Öymen istifadan memnun
CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, CHP Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Sevigen'in partideki görevlerinden istifa etmesine ilişkin olarak, ''İstifa kararı hem kendisi hem de partimiz açısından doğru olmuştur'' dedi.
cumhuriyet.com.trBazı ziyaretler için geldiği Bursa'da gazetecilerin konuyla ilgili sorularını yanıtlayan CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, Mehmet Sevigen ile ilgili son günlerde çeşitli iddialar ortaya atıldığını anımsattı.
Öymen, Sevigen'ingörevinden istifasını değerlendirdi. Onur Öymen iddialara konu olan ''arsanın satışıyla ile ilgili maddi rant elde ettiğine ilişkin belgeler olduğu hatta 8.5 dakikalık bir görüntü kaydının bulunduğu'' yönünde söylentiler çıktığını ancak henüz ne bir belge ne de bir görüntünün kamuoyuna sunulamadığını söyledi. ''Bir siyasetçinin bu tür işlerle uğraşmasını etik bulmadıklarını'' daha önce ifade ettiklerini, kendisinin de düzenlediği basın toplantısında bunu dile getirdiğini anlatan Öymen, ''Bir parti yöneticisinin bu tür işler içinde olmasını etik bulmuyoruz. İstifa kararı hem kendisi hem de partimiz açısından doğru olmuştur. Ancak, bu tür konularda ortaya atılacak iddialarla ilgili belgeler de bulunmalı; aynı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayımız Kemal Kılıçdaroğlu'nun belge ve dosyaları gibi... Aksi taktirde Türkiye'de yıpranmamış tek bir insan kalmaz'' diye konuştu.
"Sanayide kapasite kullanımı yüzde 63'e indi"
Onur Öymen, hükümetin, Türkiye'nin dünyadaki ekonomik krizden fazla etkilenmediği yönündeki açıklamalarının doğru olmadığını belirterek, ''Bugün sanayide kapasite kullanımı yüzde 63'e inmiştir. Bu kadar düşük bir rakamı hatırlamıyoruz'' dedi. Öymen, partisinin Bursa il örgütünde düzenlediği basın toplantısında, son zamanlarda Türkiye'nin gündemini karartma çalışmaları bulunduğunu, vatandaşların, ülke gerçeklerini görme konusunda sıkıntı yaşadıklarını, ana muhalefet olarak görevlerinin bu karartma etabında vatandaşlara ülke gerçeklerini açıklamak olduğunu bildirdi.
Konuşmasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ekonomik krizle ilgili demeçlerinden örnekler veren Öymen, geçen yıl Ocak-Ekim ayları arasında bankalara dönmeyen kredilerin yüzde 38 arttığını, bunun da hükümetin en sağlam olarak gösterdiği bankacılık sisteminin son derece ciddi bir alarm verdiğinin en önemli işareti olduğunu söyledi. İşsizliğin de resmi rakamlara göre yüzde 12.3'e ulaştığını dile getiren Öymen, ''Başbakan sürekli daha önceki krizlerden bahsederek, 'Türkiye'yi o kötü durumlara döndürmeyeceğiz' diyor. Geçmişteki hiçbir krizde Türkiye'de işsizlik bu kadar olmamıştı. Gerçek rakam yüzde 22'dir. Yüzde 12.3'lük veri, iş ve işçi bulma kurumuna müracaat edenlerin rakamıdır. Bugün sanayide kapasite kullanımı yüzde 63'e inmiştir. Bu kadar düşük bir rakamı hatırlamıyoruz'' diye konuştu. Türkiye'deki bütün atölyelerdeki 10 tezgahtan 4'ünün kapandığını öne süren Öymen, birçok fabrikanın kapısına kilit vurduğunu, sadece Bursa'da 2 yılda 100 bin kişinin işsiz kaldığını anlattı.
"Doğan Medya Grubu'na yapılanları zulüm olarak değerlendiriyoruz"
Hükümetin, ekonominin düzeltilmesi konusunda icraat yapmak yerine kendisini eleştiren muhalefet ve medyayı susturmak için uğraştığını iddia eden Öymen, Doğan Medya Grubu'na yapılanları ''zulüm'' olarak değerlendirdiklerini söyledi. Doğan Medya Grubu'nda CHP aleyhine yazılanların lehlerine yazılanlardan çok olduğunu, ancak basın özgürlüğü adına medyaya yapılan bu girişimi kabul etmelerinin mümkün olmadığını dile getiren Öymen, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Doğan Medya Grubu'na yapılan saldırıyı 'Rejim sorunu' olarak gördüğümüzü söylemek isterim. Türk basını baskı altına alınmıştır. Maliye uzmanları, en yetkili uzmanları bu işin; bir siyasi baskı, sindirme, ürkütme operasyonu olduğunu söyledi. Yani bir tek eleştiriye tahammülleri yoktur. Başbakan hala her gün basını boykot ediyor. Boykot çağrısı dünyanın hangi demokratik ülkesinde yapılmıştır? Bu gerçekten demokrasi ayıbıdır, Türkiye'deki demokrasinin geleceğini tehlikeye düşüren bir yaklaşımdır.'' Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, eleştirilere yanıt vermek yerine, eleştirileri gerçekleştirenlerle uğraştığını savunan Öymen, ''Siz o eleştiri yapan insanları suçlamak yerine demokrasinin gereği eleştiriyi yanıtlayacak veya çürüteceksiniz. Başbakan, Davos'ta Şimon Peres'e, 'Sizin seziniz çok çıkıyor. Suçluluk kompleksiniz var' demişti. Peki Başbakan'ın sesi niye yüksek çıkıyor? Niye her yerde kendisini eleştirenlere bağırıyor'' dedi.
Davos'taki gerginlik
Öymen, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Davos'taki çıkışının iç politika malzemesi olarak kullanıldığını, bu durumun Türkiye'yi dış politikada küçük düşürdüğünü öne sürdü. İsrail'in, Gazze'ye saldırısı başlamadan, en önemli gazetelerinden Jarusalem Post'ta 25 Aralık 2008'de, ''Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın laik muhalefete karşı bir dış politika başarısına ihtiyacı olduğunu ve Başbakan Erdoğan'ın bu başarıyı Ortadoğu üzerinden yapmayı planladığına'' ilişkin bir makale yayımlandığını iddia eden Öymen, şöyle konuştu: ''Düşünebiliyor musunuz; daha ortada saldırı yaşanmamış. Yabancı basın bunu keşfetmiş. Başbakan Erdoğan'ın Davos'taki tavrından sonra Avrupa basınında; bunun iç politikada gösteri için yaptığı yayımlandı. İki hafta önce Arap ülkelerinin dışişleri bakanları toplantısında, 'Arap ülkeleri arasındaki itilaflara Arap olmayan ülkelerin müdahalesi büyük zarar veriyor, karışmasın' yönünde karar çıktı. Hani Arap ülkeleri sizi seviyordu. Bizimki kalkmış; 'Filistin ile İsrail arasında ara buluculuk yapalım' diyor. Araplar size karşı çıkıyor, batı ülkelerinden gelen tepkiye bakın...
Başbakan'a hediye 2 kitap
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, diplomatlara yönelik 'monşerler' açıklaması üzerine kendisine, iki kitabını hediye gönderdiğini anlatan Öymen, şunları söyledi: ''Siz o diplomatların ne yaptığını öğrenememişsiniz, kolay kolay da öğreneceğiniz yok. Onun için geçenlerde ben kendisine 'Diplomasi Nedir' ve 'Diplomatlar Ne İş Yapar' diye iki kitabımı hediye ettim. 'Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp' dedim. Onun için 'okusun öğrensin' dedim ama baktım geçenlerde yine bu saldırılarını sürdürdüğüne göre bu kitapları okuyacak fırsat bulamamış sayın Başbakan. Tabii şu konuda da kendisini uyardım; bunlar latin alfabeyle yazılmıştır soldan sağa yazılmıştır diye, güçlük çekmesin okumakta...''