Özgecan Aslan davasında gerekçeli karar açıklandı
Mersin'in Tarsus İlçesi'nde öldürülen üniversite öğrencisi 20 yaşındaki Özgecan Aslan'ın 3 Aralık'ta yapılan son duruşmada 3 sanığın da 'Ağırlaştırılmış ömür boyu hapis' cezası verilmesiyle ilgili gerekçeli karar açıklandı.
DHA
Mahkeme savcısı esas hakkındaki görüşünü açıklarken cinayetin 'Toplumda infiale neden olduğu' gerekçesiyle cezalarda indirim yapılmamasını istediği Tarsus 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nin sanıklara verdiği indirimsiz cezanın 85 sayfadan oluşan gerekçeli kararında Ahmet Suphi Altındöken'in Özgecan hayattayken bileklerini kestiği daha sonra da bıçaklayarak öldürdüğü, 3 sanığın da genç kızın cesedini yakmak için fikir birliğine vardığı belirtildi.
Gerekçeli kararda Özgecan Aslan'ın 11 Şubat 2015 tarihinde saat 20.00 sıralarında TARSU Alışveriş Merkezi önünde 26 yaşındaki Ahmet Suphi Altındöken'in kullandığı 33 R 8756 plakalı minibüse bindiği, minibüsün Mersin yönüne giderken birden otoban bağlantı yoluna doğru saptığı hatırlatıldı.
YÜZÜNDE VE BACAKLARIN TIRNAK İZLERİ
Bu duruma Özgecan'ın tepki gösterdiği belirtilen kararda, bundan sonra genç kızın yaşadıkları şöyle anlatıldı:
"Maktulun sanığın kendisine yönelik gerçekleştirmeyi planladığı cinsel saldırı ya da başka bir kötülüğü engellemek amacıyla sanıktan aracın kapılarını açmasını ve kendisini araçtan indirmesini istediği, bunun üzerine sanığın aracı yolun kenarına tenha bir yere çekerek durdurduğu böylelikle mağduru hürriyetinden yoksun kıldığı akabinde ve aracın arka tarafında oturan maktule nitelikli cinsel saldırı amacıyla saldırdığı, maktulün aktif şekilde direnip karşı koyup sanığın yüzünü tırnaklaması üzerine, yüzünü tırnakladığı, sanığın pantolonunu çıkarttığı boğuşmanın ve cinsel saldırının devam ettiği sırada mağdurun sanığın bacak arkasını tırnaklayarak direnmeye devam ettiği sanığın bu kez de maktulü darp etmeye başladığı, bu darbelerin etkisiyle maktulün araç içerisine aracın koridorundaki demir aksamlara çarpmak suretiyle baygınlık geçirip yere düştüğü, sanıkla ilgili alınan adli sağlık raporlarından da anlaşılacağı üzere sanığın bacaklarının arka tarafında çizik izlerinin de bulunması sebebiyle sanığın; aralarında bir husumet tespit edilemeyen maktul dolmuşta tek başına seyahat ederken onun rızası dışında güzergah değiştirip, geceleyin, tenha bir yere götürüp durdurarak ve maktulün dolmuştan inmek istediğini bildirmesine rağmen sadece kapıyı otomatik olarak açıp göndermek yerine inmesine izin vermeyerek, yanına gidip hem yüzünden hem de bacaklarının arkasından tırnak izleriyle yaralanacak şekilde nitelikli cinsel saldırı suçu için maktulün hürriyetini tahdit ettiği de dikkate alındığında sanık Ahmet Suphi'nin cinsel amaçlı olarak cebir, tehdit ve hile kullanarak hürriyeti tahdit suçu ile insanların toplu olarak yaşama zorunluluğunda bulunduğu halk otobüsü gibi bir yerin sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle nitelikli cinsel saldırı suçunu işlediği."
FATİH NİTELİKLİ CİNSEL SALDIRI SUÇUNU İŞLEDİ
Özgecan'ın bayılması ardından Altındöken'in arkadaşı 20 yaşındaki Fatih Gökçe'yi arayıp buluştukları, daha sonra Fatih'in olayı öğrendikten sonra bir arkadaşını arayarak 5 TL'lik benzin istediği belirtilen kararda Suphi Altındöken'in daha sonra arkadaşı Fatih ile birlikte babası 50 yaşındaki Necmittin Altındöken'in yanın gittiği kaydedildi. Kararın devamında şunlara yer verildi:
"Sanık Ahmet Suphi'nin Necmittin'e 'Arabada kavga ettiğim birisi yatıyor, öldü mü kaldı mı bilmiyorum' dediği, sanık Necmittin'in araç başında beklediği, sanık Ahmet Suphi'nin de eve çıkarak üzerini değiştirip, elini yüzünü yıkadığı, sanık Ahmet Suphi'nin evi ile babasının evinin aynı avlu içerisinde olduğu, sanıkların tekrardan araçta bulunan maktulün yanına geldikleri, birkaç dakika sonra sanık
Fatih'in de yanlarına Mazda marka aracı ile geldiği, Fatih'in ve Necmittin'in Ahmet Suphi'ye maktulün halen yaşayıp yaşamadığını kontrol etmesini söyledikleri, yaptıkları kontrolde maktulün halen yaşadığını ve maktulden sesler geldiğini fark ettikleri, Sanık Fatih'in minibüsün içerisine girdiği. Maktulün bir kısım elbiselerinin yakıldığı sırada üzerinde olmaması ve maktulün yine özellikle vücudunun belden aşağı kısmının tamamen yanmış olması karşısında dolmuşta çıplak olarak yattığı, sanık Fatih'in maktulün dolmuşta baygın ve çıplak şekilde yatarken dolmuşa girip bir süre sonra çıkarken pantolon fermuarını çekmesi ve "bacanak kız güzelmiş" demesi, yine maktulle aralarında husumet bulunmamasına rağmen cinsel saldırı suçunu gizlemekten başka bir gayesi tespit edilemeyen sanık Fatih'in iştirak halinde maktulü öldürmesi karşısında sanık Fatih'in baygın ve kendini savunamayacak vaziyette olan maktule karşı, insanların toplu olarak yaşama zorunluluğunda bulunduğu halk otobüsü gibi bir yerin sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle nitelikli cinsel istismar suçunu işledi. Sanık Fatih'in bu eylemini gerçekleştirip minibüsten inerken pantolonunun fermuarını ve iç çamaşırını düzelttiği, bunu gören sanık Ahmet Suphi'nin ona ne yaptığını sorduğunu, sanık Fatih'in de kimseye bu konuda bir şey anlatmamasını söylediğini, hatta Fatih'in kendisine
'Bacanak kız güzelmiş' dediğini sanık Ahmet Suphi'nin bu durumu ilk duruşmada belirttiği. Sanık Fatih cinsel saldırı suçunu işlemediğini belirtmiş ise de; sanık Ahmet Suphi ile eskiye dayalı sıkı dostluklarının bulunması, başının belada olduğunu duyduktan sonra bir telefonla hemen yardımına gitmesi nazara alındığında sanık Ahmet Suphi'nin sanık Fatih'e iftira atması için bir sebebin bulunmadığı. Ayrıca olayı haber almasından sonra özellikle maktulün öldürülmesi, bileklerinin kesilmesi ve maktulün yakılarak suç delillerinin gizlenmesindeki gayreti, hayatın olağan akışına göre maktule karşı suç işlemeyen kişinin sırf arkadaşı için yapılabileceği yardım olarak değerlendirememiştir."
ÖNCE BİLEKLERİNİ KESTİ, SONRA ÖLDÜRDÜ
Mahkemenin gerekçeli kararında Özgecan'ın nasıl öldürüldüğü de anlatıldı. Kararda, sanık Fatih'in minibüs içerisinde Özgecan Aslan'a cinsel saldırı eylemini gerçekleştirmesi üzerine delil bırakmış olabileceği şüphesi ile sanık Ahmet Suphi'ye "Başladığın işi bitir, öldür, sen kimliğini kızın parmakları arasında bıraktın oradan her türlü seni bulurlar, bileklerini kes" dediği ifade edilirken şöyle denildi:
"Sanık Necmittin'in de o esnada sanık Fatih'in söylediği bu sözü duymasına rağmen sanığın bu sözüne karşı herhangi bir karşı davranış göstermediği, sanıkların bu desteği ve yönlendirmesi ile sanık Ahmet Suphi'nin öncelikle henüz ölmeyen ve araç içerisinde yatmakta olan maktul Özgecan Aslan'ın (kendi doku örneklerinin maktulün yüzünü tırmalaması nedeniyle tırnaklar arasında olabileceğini ihtimaline karşın) bileklerinden ellerini kestiği ve bir poşete koyduğu, sonrasında ise maktulün boğazına defalarca bıçak saplayarak maktulü öldürdüğü, bu sırada sanık Fatih'in de sanık Ahmet
Suphi'nin maktulü öldürdüğü bıçağı ve üzerindeki kanları bir bez yardımı ile sildiği, akabinde suçta kullandığı bıçağı arabanın tampon boşluğuna koyduğu, öldürülmeden önce araç içerisinde vahşice eziyet çektirilerek öldürülen maktulden hırıltılı bir şekilde nefes alma ve öksürük sesi geldiği, bu sesleri tüm sanıkların duydukları, sanıkların maktule ait el bileklerini sanık Necmittin Altındöken'in evinin alt katında kullanılmayan tuvalette bulunan klozetin içerisine sakladıkları ve üzerine talaş döktükleri ve daha sonra kendi aralarında cesedi ve delilleri nasıl yok edecekleri konusunda konuştuktan sonra cesedi yakarak ortadan kaldırmaya karar verdikleri, bu amaçla yakıt almak için sanık Fatih'in sanık Necmittin'den bidon istediği, sanık Necmittin'in de beyaz bir bidonu getirerek sanık Fatih'e verdiği, sanık Fatih'in cesedi yakacakları yer konusunda konuştuktan sonra 40 TL para ve dosya kapsamında ele geçirilen beyaz bidonla benzin alıp maktulü yakmak konusunda fikir birliğine vardıktan sonra olay yerinden ayrıldığı ve kamera kayıtlarında da açık şekilde görüldüğü üzere
Çınar Petrol isimli Benzin istasyonundan saat: 22:07'de benzin aldığı ve diğer sanıklarla Eshab-ı Kehf alt tarafında, kendisi Mazda marka aracında, diğer sanıkların da Ahmet Suphi'nin kullandığı araç içerisinde maktule ait ceset olduğu halde buluştukları, oradan eski Ankara yolu olarak bilinen yoldan Çamtepe istikametine doğru giderek Cinderesi Alman mezarlığı diye bilinen mevkiinin karşı tarafında bulunan dere yamacında cesedi yakacakları alana geldikleri, Fatihin aracıyla yolu kolladığı, dikkat çekmemek amacıyla yukarı istikamete doğru gidip tekrar geri döndüğü, o esnada cesedin bulunduğu noktada sanıklar Ahmet Suphi ve Necmittin'in, Fatih'in aldığı beyaz bidon içerisindeki benzini maktulün üzerine dökerek yaktıkları."
TOPLUMDA İNFİALE NEDEN OLDU
Mahkemenin gerekçeli kararında mahkeme savcısının esasa ilişkin görüne de yer verildi. Sanıklar hakkında indirim yapılmaması talep edilen savcılık görüşünde şöyle denildi:
"Özellikle toplu taşıma aracı içerisinde gerçekleşmesi, suçun önem ve değeri, işlenen suçun insanların güven duygusuna, toplumun ortak değer yargılarına ve toplumun vicdanına vermiş olduğu zarar ile işlenen suçun toplumda meydana getirdiği infial göz önüne alındığında sanık hakkında ceza tayini yapılırken teşdiden alt hadden uzaklaşmak suretiyle üst hadden ceza tayin edilmesine, sanık lehinde taktiri indirim nedenlerinin uygulanmamasına."
İNDİRİMSİZ AĞIRLAŞTIRILMIŞ ÖMÜR BOLU HAPİS
Tarsus 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi, 3 Aralık'taki duruşmada, sanıklardan Ahmet Suphi Altındöken'in "canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme, bir suçu gizlemek veya başka bir suçun delillerini gizlemek ya da yakalanmamak amacıyla öldürme, başka bir suçu işleyememekten kaynaklanan infialle öldürme, nitelikli cinsel saldırıya teşebbüs ve cinsel saikle kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçlarından ağırlaştırılmış ömür boyu ve çeşitli suçlardan 27 yıl hapisle cezalandırılmasına karar vermişti.
Mahkeme heyeti, Fatih Gökçe'nin "canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme, bir suçu gizlemek veya başka bir suçun delillerini gizlemek ya da yakalanmamak amacıyla öldürme, nitelikli cinsel saldırı, başka bir suçu işleyememekten kaynaklanan infialle öldürme" suçlarından ağırlaştırılmış ömür boyu ve çeşitli suçlardan 24 yıl hapisle cezalandırılmasını kararlaştırmıştı.
Mahkeme, baba Necmittin Altındöken'i ise, 'Canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme, bir suçu gizlemek veya başka bir suçun delillerini gizlemek ya da yakalanmamak amacıyla öldürme, başka bir suçu işleyememekten kaynaklanan infialle öldürme' suçlarından ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezasına çarptırmıştı.
JANDARMANIN DİKKATİ SAYAESİNDE YAKALANDILAR
Mersin'in Tarsus İlçesi'ndeki Çağ Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi'nde okuyan Özgecan Aslan, 11 Şubat 2015'te okuldan çıktıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamadı. Bunun üzerine aile, polise kayıp başvurusunda bulundu. Genç kız aile ve polis tarafından her yer de aranırken, Tarsus-Mersin-Adana arasında yolcu taşımacılığı yapan 33 B 8756 plakalı minibüsün sürücüsü Ahmet Suphi Altındöken jandarma kontrol noktasında durarak otobana nasıl çıkacağını sordu. Askerler, minibüsün tarif ettikleri yol yerine ormanlık alana doğru gittiğini fark edince şüphelenip yol kenarında durdurarak arama yaptı.
Sürücünün babası Necmittin Altındöken ile Fatih Gökçe'nin de bulunduğu minibüste kan izine rastlandı. Ahmet Suphi Altındöken, kanın müşteri olarak minibüste kavga eden 2 yolcuya ait olduğunu söyledi. Gözaltına alınan 3 kişi, işlemlerinin arından serbest bırakıldı.
Jandarma, Özgecan Aslan'ın kayıp bilgisi üzerine minibüsü 12 Şubat'ta içinde Necmittin Altındöken ve Fatih Gökçe ile birlikte ele geçirildi. Minibüste detaylı arama yapan ekipler bir şapka buldu. Şapkanın gösterildiği Mehmet Aslan'ın 'Kızıma ait' demesi üzerine sorgulanan Necmittin Altındöken ve Fatih Gökçe, genç kızı bıçaklayarak öldürdüklerini, cesedini benzin dökerek yaktıklarını, ardından da
Çamalan Köyü Alman Mezarlığı yakınındaki Cin Deresi yatağına attıklarını itiraf etti. Bir süre sonra Ahmet Suphi Altındöken de jandarma tarafından yakalandı. 13 Şubat sabahı şüphelilerin gösterdiği yerde genç kızın yanmış cesedi bulundu.