Öymen: 'Türkiye'de hukuk darbe yemiştir'
CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasına olanak sağlayan yasal düzenlemeyle ilgili olarak huhuka siyasetin müdahale ettiğini ve bu nedenle Türkiye'de demokrasinin temeli olan hukukun büyük bir darbe yediğini söyledi.
cumhuriyet.com.trCHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, CHP Bursa İl Başkanlığı'nda düzenlediği basın toplantısında, Türkiye'nin hukuk açısından çok zor bir sınavdan geçtiğini, diğer ülkelerde örneği pek görülmeyen konularla karşı karşıya kalındığını söyledi.
Birkaç gün önce ''Gece yarısı operasyonuyla mecliste yapılan yasa değişikliğinin'' bunun tipik örneklerinden biri olduğunu ileri süren Öymen, bu yasa değişikliğinin kendilerinin ve hukukçuların tespitlerine göre Anayasa'ya açıkça aykırı olduğunu savundu.
Öymen, yasanın askeri yargı ile sivil yargı arasındaki yetki bölüşümü konusunda önemli bir değişiklik getirdiğine dikkati çekerek, bu değişikliğin Meclis'in hiçbir komisyonundan geçirilmeden, doğrudan doğruya Meclisin tatile gireceği son günün gecesinde, gece saat 01.30'da bir emrivaki halinde önergeyle Meclise getirildiğini ve Meclis'ten geçirilme yoluna gidildiğini iddia etti.
Bunun hukuk ve Meclisin çalışma usullerine aykırı olduğunu öne süren Öymen, ''Biz bu metni Meclisin hiçbir komisyonunda görmedik. Avrupa'yla bağlantılı olduğu söyleniyor, biz bu metni Avrupa Uyum Komisyonu'nda da görmedik. O zaman niçin bunu getirmediniz de son gün, son gece, son dakikada bir önergeyle bu kadar önemli bir değişikliği öneriyorsunuz?'' diye konuştu.
Öymen, Mecliste, buna benzer başka önemli yasa değişikliklerinin de yapılması gerektiğini, AB uyum reformları çerçevesinde mutlaka çıkarılması gereken ''Sendikalar Yasası''nın bunlardan biri olduğunu anlatarak, şöyle devam etti: ''Biz sorduk ilgili bakana 'Niçin bu yasayı bir türlü getirmiyorsunuz. Meclise getireceğiniz yasaların listesinde bile yok?' 'Efendim' dedi. 'Biz bu yasayı Meclise getirmeden önce ilgili kurum ve kuruluşların görüşlerini alırız' dedi. Bu konuda, 'İşçi sendikalarıyla işveren kuruluşlarının onayını sağlayamadık, uyum sağlayamadık aralarında, onun için bunu erteliyoruz' dedi... Şu sırada AB uyumu ile ilgili olarak Meclisten çıkarmamız gereken en acil konu bu. Niye getirmemişler. Efendim ilgili kurumlar arasında uyum sağlanamamış. Peki bu konuda sağladınız mı? Yani bir konu işinize gelmeyince 'ilgili kurumlar arasında uyum sağlayamadık' diye Meclise aylarca getirmeyeceksiniz, işinize gelen konuda hiç kimsenin, onayı, mutabakatı, görüşü alınmadan hiçbir kurumun görüşü alınmadan bir emrivaki yaparak gece yarısı darbesiyle Meclisten yasa çıkaracaksınız. Yok böyle şey. Demokrasilerde böyle şey olmaz. Yangından mal kaçırır gibi kanun çıkartmak olmaz.''
Öymen, bunun son derece yanlış ve isabetsiz olduğunu, anayasa, hukuk ve Meclisin çalışma yöntemlerine aykırı olduğunu ileri sürdü.
'Hukuka siyaset müdahale etmiştir'
Anayasa'nın kimlerin askeri yargıda yargılanacağını, hangi durumlarda sivil yargıda yargılanacağını tasnif ettiğini, ayrıca Askeri Ceza Kanunu'nun bulunduğunu, ancak bütün bunları bir anda geçersiz kılarak bir fiili durum yaratıldığını öne süren Öymen, Anayasa Mahkemesine gitmesi halinde konun ne zaman görüşüleceğine, mahkeme başkanının karar verdiğini belirtti.
Öymen, bu durumda kararın alındığı tarihe kadar yapılan yanlış uygulamaların, yürürlükte kalacağına değinerek, ''İşte, Cargill'le ilgili dava. 2 seneden fazla oldu, Anayasa Mahkemesi'ne götüreli. Gündeme gelemiyor. Niye gelemiyor acaba? Bu sorunun cevabı yok? Hukuk Türkiye'de altüst edilmiştir. Hukuka siyaset müdahale etmiştir ve bu nedenle Türkiye'de demokrasinin temeli olan hukuk büyük bir darbe yemiştir'' görüşünü savundu.
Ruhban Okulu
Öymen, son günlerde bazı bakanların ''Kişisel görüşümdür'' diyerek, ''Ruhban okulu''yla ilgili ''Fetvalar verdiğini'' ileri sürerek, ''Bakanların kişisel görüş açıklamaları yeni moda oldu'' dedi.
Hangisi Hükümetin, hangisi kişisel görüş bunun ortaya çıkması gerektiğini ifade eden Öymen, burada son derece önemli bir durumlar karşı karşıya olunduğunu söyledi. Öymen, şöyle konuştu: ''Patrikhanenin bir sözcüsü, din adamı geçen yıl TV'ye çıktı ve orada diyor ki; 'Biz bu ruhban okulu işini çözemedik. Türkiye'de Hükümeti ikna edemedik, onun üzerine yurt dışından Türkiye'ye baskı yaptırma yöntemini seçtik.' Açıkça söylüyor bunu, Hükümetten buna tepki yok. Düşünebiliyor musunuz? Türkiye ne hale geldi? Adam size bunu söylüyor ve Türk Hükümetinden kimse tepki göstermediği gibi bu baskıların sonuç verdiği anlaşılıyor ki işte çıkıp dış baskıların istediği doğrultuda biz şunu yaparız bunu yaparız. Anayasamız diyor ki; 'Özel nitelikte yüksek dini ve askeri okul açılamaz' diyor. Anayasa'ya aykırı bir görüşü siz 'Kişisel görüşüm' diye kamuoyuna açıklıyorsunuz. Önce Anayasa'yı değiştireceksiniz. Birisi de kalktı bir cemaatin lideri dedi ki; 'Ben de özel yüksek dini okul açacağım' Siz buna nasıl 'Hayır' diyeceksiniz. Ortodoks olursa veririz, Müslüman olursa veremeyiz' diyebilir misiniz?...''
Gemlik Belediye Başkanı'nın odasında ses dinleme cihazı
Öymen, Gemlik Belediye Başkanı Fatih Güler'in de katıldığı basın toplantısında, başkanın odasında bir ses dinleme aletinin bulunduğunu bildirdi. Öymen, şunları kaydetti:
''Gemlik Belediye Başkanımızın odasında, kaloriferin arkasına gizlenmiş ses dinleme aleti bulundu. Bugün belediye başkanımız ilgili arkadaşlarımız savcılığa giderek, suç duyurusunda bulundular. Bunun adı 'Watergate' olayıdır. Cihaz burada. Cihaz uzmanlara tespit ettirildi, inceletildi ve bu cihazın 45 gün süre çalışabileceği belirlendi. Kim yaptı bunu acaba? İşte bunun için savcılığa müracaat ettik. Bu Türkiye'de yaşanan 'Watergate' olayıdır. Siyasi partileri dinleme, siyasi partiler hakkında istihbarat toplama olayıdır. Kim toplamıştır, bilemeyeceğiz. Bunu yargı, eğer başka davalardan fırsat bulursa araştıracaktır. Ama bu son derece ciddi bir olaydır. Bu işin üzerine sonuna kadar gideceğiz. Bunu koyanları da bunun konulmasına müsamaha edenler varsa, onları da yargıda takip edeceğiz sonuna kadar. Bunu utanç verici bir olay olarak görüyoruz. Her kim yaptıysa, bu demokrasiye büyük bir darbedir. Başka yerlerde demokrasiye darbe arayanlar, biraz gözlerini açsınlar, burunlarının ucunda demokrasiye nasıl darbeler vurulduğunu görsünler.''