Öymen: Sıfıra sıfır, elde var sıfır

CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, Türkiye ve Ermenistan arasında imzalanan protokolle ilgili, ''Zannedenler varsa ki taviz verirsek bu işi burada bitiririz, rahatlarız, sıfır ihtilaf politikası yaparız. Bu politikanın adı sıfıra sıfır, elde sıfır politikasıdır'' dedi.

cumhuriyet.com.tr

CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, partisinin Bursa İl Başkanlığı'nda düzenlediği basın toplantısında, Türkiye'nin, ekonomi, işsizlik ve toplum hayatını ilgilendiren sosyal konularda çok ciddi bir gerileme içinde olduğunu, buna karşılık siyasi iktidarın zaman zaman ''kurt masalları uydurma'' yolunu seçtiğini söyledi .

Türkiye'nin kalkınma hızı ve sanayi üretiminin giderek düştüğünü belirten Öymen, Türkiye'nin kalkınma hızının, kalkınmakta olan 149 ülke arasında 29. sırada iken, AKP iktidarı döneminde 136. sıraya gerilediğini kaydetti.

Öymen, Türkiye'de birtakım suni gündemlerin ortaya çıkarıldığını ileri sürerek, bunlardan birinin Ermeni açılıma olduğunu söyledi. Ermeni açılımının, şimdiden Türkiye'ye çok şey kaybettirdiğini, 17 yıldır izlenen ''Ermenistan işgal ettiği Azeri topraklarından çekilmedikçe sınırın açılmayacağı'' yönündeki politikaya rağmen, Türkiye'nin Azerbaycan'ı karşısına aldığını belirten Öymen, şunları söyledi:
''Daha evvelsi gün beni ziyaret ettiler, Azerbaycan'dan gelen siyasetçiler, milletvekilleri. Azeriler çok kırıldı. Bütün bunları niçin yaptınız? Çünkü baskılara direnemediniz ve bu protokolleri imzalamak zorunda kaldınız. Genel Başkanımız sizi uyardı, dedi ki; 'Bunu yapmayın, imzalamayın, hem Türkiye'ye zarar verirsiniz hem Azerbaycan ile ilişkilerimizi bozarsınız' Dinlemediler, imzaladılar. Şimdi ne oldu? Ermeni yetkilileri diyorlar ki; 'Biz Karabağ'dan filan çekilmeyiz, hiç boşuna ümit etmeyin, protokolde de böyle bir hüküm yoktur, böyle bir mecburiyetimiz de yoktur, bunu imzalayın, onaylayın'. Mesela Ermenistan'ın İsviçre Büyükelçisi Charles Aznavur diyor ki; 'Biz Türkiye'den toprak istiyoruz, 85 yıldır bekliyoruz, bir 85 yıl daha bekleyemeyiz.' Ermeni Patriği kalkıyor, 'Biz Türkiye'den tazminat istiyoruz.' diyor.
Şimdi, geldiğimiz yer burası. Zannedenler varsa ki taviz verirsek bu işi burada bitiririz, rahatlarız, sıfır ihtilaf politikası yaparız. Sıfır ihtilaf değil, bu politikanın adı sıfıra sıfır elde sıfır politikasıdır. Türkiye, neticede büyük bir zarara uğramıştır, kaş yapayım derken göz çıkarmıştır.''

 

Kürt Açılımı

Öymen, demokratik açılım çalışmalarına da değinerek, dağdan inenlerin sorgusuz sualsiz serbest bırakıldığını ifade etti. Bu kişilerin kim olduğunun nereden bilindiğini soran Öymen, şöyle konuştu:
''Terör örgütünün verdiği sicile göre mi siz hareket ediyorsunuz? Şimdi Türkiye öyle bir duruma geldi ki açıkça terör örgütü mensubu olduğunu ilan eden, terörist kıyafetiyle sınırımıza gelen, pişman olmadığını söyleyen, terör örgütü üyesi olmaya devam ettiğini söyleyen, zafer işareti yapan insanlar, sorgusuz sualsiz serbest; buna mukabil terör örgütü üyeliğinden şüphelenilen birtakım saygın insanlar, orgeneraller, gazeteciler, yazarlar, sendikacılar, rektörler, profesörler, bunlar aylardır, yıllardır içeride. Bütün bunlar aynı ülkede, aynı hukuk sistemi içinde oluyor.''

Türkiye için 10 Kasım'ın çok önemli, özel bir tarih olduğuna dikkati çeken Öymen, şöyle devam etti:
''Siz bu tarihi Atatürk'ün yaptığının tam tersini yapmakta olduğunuzu ilan etmek için seçiyorsunuz. Atatürk terörle böyle mi mücadele etti? Atatürk terörle müzakere mi etti? Atatürk Şeyh Sait ile müzakere mi etti? Dersim isyanını yapanlarla müzakere mi etti, mücadele mi etti? Hem 'Atatürkçüyüm' diyeceksiniz, hem Atatürk'ün yaptığının tam tersini yapacaksınız, bunu da millete kabul ettirmek için Atatürk'ün öldüğü günü tercih edeceksiniz, o günü seçeceksiniz. Bu kadar olamaz...''

 

Belge tartışmaları

Öymen, Ergenekon davası kapsamında bir ''belge tartışması''nın yürüdüğüne de değinerek, şunları kaydetti:
''Askeri yargı diyor ki; 'Biz devletten belge istiyoruz, ilgili sivil savcılıklardan belge göndermiyorlar' Yani devlet kuruluşları arasında böyle bir çekişme olur mu? Yargı kuruluşları arasında çekişme olur mu? Kanun ne diyorsa onu yapacaksınız. Her kimse bu belgeyi alan, saklayan, belgenin aslını vermiyor da fotokopisini veriyor. Aslı varsa elinde niye vermiyorsun o zaman? Ondan sonra aylar geçiyor ve alelacele hükümet gece yarısı yasalarıyla mecliste adli yargıyla ilgili mevzuatını değiştiriyor, yetkilerini kısıtlıyor, arkadan bakıyorsunuz 4,5 ay sonra ıslak belge olduğu iddia edilen belge çıkıyor. O belge gerçek midir değil midir kim araştıracak? Adli Tıp. Bakıyorsunuz Adli Tıp'ta bu görevi usullere aykırı bir şekilde oraya yeni gelen ve tam da bu işin uzmanı olmayan insanlara veriyorlar. Onlar bile 'Yüzde 100 bu böyledir' diyemiyorlar. Bırakın şu gerçekler anlaşılsın. Niye başka bir incelemeye fırsat vermiyorsunuz? Bu işler çok mide bulandırıcıdır.''