Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılarının Yetkilerinin Sınırları -II-
cumhuriyet.com.trÖzel yetkili cumhuriyet savcılarının CMK 250. madde kapsamındaki suçlardan dolayı, bu kişilerle ilgili soruşturma yapma yetkileri bulunmamaktadır. Somut ve açık düzenlemeye karşın, norma, yanlış anlam verilerek soruşturmanın yapılması hallerinde her tür hukuksal sorumluluğun gerekeceği ve bu yönde görüş veren izin mercilerindekilerin de aynı kapsamda değerlendirilmelerinin zorunlu olması karşısında soruşturma makamı resen harekete geçmelidir.
Bir il valisinin CMK’nin 250/1-b maddesinde yazılı bir örgütün faaliyeti çerçevesinde seçim suçu işlemesi halinde özel yetkili cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını kabul etmek o dönemde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’na tanınmamış yetkinin kullanılmasına cevaz vermek anlamına gelirdi. Bu husus CMK 250/1-b maddesinin varlığına karşın, verilen örneğe bağlı olasılıkta yapılan düzenlemelerden sonra dahi soruşturma yapabilme yetkisi özel yetkili cumhuriyet savcına verilmemiş; 298 sayılı kanunda, 5728 sayılı kanunla yapılan değişiklikle ancak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’na tanınmıştır. (298 S.K. m.174)
Yetkileri yok
Ağır cezalık ve suçüstü halleri anılan düzenlemelere istisna oluştururlar. Bu takdirde de genel yetkili Cumhuriyet Savcıları soruşturma yapmaya yetkilidirler. Özel yetkili Cumhuriyet Savcılarının bu halde de yetkileri bulunmamaktadır.
Öte yandan 5235 sayılı Kanun’a göre (m.16/1) savcılık teşkilatının ancak kurulmuş mahkeme nezdinde görev yapabileceğine ilişkin kural göz önüne alındığında, özel yetkili cumhuriyet savcısının nezdinde görev yaptığı mahkemede açamayacağı bir dava için soruşturma yapamayacağı açıktır. Soruşturma yapacağı, ancak nezdinde görevi söz konusu olmayan Yargıtay’ın ilgili ceza dairesinde dava açacağını akla getirmek ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’na veya Başsavcı vekiline dahi verilmemiş yetkinin özel yetkili cumhuriyet savcısına verildiğini kabul etmek olur ki bunun da abesle iştigal etmek olduğu açıktır.
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 250. maddesinin 3. fıkrasının ikinci cümlesi özenle ve dikkatle okunarak birinci cümle ile bağlantısı incelenmelidir. İkinci cümlede, “Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay’ın yargılayacağı kişilere ilişkin hükümler” denildiği halde gerek değişiklikten önce ve gerekse değişiklikten sonra askeri mahkemelerin görevlerine vurgu yapılmaktadır. Değişiklik öncesi savaş ve sıkıyönetim hali olmasa dahi bu halleri de kapsayacak şekilde askeri mahkemelerin görevlerine ilişkin hükümler saklı tutulmuş. Değişiklikten sonra ise anılan mahkemelerin 250/1. madde kapsamındaki suçlar yönünden sadece “savaş ve sıkıyönetim halinde” görevlerine ilişkin hükümler saklı tutulmak suretiyle askeri mahkemelerin görev alanı daraltılmıştır.
Görüldüğü üzere CMK’nin 250/3. madde fıkrasının ikinci cümlesi iki ayrı düzenleme getirmektedir; ve esasen ikinci cümlede “Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay’ın yargılayacağı kişilere ilişkin hükümler” denildikten sonra askeri mahkemelerin görevlerine ilişin hükümler arasında “İLE” bağlacı konulmuştur. İkinci cümlenin birinci hali başlı başına bir düzenleme olup “hükümlere” vurgu yapılmakta, devamındaki askeri mahkemelerin görevi gibi Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay’ın göreviyle ilgili sınırlama yapmaksızın cümlede “hükümler” ibaresiyle bu kişilerle ilgili soruşturma ve kovuşturma usullerinin bir bütün olarak korunduğu öngörülmektedir.
Aksine bir yaklaşım, anılan kişilerle ilgili düzenlemeleri yani “hükümleri” ikiye bölerek söz gelimi Cumhurbaşkanını, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kararı aranmaksızın (A.Y. m. 105/son), Başbakan ve Bakanlar Kurulu üyelerini, Meclis soruşturması ve kararına (A.Y. m. 100) gerek kalmaksızın CMK. 250/1. maddesinde yazılı suçlardan birini işledikleri iddiasıyla soruşturma altına alarak Yüce Divan’da dava açmak yetkisinin özel yetkili cumhuriyet savcısında olduğunu kabul etmek anlamına gelir ki, öncelikle somut normun ve bu konudaki başta anayasa olmak üzere tüm diğer düzenlemelerin böyle bir yorumu olanaksız kıldığı belirtilmelidir. Anayasa Mahkemesi’nde ve Yargıtay’da yargılanacak kişiler hakkında soruşturmayı özel yetkili cumhuriyet savcılarının yapamayacaklarına ilişkin düzenleme, bu kişilerin kamudaki konumlarından ve görevlerinin niteliğinden kaynaklanmaktadır.
Sonuç:
Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay’ın yargılayacağı kişilerle ilgili soruşturma usulleri özel olarak düzenlenmiş olduğu için genel kanunun somut düzenlemesinin (CMK. 250/3) de bu şekilde yapılması, yasa yapım tekniğinin gereğidir.
Bu nedenle “soruşturma” başlıklı CMK’nin 251. maddesi, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay’ın yargılayacağı kişileri ilgilendirmemektedir. Bir başka ifadeyle özel yetkili cumhuriyet savcılarının CMK 250. madde kapsamındaki suçlardan dolayı, bu kişilerle ilgili soruşturma yapma yetkileri bulunmamaktadır.
Somut ve açık düzenlemeye karşın, norma, yanlış anlam verilerek soruşturmanın yapılması hallerinde her tür hukuksal sorumluluğun gerekeceği ve bu yönde görüş veren izin mercilerindekilerin de aynı kapsamda değerlendirilmelerinin zorunlu olması karşısında soruşturma makamı resen harekete geçmelidir.