Oyun sırası kadınların

Basketbol antrenörleri Ezgi Kırılmaz ve Serra Yıldızlı koymuşlar şapkalarını önlerine SES Kadın Sporları'nı kurmuşlar, kadınları sahalara çağırıyorlar.

Elif Tokbay

Bir varmış bir yokmuş. Sporcu iki kadın düşünmüş: Kadınlar neden pilates, fitness ve yoga gibi bildik spor branşlarıyla sınırlı kalsın, takım sporlarını denemesin, düzenli olarak yapmasın. Erkekler her yaşta her spora başlayabilirken, bunun için her türlü imkanı ve ortamı varken kadınların neden olmasın, potansiyellerini yansıtmasın. Basketbol antrenörleri Ezgi Kırılmaz ve Serra Yıldızlı koymuşlar şapkalarını önlerine SES Kadın Sporları'nı kurmuşlar, kadınları sahalara çağırıyorlar. Basketbol, masa tenisi, voleybol oynatıyorlar, öğretiyorlar. İsterseniz eğlenerek spor yaparsınız, ya da işi ilerletir maçlara ve turnuvalara katılırsınız. Artık orası size kalmış. 

Ezgi Kırılmaz, SES kurucusu antrenör

- Hiç spor yapmamış kadınlar antrenmanlara katıldığında neler yaşıyorlar, kolay alışıyorlar mı? Spora alıştıkça onlarda ne gibi değişimler fark ediyorsunuz, özgüvenleri mi gelişiyor, bedenleri mi değişiyor vs...

Bizimle sahaya inen kadınlar, zaten ilk eşiği atlamış, belirli bir özgüvene sahip, güçlü ve cesur kadınlar. İlk kez spor yapanlarla çalışmak bizim için hep daha keyifli oldu. Sıfırdan onların yanında olmak, onlara öğretmek, motive etmek ve potansiyellerini ortaya koymalarında destek olmak bizim için müthiş bir deneyim. Tabii ki sporla beraber olumlu yönde değişimler görüyoruz. İlk etapta tüm sporcularımız “ben artık spor yapıyorum, kendime daha iyi bakmalı, beslenmeme ve dinlenmeme dikkat etmeliyim” diyor. Ayrıca haftada 1 ya da 2 gün bizimle yaptıkları antrenmanlar onları daha hareketli bir yaşam konusunda motive ediyor. Yeni sporlar deniyor, sağlıklı olmakla ilgili daha güzel adımlar atıyorlar. Bu bizim için çok değerli. Biz her zaman önce sağlık diyen bir organizasyonuz. Fiziksel ve psikolojik sağlık için spor yaptırıyoruz. Kadınlara özgü, sporun ortak payda olduğu, güvenli bir sosyal ortam yaratarak yeni bir dünyanın kapılarını açıyoruz.

- Birlikte spor yapmak insanlar arasındaki bağı da kuvvetlendiren bir şey. Özellikle kadınlar arası dayanışmaya daha çok ihtiyacımız olduğu bir gerçek. Bu anlamda gruplarınız arasında neler gözlemlediniz?

Biz kendimizi asla sadece bir takım, spor kulübü vb. olarak tanımlamıyoruz. Evet, SES’i iki kadın antrenör olarak kurduk ve işimizi profesyonel olarak yapıyoruz. Ancak biz her şeyden önce bir kadın topluluğuyuz. Birbirini destekleyen, koruyan kollayan. Tüm kadınlarımız çok ciddi ve geniş networkleri olsa dahi, işlerini, ortaklıklarını, ihtiyaçlarını SES içindeki kadınlarla çözmeyi öncelik biliyor. Tıpkı bir aile gibi. Nasıl ki ilk önce ailenizden, güvendiğiniz insanlardan yardım ve ortaklık istersiniz, tam da bu şekilde oluyor. İş arayanlar, birbirine iş paslayanlar, yeni ortaklıklar, çocuğuna öğretmen bulanlar, hastanede doktor önerenler, birbirine ev kiralayanlar vb. aklınıza gelebilecek tüm destek, yardım ve ortaklıkları gördük, görmeye devam ediyoruz. Bununla gurur duyuyoruz. Biz sadece sahaya inip spor yapıp dağılmıyoruz. Birlikte sosyalleşiyor, dayanışma içerisinde birbirimize destek oluyoruz. Güçlü bir kadın ağıyız ve bunu korumaya devam edeceğiz.

- İlgi nasıl? Aranıza katılan kadınların meslek dağılımı ne? 

5. yılımızdayız, hala tabii ki bizden habersiz onlarca kadın var. Ancak bize gösterilen ilgiden ve destekten çok memnunuz. Sosyal medyadan olsun, katıldığımız etkinliklerden olsun, kadınlar gelemese bile bizi çok seviyor, destekliyor. Aklınıza gelebilecek tüm meslek gruplarından sporcularımız var. Üniversite öğrencisi, öğretmen, mühendis, bankacı, doktor, STK çalışanı, üst düzey yönetici, işletme sahibi, emekli, işinden ayrılıp evi ve çocuklarıyla ilgilenenler de var. Saymakla bitiremeyiz. Zaten sahaya indikten sonra hiçbir ayrım kalmıyor. Eşitlik, bizim en temel prensiplerimizden biri.

- Antrenmanlara katılan kadınların ne kadarı basketbol/masa tenisi/voleybol ligine katılıyor?

Şu an 100 basketbol sporcumuz, 90 voleybol sporcumuz ve 10 masa tenisi sporcumuz bulunuyor. Bu sayılar pandemiden önce neredeyse iki katı kadardı ancak şu an kısıtlı kontenjanla devam ederek sporcularımızın ve coachlar olarak bizlerin sağlığını korumak durumundayız. Pandemi sonrasında açmayı planladığımız yeni spor branşlarıyla, kadınlara yeni alanlar tanımak istiyoruz. 

Antrenmanlara katılan tüm sporcularımız aksini istemedikleri sürece ligimize katılabiliyorlar. Bizim organizasyonumuzda bir seçme, ayrıştırma kesinlikle bulunmamakta. Önemli olan her kadının, profesyonel bir sporcu deneyimini yaşaması. 

- Aranıza yeni katıldım diyelim, ilk dersim nasıl geçecek, nereden başlayacağım, neler öğreneceğim, eve döndüğümde neler hissedeceğim, yorgunluk, kas ağrısı vs?

İlk antrenmanda ayrı grupla, özel bir seviyeden başlamıyorsunuz. Dediğimiz gibi biz hiçbir ötekileştirme ve ayrıştırma yapmamak adına seviyelendirme yapmıyoruz. Sahada genellikle 2 veya 3 coach olarak yer alarak, herkesi kendi becerisi ve özel durumu dahilinde geliştirmeye, gruba adapte etmeye çalışıyoruz. İlk antrenmanınızda sizi daha az yoracak, becerinizi kontrol edecek ve planlayacak şekilde yönlendiriyoruz. Katıldığınız branşın, temel tekniklerinin yanı sıra, yaşınıza uygun nasıl revize edeceğinizi, uzun yıllar nasıl oynayacağınızı da anlatıyoruz. Mesela daha önce basketbol oynamış biri olabilirsiniz. Ancak 40 yaşındaki oynayacağınız basketbol tabii ki 20 yaşında oynadığınızla aynı olmayacak, biz bunu öğretiyoruz. Pek tabii önümüzdeki 20 yıl daha oynamak için kendinizi nasıl korursunuz, bunları konuşuyor ve gösteriyoruz. 

İlk antrenmandan sonra eve döndüğünüzde biraz kas ağrısı ve çokça mutluluk hissedeceksiniz. Kendinizle gurur duyacak, cesaretinizi tazelemiş ve kendinize meydan okumak için bir sonraki antrenmanı beklerken bulacaksınız. Bir de keşke daha önce sahaya inseymişim diyeceksiniz. 

Nil Mühür 48 yaşında, finans danışmanı

- Kendinizden bahseder misiniz? Mesleğiniz, yaşınız vs.

İki yıl öncesine kadar kurumsal hayatta az tatil yapıp çok çalışmış biriydim. Mesleğim bankacılık/finans... Üst düzey yöneticiyken, şartlar öyle gelişti ki, yaptığım işi bırakma kararı aldım. Şu an 48 yaşındayım. Kendi danışmanlık şirketimi kurdum, mesaili bir çalışma tempom olmadığından, kendime ait zaman olarak kullanabileceğim konforlu bir alanım var. SES ile tanışmam hayatımın keyifli bir dönemine denk geldi. Bir arkadaşımın İnstagram hesabında görüp takibe başladım. İyi bir spor izleyicisi olmama rağmen hiç spor yapmamış biriydim. Ancak bir yerden de başlamayı çok istiyordum. İki çocuğum var, ikisi de altyapılarda basketbol oynuyorlar, bu nedenle basketbola yakın hissediyordum kendimi. Hareketli, bol ter atılan bir spor olması da cazipti benim için. Fakat yaşım, spor geçmişimin olmaması gibi konular aklımda dönüp duruyordu; ta ki Ezgi ve Serra Koç’larla konuşana kadar. Onlarla konuştuktan sonra denemeye karar verdim. Aklımda sadece sakatlanmamak vardı desem yeridir. İlk antrenman ile birlikte tüm çekincelerimin boşuna olduğunu gördüm. Koçlarımız bizi takım olarak çalıştırsalar da kişiye özel farklılıklar oluyor antrenmanların akışında. SES’de herkes kendi limitlerini geliştiriyor. 

4 aydır oynuyorum. Bu kısa sürede dahi vücudumun fitleştiğini, kendimi fiziksel açıdan çok daha iyi hissettiğimi söyleyebilirim. Yeme düzenime de çok olumlu etkileri oldu. Özellikle eşim ve çocuklarım basketbol oynamamı destekliyorlar. 4 kişilik bir aileyiz; kızlar/erkekler maçı yapmak çok keyifli oluyor...

Çevremden çok arkadaşıma önerdim, başlayanlar oldu tabii... Fakat çoğu çekindi. Basketbol, kadınlar için sert ve zor bir spor olarak görülüyor. Hayır, tüm kadınlara tavsiyem, denemeden karar vermemeleri.

Özge Çavuş, 40 yaşında avukat 

Avukatım, 40 yaşındayım. SES Kadın Sporları'ndan SES bünyesinde basketbol oynayan bir arkadaşım aracılığı ile haberim oldu. Sporculuk geçmişim olmasına rağmen çok uzun zamandır aslında istiyor olduğum halde herhangi bir sporla uğraşmıyordum ancak geçtiğimiz yaz açık havada sosyal mesafeli basketbol antrenmanları yapmaya başladıklarını duyunca da tabiri caizse koşa koşa katıldım. Şu anda da spor salonunda yapılan sosyal mesafeli basketbol antrenmanlarına devam ediyorum. Katılmadan önce de biraz haberim ve fikrim vardı ama içinde olmak, SES'in bir parçası olmak gerçekten çok eğlenceli ve keyifli bir şeymiş. SES'in 2 kadın tarafından kurulmuş olması ve bugünlere getirilmiş olması da bir kadın olarak beni ayrıca gururlandırıyor. Düzenli spor yapmak, her şeyden önce insanın hem aklını, hem de vücudunu müthiş zinde tutan ve hayata dair stres kaynaklarıyla çok daha iyi mücadele etmesine yarayan bir şey. Bir antrenman sonundaki fiziksel rahatlama ve hafifleme hali gerçekten tarif edilemez, yaşanır bir durum. Ben SES'e başladığımda, hayatımın zor bir dönemindeydim ve SES' e katılmış olmak bir nevi terapi gibi bu süreci çok daha rahat atlatmamı sağladı. Gündelik hayatın sıkıcı rutinlerinden ve koşuşturmasından uzaklaşarak yeni bir şeyler öğrenmek, o öğrendiklerinizi tatbik etmeye çalışmak, yeni bir çevreye girmek, bir takımın parçası olmak insanın hayat enerjisini arttırıyor. Antrenman günlerini iple çektiğimi söyleyebilirim.

Özlem Gürsoy, sigorta sektöründe yönetici

1964 doğumluyum, üniversiteden sonra da hiç ara vermeksizin profesyonel hayatın içinde çalıştım. Şimdilerde ise, hala sigorta sektöründe yöneticilik yapmaya devam ediyorum ve ergenlik çağlarını doya doya yaşayan oğluma tek başıma annelik yapmaya çalışıyorum. Lise yıllarımdan itibaren hem masa tenisi hem de voleybol oynamıştım ve okul takımlarında yer almıştım ama masa tenisi benim favorimdi. Maalesef, daha sonraki yıllarda tatil köylerindeki dandirik turnuvalar dışında masa tenisi oynama şansım olmamıştı, çok özlüyordum oynamayı ve her halükârda düzenli olarak bir spor aktivitesi içinde olmayı.

SES in paylaşımı öncelikle bu nedenle ve sonra da özellikle kadınlara yaptığı içten çağrı ile dikkatimi çekti. Ne güzel bir boşluk yakalamıştı, gözümün önüne gelen bu fırsatı hemen kullanmak için hemen iletişime geçtim ve bir hafta sonra antremanlara katılmaya başladım.

Çok beklentim yoktu, ama, çok genç bir ekip olmalarına rağmen; yönetimdeki disiplin ve olgunluğu görünce onlarla gurur duydum, kolay değil; bir çok değişik kültürden gelmiş, yaş aralığı geniş, beklentisi farklı ve genel olarak özgür ruhlu kadınları amatör bir organizasyonun içinde bir dengede tutabilmek. 

Tek üzüntüm; masa tenisi nedense kadınların çok ilgi gösterdiği bir spor değil, daha fazla katılımcı ve oyun seviyesinin antremanlara olumlu katkısı olurdu bence. Ama voleybol ve basketbola, özellikle basketbola ilgi de beni şaşırttı açıkçası. Geçen gün antrenmanı takiben, çok keyifli birkaç maçtan sonra yanımdaki arkadaşıma söylediğim bir cümle var: SES, bizim hem fiziksel hem de ruhsal olarak nefes almamızı sağlıyor. Hepimizin hayatla ilgili irili ufaklı başarısızlıkları, hayal kırıklıkları var ve bunları bir an önce başımızdan def etmeliyiz ki, umutla ilerlemeye devam edelim değil mi… Bu bağlamda amatörce yapacağımız her türlü uğraş ki bunların başında spor geliyor, bize bu olumsuzları unutturacak ve ufak ufak başarılarla günümüzü güzelleştirecek en güzel araç.

SES, bana tüm bunları daha iyi hissedebileceğim bir platform sundu, hem de hiç strese sokmadan, sorgulamadan, sadece hareket et ve kuralları uygula, gerisi geliyor zaten.

SES ile birlikte tekrar edindiğim motivasyon, yemek yeme konusundaki disiplinlerimi de değiştirdi ve ayrıca masa tenisi dışında, açık havada da düzenli spor yaparak kısa sürede bedenimdeki tüm fazlalıklardan kurtuldum. Bu yaşta bu azim, nasıl başardın, diyetisyenin kim vs. diyenlere duyurulur. Genç yaşamanın tek kuralı var, değiştirin alışkanlıklarınızı, sizi esir alan konfor alanlarınızı, şaşırtın beyninizi, zorlayın sınırları.

Ece Öztunç, yardımcı yönetmen

36 yaşındayım. Bir çok farklı işim var ama sanırım içlerinden en eğlencelisi film dünyası ile ilgili olan. Reklam filmlerinde yardımcı yönetmenlik yapıyorum, aynı zamanda kendi adıma da bir YouTube kanalım var. 2017 yılından beri ses kadın sporlarının basketbol oyuncusuyum. Yaptırılan antremanlar, yanlış veya eksik öğrendiğim tekniklerin tekrardan üzerinden geçilmesi, top sürüşünden, şut atışına kadar her alanda kendimi geliştirmeme neden oldu. Giydiğimiz takım formalarından, sweatshirtlere kadar her şey düşünülmüştü. Yurt dışı ve yurt içi kamplarının da hepsine katılıp gerçekten profesyonel bir sporcu deneyimi yaşamayı hiç beklemiyordum. Beklentimin çok üstünde bir deneyim yaşamış oldum. Antremanlara katıldıkça, bir kere takım oyunu oynamayı ne kadar özlediğimi fark ettim. Uzun süredir bireysel sporlar yapıyordum ama bir takımla oynamak, maç yapmak ne demek tekrar hatırladım. Bireysel sporları yaparken odaklanmanız gereken sadece hareketi doğru yapmak iken, basketbolda hem hareketi doğru yapmak, hem takım oyununa dikkat etmek hem de rakiple mücadele etmek işin içine giriyor ve bu da çok yönlü düşünmenizi sağlıyor. Gerçekten hem zihnimin hem de vücudumun çalıştığı bir sporu çok özlemiştim. Aynı zamanda her antreman, her maç ne kadar çok eğlendiğimi gözlemledim. Antremanlara koşarak, uçar adım gitme nedenlerimden biri de bu.Fiziksel olarak kondisyonum çok fazla gelişti, psikolojik olarak da başka insanlarla oynadıkça çok yönlü düşünme yeteneğim arttı. Çevremdeki insanlar ilk başlarda basketbol oynadığımı duyunca “Aa 3-5 kadın toplanmış basketbol oynuyor” diye biraz alay eder tarzda baktı ama ne zaman ki gördüler her hafta, bazen haftada 2-3 antrenmana gidiyorum o zaman “aa burda ciddi bir durum var” demeye başladılar. Sezonluk yaptığımız ligimize gelip, profesyonel hakemler eşliğinde yaptığımız maçları da gördükleri zaman, “yaa keşke biz de katılabilsek”  dediler.