Pandemi dönemini en iyi anlatan şarkı: 'Ben Yoruldum Hayat'
Türkiye'nin 56 şehrinde 18 yaş ve üzeri 3 bin 500 kişiyle yapılan '2. Dalga Sonrası Türkiye Araştırması’ sonuçlandı. Araştırmada, pandeminin insanların üzerindeki etkileri ortaya kondu. Pandemi boyunca hayata olumsuz bakanların ve kendini yalnız hissedenlerin oranı arttı. Pandemiyi en iyi anlatan şarkı sorusuna ise 'Ben Yoruldum Hayat' yanıtı verildi.
cumhuriyet.com.trÜsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Tuğba Aydın Öztürk, Method Research Company Proje Direktörü Hale Aslı Kılıç ve Pazarlama Uzmanı Şeyda Aydın tarafından yürütülen ‘2. Dalga Sonrası Türkiye Araştırması’ sonuçlandı.
Ocak 2021 boyunca Türkiye’nin 56 şehrinde yaşayan 18 yaş ve üzeri 3 bin 500 katılımcı ile yapılan araştırma, pandemide özellikle ikinci dalga sonrasının etkilerini anlamayı amaçladı.
Üsküdar Üniversitesi Rektör Danışmanı, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan’ın danışmanlığı ile gerçekleşen araştırmada kaygı hali, kişilere, kurumlara ve medya organlarına duyulan güven, Covid-19 kapsamında alınan önlemler hakkındaki düşünceler, gelecekle ilgili olumlu ve olumsuz beklentiler, aşı çalışmaları, uzaktan eğitim ve tüketim alışkanlıkları gibi çok sayıda konu masaya yatırıldı. Ayrıca elde edilen veriler Nisan 2020’de yapılan ‘Koronavirüslü Günlerde Hayat Araştırması’ sonuçları ile karşılaştırmalar sunması açısından da önem taşıyor.
"PANDEMİ ASRIN KRİZİ"
Method Research Company Kurucu Ortak Selçuk Kılıç, bu araştırmanın 3 bin 500 gözlemlik, Türkiye genelinde düzenlenen 18-65 yaş arası bir araştırma olduğunu söyledi. Pandeminin asrın krizi olduğunu belirten Kılıç, “Bütün ülkelerin aynı anda küçüldüğü, bütün ülkelerin aynı anda sağlıkla ilgili sorunlar yaşadığı bir döneme denk gelmesi hasebiyle gerçekten de çok önemli. Herkesin de bildiği ve kendi dünyamızda yaşadığımız mutlu ve mutsuz kavramamız eskiden, son bir sene önce, Nisan ayında, daha pandeminin başlarında her 10 kişiden 6'sı mutlu olduğunu ifade ederken bu rakam on kişide 4’e düştü. Yani 10 kişiden artık 6'sı mutluyken, 6'sı mutsuz. Nisan ayındaki araştırmada herkes 5 ay sonra biteceğini düşünüyordu. Şimdi aradan 1 yıl geçti ve insanlar bir buçuk yıl sonra anca biter diyorlar. Dolayısıyla bu psikolojiyi biraz daha ileriki araştırmalarda devam edip, izlemek lazım ama mutsuzluk oranımızın arttığını söyleyebilirim. Bütün gruplarda, girişimci, öğrenci, ev hanımı, memur, işçi, herkesin mutsuzluk oranında bir artış var. Herkes mutlulukta düşüş yaşıyor. Ama en çok girişimciler ve öğrenciler dikkatimizi çekiyor” diye konuştu. Nisan ayındaher 5 kişiden 3'ünün kaygılı olduğunu belirten Selçuk Kılıç, insanların şimdi de kaygılı olduğunu ancak kaygı boyutunun korkuya kaymış durumda olduğunu kaydetti.
"YOL GÖSTEREN BİR ARAŞTIRMA OLDU"
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, araştırmanın çok önemli sonuçlarıyla dikkat çektiğini belirterek yol gösterici olması açısından dikkate alınması gerektiğini söyledi.
Pandemi ve pandemi sonrası halk sağlığı ile ilgili politika belirlemede bu araştırmanın Türkiye’deki sorumlu, yetkililerin işini kolaylaştıracak bir çalışma olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Krizlerde bir söz vardır; ‘Hayat zincire benzer, zincirin de en kuvvetli noktası en zayıf halkasıdır.’ Bu pandemi dönemi küresel bir gerilim ve kriz dönemidir. Bu krizlerde en zayıf halkalardan kopmalar olması beklenir. Bu zayıf halka topluma, yaş grubuna ve insandaki gelir seviyesine göre değişiyor. Bu noktalardan kırılmalar yaşanacak. 1929 ve 2008 ekonomik krizlerinde bu kırılmalar görüldü. Roma’nın bir vebadan sonra, İran’ın da Pers Hükümdarlığındaki veba salgınından sonra yıkılma süreçlerinin ortaya çıkması tarihte çok büyük anlam taşıyan olaylardır. Pandemide de aynı durum geçerli. Bu sosyolojik çalışmalar veri toplama açısından özellikle gelişmiş ülkelerde ciddi bir şekilde sıkça kullanılan yöntemlerdir. Biz de Üsküdar Üniversitesi olarak Method Araştırma Şirketi ile birlikte kendi imkanlarımız dahilinde bu çalışmayı gerçekleştirdik” dedi.
EN BÜYÜK KORKUMUZ: SEVDİKLERİMİZİ KAYBETMEK
Dr. Öğretim Üyesi Tuğba Aydın Öztürk araştırma sonuçlarını paylaştı. Araştırma sonuçlarına göre, katılımcıların %60’ı pandemi ile ilgili en büyük korkularının sevdiklerini kaybetmek olduğunu belirtirken, yüzde 48’i sağlık sorunları yaşamaktan endişe duyduğunu belirtti. Ekonomik sorunlar yaşamaktan korkanların oranı yüzde 37 olurken; katılımcıların yüzde 7’si temizlik konusundaki takıntının uzun bir süre daha hayatlarında olacağını düşündüğünü kaydetti.
YAZIN GERİLEYEN KAYGI YENİDEN YÜZDE 59 SEVİYESİNE YÜKSELDİ
Nisan 2020’de yüzde 60 seviyesinde olan genel kaygı durumu, yaz aylarındaki normalleşmenin etkisiyle %48’e geriledi ve ancak ikinci dalga sonrasında tekrar yüzde 59 seviyesine çıktı.
ORTA VE İLERİ YAŞTA KAYGI SEVİYESİ YÜKSELDİ
Araştırmaya göre 46-55 yaşları arasında yüzde 55 olan kaygı düzeyi yüzde 63’e; 56 ve üzeri yaş grubunun yüzde 64 olan kaygı seviyesi yüzde 77 oldu.
KAYGI SEVİYESİ EN YÜKSEK DÜZEYDE
Benzer şekilde ekonomi, siyaset, halk sağlığı ve psikolojisi konusundaki tüm olumsuz beklentiler 2020 yılının Mayıs - Eylül döneminde düşüş yaşarken; 2020’nin sonlarına doğru tekrar en yüksek seviyeye ulaştı.
SOSYAL İLİŞKİLERİN ZAYIFLAYACAĞI DÜŞÜNÜLÜYOR
Dr. Öğretim Üyesi Tuğba Aydın Öztürk, Türkiye’de şu anda insanların, ilk vakanın görüldüğü 11 Mart 2020 tarihinden itibaren en yüksek kaygı, korku ve olumsuz düşüncelere sahip oldukları dönemi yaşadıklarını belirterek “Bu olumsuz tabloya ikinci dalga sonrası dönemde sosyal ilişkilerin zayıflaması ve eğitim sisteminin kötüleşeceği düşünceleri de eklenmiştir. Nisan 2020’de pandemiden sonra aile bireylerinin iletişimi güçlenir diyenlerin oranı yüzde 70 iken; bugün bu oran yalnızca yüzde 40 oranındadır. Katılımcıların yüzde 71’i kişiler arası sosyal ilişkilerin zayıflayacağını düşünmektedir” diye konuştu.
ABARTILMADIĞINI DÜŞÜNENLERİN ORANI YÜKSELDİ
Pandeminin abartılmadığını düşünenlerin oranı Nisan 2020’de yüzde 70, Mayıs 2020’de yüzde 45’ken; Ocak 2021’de bu oran yüzde 76’ya ulaştı.
HAYATTAN MEMNUNİYET AZALDI
Araştırma sonuçlarına göre, pandemi öncesinde hayatından memnun olduğunu söyleyenlerin oranı %57 iken, bu oran Ocak 2021’de yüzde 38’e geriledi. Memnuniyet oranındaki en büyük değişim gençler, öğrenciler ve iş sahipleri/ girişimcilerde oldu. Gençler ve öğrencilerde bu oran yüzde 52’den yüzde 23’e; iş sahibi/girişimcilerde yüzde 65’ten yüzde 31’e geriledi.
Salgına yönelik uygulamaların yeterli bulunma oranları da Nisan 2020’ye göre yükseldi. Uygulamaların yeterli olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 23’ten yüzde 30’a yükseldi.
“Hafta içi herkese yasak getirilmesi” şeklindeki yönergeye de katılımcıların yüzde 59’u “Evet getirilmeli”, yüzde 33 getirilmemeli şeklinde görüş belirtirken; yüzde 8’i kararsız olduğunu kaydetti.
UZAKTAN EĞİTİM VERİMSİZ BULUNDU
Araştırmada ilk araştırmadan farklı olarak uzaktan eğitim ve evden çalışmanın verimliliğine ilişkin değerlendirme de yer aldı.
Öğrenci katılımcılar uzaktan eğitimi verimsiz bulduklarını belirtti. Nisan 2020’de bu oran yüzde 35’ken Ocak 2021’de bu oran yüzde 41’e yükseldi. Evden çalışma ise yüzde 36 oranında verimli, yüzde 36 oranında verimsiz bulundu. Kararsızların oranı yüzde 28 oldu.
YALNIZ HİSSEDENLERİN ORANI ARTTI
Araştırmada ayrıca yalnızlık hissi de pandemi öncesi ve sonrası olarak kıyaslandı. Buna göre, kendisini her zaman ve çok sık yalnız hissedenlerin oranı pandemi öncesinde yüzde 19 iken ikinci dalga sonrası bu oran yüzde 30’a yükseldi. Yalnızlık hissinin en yoğun olarak yaşandığı yaş grubu 25 yaş ve altı olarak tespit edildi ve oran gençlerde yüzde 44’e çıkarak Türkiye ortalamasının çok üzerinde kaydedildi.
PANDEMİYİ EN ÇOK AÇIKLAYAN KELİMELER: KORKU VE KAYGI
Nisan 2020’de pandeminin ilk aylarında, katılımcılar salgın hakkında belirsizlik, kaygı, tedirginlik ve endişe kelimelerini sıklıkla dile getirdi ancak bunun yanında büyük bir çoğunluk da bu salgının içe dönme, sağlığın ve ailenin önemini kavrama, maneviyet duygularının güçlenmesi, çevre bilinci ve şükür kelimeleri ile de açıkladı. Ocak 2021’de yapılan araştırmada ise katılımcıların pandemi dönemini açıklarken kullandıkları sözcükler, “korku başta olmak üzere kaygı, endişe, yalnızlık, bıkkınlık, sıkıntı, mutsuzluk ve ekonomi” olup katılımcıların neredeyse tamamına yakını hiçbir olumlu ifade kullanmadı.
KATILIMCILARIN YÜZDE 39'U AŞI YAPTIRMAYI DÜŞÜNMÜYOR
Araştırmada katılımcılara pandemiyle mücadelenin umudu olan aşı çalışmalarına ilişkin görüşleri de soruldu. Katılımcıların yüzde 39’u aşı yaptırmayı düşündüklerini, yüzde 22’si kararsız kaldığını ve yine yüzde 39’u ise aşı yaptırmayı düşünmediğini belirtti. Aşı yaptırma taraftarları yüzde 59 oran ile eğitim oranı yüksek profesyoneller ile yüzde 55 oran ile 56 yaş ve üzerindeki katılımcılar oldu. Erkeklerde aşı yaptırma eğilimi yüzde 43 iken bu oran kadınlarda yüzde 35 oldu.
EN ÇOK YERLİ VE ALMAN AŞILARI TERCİH EDİLİYOR
Ayrıca katılımcılara hangi ülkenin aşısını yaptırmayı tercih ettikleri de soruldu. Katılımcılardan yüzde 38’i yerli, yüzde 38’i Almanya, yüzde 12 Çin, yüzde 8 Amerika, yüzde 7 İngiltere, yüzde 3 Rusya cevabını verirken yüzde 12’si fark etmeyeceği cevabını verdi. En yüksek oranlara sahip olan Almanya aşısını 45 yaş ve üzeri katılımcılar tercih ederken, yerli aşıyı 45 yaş altı kişiler tercih ettiklerini ifade etti.
EN AZ SİYASİLERE GÜVENİLİYOR
Araştırma sonuçlarına göre pandemi döneminde en fazla güvenilen kişi ve kurumların başında yüzde 60’lık oran ile akademisyen ve uzman hekimler yer aldı. Katılımcıların yüzde 36’sı Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu’nun da içinde yer aldığı kamu kuruluşlarını güvenli bulduğunu belirtti. Katılımcıların yüzde 63’ü ise siyasilere güvenmediklerini belirtti. Araştırmada televizyon, radyo ve gazete gibi geleneksel araçlar ile yeni medya araçlarının da içinde yer aldığı medya kanallarına ise genel anlamda güven seviyesinin düştüğü ortaya çıktı.
EN ÇOK TÜKETİLENLERİN BAŞINDA GELİYOR
Araştırmaya göre, salgın sonrasında en çok tüketilen ürünlerin başında yüzde 63’lük oran ile temizlik ve hijyen malzemeleri yer aldı. Bir sonraki sırada yüzde 42’lik oran ile online alışveriş, e-ticaret seçenekleri geldi. E-ticaretin en yaygın kullanımı AB yani orta üst ve üst ekonomik sınıfa mensup kişiler, profesyoneller ve gençlerde görüldü. Gençlerde sanal tüketim yüzde 60 oranına çıktı. Türkiye genelinde yüzde 42 oranda daha fazla çay/kahve, yüzde 36 ile abur cubur/ tatlı tüketildiği de araştırma sonuçları arasında yer aldı. Bu oranlar gençlerde yüzde 50’nin üzerine çıktı. Gençlerin tüketimi ile ilgili bir önemli konu da yüzde 44’lük oranda video ve bilgisayar oyunu oynama alışkanlıkları olarak dikkat çekti.
TÜRKİYE’NİN ŞARKISI, “BEN YORULDUM HAYAT” OLDU
Katılımcılara “Pandemi sürecinde kendinizi düşündüğünüzde hangi şarkı sizi en iyi yansıtmaktadır’ şeklinde açık uçlu bir soru da yöneltildi. Şarkıların çok büyük bir çoğunluğunun arabesk müzik türünde olup olumsuz duyguları temsil ettiği görüldü. Ancak yine de umut, sabır, teselli gibi duyguları yansıtan şarkılar da listede yerini aldı. Buna göre Türkiye genelinde ruh halimizi en iyi yansıtan şarkı Mümin Sarıkaya’nın ‘Ben Yoruldum Hayat’ isimli şarkısı oldu. Kadınlar en çok Göksel’in ‘Depresyondayım’ isimli şarkısını ve erkekler ise Müslüm Gürses’in ‘İtirazım Var’ isimli şarkısının kendilerini en iyi şekilde yansıttığını söyledi.
PANDEMİDE EN ÇOK DİNLENEN 6 ŞARKI
Genel ortalamaya bakıldığında Türkiye’nin pandemi ile ilgili duygu ve düşüncelerini en iyi anlatan şarkıların sıralaması ise şu şekilde oldu:
Mümin Sarıkaya- Ben Yoruldum Hayat
Göksel- Depresyondayım
Edip Akbayram- Güzel Günler Göreceğiz
Sezen Aksu- Geçer
Müslüm Gürses- İtirazım Var
Pinhani- Dünyadan Uzak