. Merkez Bankası bir kurum. Türkiye'de çok değerli insanlar var. Ama sanıyorum benden önceki başkanlar için de geçerlidir sanıyorum, iç personel rejimiyle ilgili yapılması gereken işler var. Kurumsal yapı olarak herkes bir taş koydu, o büyüye büyüye bizi buraya getirdi. Son derece dinamik, çok daha etkin ve donanımlı bir Merkez Bankamız var artık. Bir okul gibi'' karşılığını verdi.

Yılmaz, bir katılımcının ''Torba Yasa''yı para politikaları açısından değerlendirmesini istemesi üzerine, ''Hükümet bu yasa ile birtakım gelirlerin tahsil edileceğini hedefliyor. Bu gerçekleşirse, bunun miktarı önemli, bu gelir eğer tasarruf edilirse yani borç ödemelerinde kullanılırsa bu, para politikaları açısından son derece yararlı olur'' dedi.
Yerel yönetim bütçelerini izleyip izlemedikleri yönündeki soruya Durmuş Yılmaz, ''Merkezi hükümetin dışındaki tüm kamunun bilançosunu izlemek önemli. Merkezi hükümet tabloları gibi yerel yönetimlerin tabloları belli gecikmelerle yayınlanıyor. Ama bu son derece önemli ve biz bunu takip etmek durumundayız'' diye konuştu.
 

Libya'daki Türk yatırımcılara 'Manisa'ya gelin' çağrısı

Manisa Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Bülent Koşmaz ise Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da zarar gören yatırımcıları Manisa'ya yatırıma davet etti. Kuzey Afrika'da başlayan ve Ortadoğu'ya yayılan isyanların kendilerini endişelendirdiğini dile getiren Koşmaz, Türkiye'nin bölgede 35 milyar doları aşan ekonomik bağlantısı bulunduğunu, bugün Libya'daki yatırımların çalışamaz hale geldiğini, bu durumun da Türkiye'ye girecek döviz miktarını azaltacağını belirtti.
Koşmaz, dünya petrol rezervlerinin yüzde 60'ının üzerindeki bir miktarın bölge ülkelerinde bulunduğunu belirterek, yaşanan gelişmelerin petrol piyasalarını alt üst ettiğini, bir varil petrolün fiyatının 90 dakikada 7 dolar birden artarak uluslararası piyasalarda 120 dolardan işlem gördüğünü anlattı.

Bu durumun Türkiye gibi petrol ithalatçısı bir ülkenin hem dış ticaret açığını hem de üretim maliyetlerini artırdığını kaydeden Koşmaz, Türkiye'nin, bölge ülkelerine göre daha istikrarlı bir yapıda, ekonominin göreli olarak küresel piyasalara daha entegre bir halde bulunduğunu, hem jeopolitik hem de lojistik açıdan bölge ülkeleri içerisinde en yüksek değerlere sahip olduğunu söyledi. Koşmaz, bu dönemi daha küçük yaralarla atlatabilmek için Türkiye'nin para ve maliye politikaları açısından daha istikrarlı bir performans sergilemesi gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:

''Uluslararası yatırımcılar için bir cazibe merkezi olduğumuzu tüm dünyada ifade edebilmemiz gerekmektedir. Biz de Manisa ili olarak her türlü imkana sahibiz, uluslararası yatırımcılara buradan seslenmek istiyorum Manisa, Akhisar, Salihli ve Turgutlu organize sanayi bölgelerimiz ile yeni yatırımcılara hazırız. Hem küresel krizin etkilerinden kurtulmak hem de istikrarı sağlamak için ekonominin sıcak para ile değil sabit yatırımlarla büyümesi önem taşımaktadır.

Bunun için, Türk ekonomisini mali disipline, güçlü bir sosyal güvenlik sistemine, yüksek istihdam oranına kavuşturacak kayıtdışılığı ve enerjide dışa bağımlılığı azaltacak politikalara ve siyasi istikrara ihtiyacımız bulunmaktadır. Son dönemde ekonomi politikalarında gözlemlediğimiz reform yorgunluğunu bir an önce atlatıp, içine gireceğimiz seçim atmosferinden de en kısa sürede kurtulmalı ve yapıcı reformlara ivme kazandırarak devam etmeliyiz.''

Manisa Valisi Celalettin Güvenç ise, Durmuş Yılmaz'ın Nisan ayında görev süresinin dolacağını hatırlatarak, Yılmaz'ın ''hoş seda ve iz'' bıraktığına inandığını, Türkiye'nin ekonomik krizi atlatmasında Yılmaz'ın katkısının bulunduğunu söyledi.