'Padişahları aşamadık'

“Türkiye’de demokrasi yerleşmemiştir ve Osmanlı’dan bu yana adeta padişahlar sistemi şeklinde bir yönetim biçimi vardır. Türkiye bu sistemi aşamadı”

Orhan Bursalı/Cumhuriyet

Uluslararası Şeffaflık Derneği ve İsveç Konsolosluğu’nun katkılarıyla düzenlenen “Hukuk ve İktisat İlişkisi: Özgürlüğün Toplumsal Refah Boyutu” konulu konferans dün akşam Shangri- La Bosphorus Beşiktaş Hotel’de gerçekleştirildi. Konferasta IDEAS/RePEc araştırma veri tabanına göre dünyanın önde gelen 10 ekonomisti arasında yer alan Prof. Dr. Daron Acemoğlu ile Bilkent
Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğrretim Görevlisi ve ELİG Ortak Avukat Bürosu yönetici ortağı Avukat Gönenç Gürkaynak konuşmacı olarak yer aldı.

Acemoğlu yaptığı konuşmada, toplumlarda esas olanın hakların hukuki teminat altına alınması olduğunu vurgulayarak şöyle konuştu:

“Hakların teminat altına alınması toplumların gelişmesinde, büyümesinde de önemlidir aynı zamanda. Toplumsal hareketler demokrasinin yerleşmesi, hukuk sisteminin yerleşmesi, tabandan taleplerin gelmesi ile ancak kalıcı olabilir. İnsanlar hak ve özgürlüklerine
tabandan sahip çıkmalıdırlar. Demokrasi, hukuk sistemi ancak bu şekilde yerleşebilir. Yoksa ülke yönetimleri aslında daraltıcı demokrasiyi, özgürlükleri daraltıcı davranırlar. Bunu aşmak için tabandan özgürlük hareketlerinin gelişmesi çok önemlidir. Bu ekonomik büyümeyi engelleyici
de bir oynar. Ve toplumdaki dinamik güçlerin gelişmesini engeller. Hak ve hukukları geliştirmezler, genellikle daraldıcı bir rol oynarlar. O yüzden halk kendi özgürlüklerini geliştirmelidir.

Alınan kararların üzerinde her sürecin tamamen şeffaflaşması gerekir. Kapalı yönetimlerde ülkelerin ekonomik gelişmeleri de ancak elitlere hizmet eder, halkın kesimlerine
yayılmaz. Zenginlikleri ve aşırı şeyleri sınırlamak lazım. Çünkü zenginliğin, gelir eşitsizliğinin çok büyük olduğu ve şirketlerin büyük zenginlikleri ulaştığı rejimlerde de hak ve hukuklar garanti altında değilse şeffaf değilse bu şirketlerin siyasete etkileri ve hep birlikte toplumun daha alt tabakalarını baskıları, yoksullaştırmaları söz konusu olabilir. Sivil toplumun aktif olması birinci derecede özgürlükler ve elitlerin tahakkümüne karşı önem taşıyor.”