Öymen, protokolü değerlendirdi

CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, İsviçre'de Türkiye ve Ermenistan arasında imzalanması planlanan protokollerle ilgili olarak, ''Bu protokoller maalesef Türkiye'nin 17 yıldan beri izlediği temel politikalardan geri adım attığının kanıtıdır'' dedi.

cumhuriyet.com.tr

CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, partisinin Bursa İl Başkanlığı'nda düzenlediği basın toplantısında, Ermenistan ve Türkiye arasında imzalanacak protokollere ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Basının bir bölümünün bunu büyük bir başarı gibi gösterdiğini ifade eden Öymen, şunları söyledi:
''Bunu üzüntüyle karşılıyoruz. Çünkü bu protokoller maalesef Türkiye'nin 17 yıldan beri izlediği temel politikalardan geri adım attığının kanıtıdır. Türkiye, Ermenistan Azeri topraklarını işgal ettikten ve 1 milyon insanı göçmen durumuna getirdikten sonra bir karar aldı ve dedi ki 'Ermenistan ile sınırlarımızı kapatıyoruz ve diplomatik ilişkiler kurmayacağız. Ancak, Ermenistan bu işgal ettiği topraklardan çekilirse sınırlarımızı açar, diplomatik ilişkilerimizi kurabiliriz'. Bu protokol metinlerinde Türkiye'nin sınırları açacağı, diplomatik ilişkiler kuracağı var. Ama Ermenistan'ın işgal ettiği topraklardan çekilmesine dair en ufak bir işaret yok. Yukarı Karabağ meselesine en ufak bir atıf yok.''

Öymen, bu protokolleri imzaladıktan sonra Türkiye'ye büyük baskılar olacağını iddia ederek, ''Tek taraflı, taviz veren bir anlaşmadır'' dedi.

İmza törenine, ABD, Fransa ve Rusya Dışişleri Bakanlarının katılacağını belirten Öymen, şöyle devam etti:
''AB dış ilişkilerden sorumlu yöneticisi katılıyor. Niçin katılıyorlar acaba, neyi kutluyorlar? Türkiye'nin tek taraflı taviz vermesini kutlamak için bu toplantıya katılıyorlar. Türkiye'nin kendi çıkarlarını savunarak elde ettiği bir anlaşmayı değil, uzun süreden beri Türkiye'ye zorla kabul ettirilmeye çalışılan bir çözüme Türkiye (Evet) dediği için, tek taraflı taviz verdiği için kutluyorlardır.''

 

"Teslimiyet"

Öymen, ABD Başkanı Barack Obama'nın TBMM'de yaptığı konuşmada, ''Sınırları açın, Ermenistan ile ilişkileri normalleştirin'' dediğini hatırlatarak, şunları kaydetti:
'''Ermenistan da işgal ettiği topraklardan çekilsin' demiyor. 'Koşulsuz açın' diyor. ABD girişimleriyle başlatılan bir yakınlaşma girişimi vardı, Türkiye ile Ermenistan arasında David Philips'in başkanlığında. Konunun özeti budur. Ermenistan açılımının mimarı olan bu zat, aynı zamanda Kürt konusundaki açılımın da mimarı. Kürt konusunda da Norveç hükümetinin finansmanıyla oluşturulan bir çalışma var, ABD'de. Bunun da sorumlusu aynı zat. Philips ne diyor? 'PKK ile mücadele etmeyeceksin'. İkinci olarak 'Türkiye PKK ile doğrudan doğruya görüşmese bile, DTP ile görüşsün' diyor. 'Anayasa'dan Türklük lafını çıkartın' diyor. O tartışılıyor şu anda. 'PKK'lılara kademeli af çıkartın' diyor. Türkiye bunu da tartışıyor şu aralar. Yani hükümet açıkça kendi ağzından telaffuz edemese de hazmettire hazmettire attığı adımlar, bu yola girmesiyle bire bir örtüşüyor. Aynı Ermenistan projesiyle örtüştüğü gibi. Bu izlenen politikanın adı hiç kimse kuşku duymasın, teslimiyettir. Komşularımızla sıfır ihtilaf politikası izleyecekmişiz. Dünyada bizden başka böyle bir laf eden var mı? Bu lafın anlamı, (Karşı taraf ne istiyorsa ben onu kabul edeceğim) demektir. Bu ancak kaybedilen bir savaştan sonra olur. Sevr Anlaşması gibi... Kendisine saygısı olan hiçbir hükümet, karşı tarafın tüm taleplerini kabul ederek, meselelerini çözmeye kalkışmaz. Çok yakında önümüze bir de Kıbrıs açılımı gelirse şaşırmayın. ''

 

Türkiye-Ermenistan maçı

Onur Öymen, 14 Ekim'de Bursa'da oynanacak Türkiye-Ermenistan maçına Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan ile Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün katılmasının öngörüldüğünü söyledi.

Bursa Valisi Şahabettin Harput ve diğer yetkililerin halka çağrıda bulunduklarını anımsatan Öymen, şöyle devam etti:
''(Azerbaycan bayraklarını stadyuma götürmeyin) diye çağrıda bulundular. Dünyada çok yasaklar duyduk. Ama bayrak yasağını da bu vesileyle öğrenmiş olduk. Mesela Ermenistan, Almanya ile bir maç oynayacak olsa Almanya'da, Almanya'daki yetkililer bize dese ki (Sakın bu maçta Türk Bayrağı göstermeyin, taşımayın). Acaba biz buna ne tepki gösteririz? Azerbaycan bizim kardeşimiz. En yakın kardeşimizin topraklarını işgal edecek bir ülkenin cumhurbaşkanı gelecek Bursa'ya. Biz ona duyduğumuz derin hayal kırıklığını gösteremeyeceğiz. Böyle demokrasi karşıtı yasakları protesto ediyoruz. Türkiye bir diktatörlük değildir. En azından daha olmadı. İleride olur mu? Bilmem. Türkiye'de demokratik rejim var. Hiçbir ölçüye göre bayrak yasağı yoktur. Siz bunu hangi hakla yapıyorsunuz? Sizin dış baskılarla dış telkinlerle Ermenistan'a karşı büyük bir muhabbet duymanız, sizin işinizdir. Kardeşlerinizin topraklarını işgal eden bir ülkeye, muhabbet duymanız tarih karşısında sizin hesabını vereceğiniz bir iştir. Ama sizin doğrultunuzda Türk halkını belli kalıplara sokmak, sizin gücünüzü aşar.''

 

Cumhurbaşkanı Gül'ün Fransa ziyareti

Öymen, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Fransa ziyaretine de değinerek, şunları kaydetti:
''Fransız gazetesi dedi ki (Türk Cumhurbaşkanına minimalist protokol uygulandı). Yani en az bir yabancı devlet adamına uygulanabilecek protokolün en düşüğü uygulandı. Bu bizim için utanç vericidir. Yani Kanuni'nin 1. Fransuva'ya yazdığı mektubu hatırlatmak istemiyoruz. Ama acaba o mektubun cevabını mı vermek istiyor sayın Sarkozy? Türkiye'ye 2. sınıf devlet muamelesinin yapılmasının sebebi nedir? Türkiye böyle giderek zaman içinde zemin, itibarını, haklarını, menfaatlerini kaybediyor. Bu gidiş, iyi bir gidiş değildir.''