Osmanlı takılarıyla geliyor
Padişahlar besteleriyle CD çalarlarımıza girdi, Kösem Sultan kitaplarıyla satış listelerinin zirvesinde geziniyor, bugünlerde kuyumcuların satış için en büyük kozu yine Hürrem Sultan'ın yüzüğü. Evlerimiz Osmanlı döneminin renkleriyle yeniden buluşuyor. Takılarda da üç kıtaya nam salan imparatorluğun etkisini görmemek imkânsız. Muhteşem imparatorluk tüm sembolleriyle ekonomiye de canlılık getirdi.
cumhuriyet.com.trOsmanlı kültürü son birkaç haftada hayatın hemen her alanında kendini göstermeye başladı. Bunun en önemli sebebi tahmin edebileceğiniz gibi Muhteşem Yüzyıl dizisi. Kostümleri, takıları, yüzükleri ve tabii ki görkemli saltanat yaşantısıyla çok tartışılan, her hafta en çok izlenenler arasına giren dizi popülaritesiyle birlikte adeta kendi sektörünü de oluşturdu.
Bu sektörün ne kadar revaçta olduğunu araştırmak için gidilecek en iyi yer kuşkusuz Kapalıçarşı. Biz de yola düştük. İlk gözümüze çarpan Şükriye Çakır’ın dükkânıydı. Bir padişah otağı, padişah kaftanı ve festen oluşan dükkânda isteyen fotoğraf çektirip kendini padişah gibi hissedebiliyor. “Gerçekten de hissediyorlar” diyor Şükriye Çakır da her ne kadar benim denemelerim o kadar başarılı olmasa da... Yeni açılmasına karşın Saltanat-ı Hümayün bir hayli ilgi görmüş. Çakır öncesinde Ramazan aylarında birkaç kez stant olarak bu fikri denemiş. İlgi yoğun olunca Kapalıçarşı’da sabit olarak açmaya karar vermiş.
Peki Osmanlı’ya yönelik bu ilgi patlaması geçici bir trend mi? Aslında bu soruya cevap vermek zor. Konuştuğumuz sahaflar Osmanlı kitaplarına ilgi gösterenleri “fast food okuyucu” olarak tanımlıyor. İçlerinden biri “gerçek okuyucu hangi kitabı okuyacağına kendi karar verir” diyerek, Hürrem Sultan başta olmak üzere pek çok tarih kitabına ilgi gösteren okuyucunun üstünü kalın bir çizgiyle çekiyor. Yine de bazıları o kadar karamsar değil. Dizinin insanları tarih okumaya yöneltmesini “vaka-i hayriye” sınıfına sokuyorlar.
Ancak hemen sevinmeyin. Osmanlı'da yüzükler, kaftanlar ne kadar önemliyse el işi çiniler de asırlar süren kültürün bir parçasıdır. Ne yazık ki Osmanlı çinileri bu ilgi artışından nasibini almamış. 16 senedir çini dükkânında çalışan Ahmet Balcıoğlu bunun sebebini halkımızın gösterişe olan merakına bağlıyor. “İnsanlar Hürrem Sultan’ın yüzüğünü alıp parmağına takmak istiyor çünkü onu sokakta gösterebilirler. Oysa çini tamamen bir zevk işi. Alıp evde kendi göz zevkiniz için bulundurabilirsiniz” diyor. İnsanların sanata ve estetiğe olan ilgisizliğinden de yakınıyor. Oysa yabancılar tam tersine sırf çiniye değil halıdan, dokumaya, tekstile kadar Osmanlı yapımı her şeye yıllardır artan bir ilgiyle yaklaşıyorlar.
Elbette Osmanlı’nın dönüşüyle ortaya çıkan akımı firmalar da değerlendirmek istiyorlar. Marshall, Osmanlı renk ve desenlerinden oluşan bir seriyi piyasaya sürdü. Lokum, akide, kahve ve şerbet desenleri ilk başta alışılmadık gelebilir. Mekân tasarımında yeni bir akım yaratıp yaratmayacağınıysa zaman gösterecek. İmparatorluk yüzüklerini Myras koleksiyonuyla sunan Atasay, Osmanlı serisiyle Altınbaş Kuyumculuk saltanat aksesuarlarını kullanan diğer firmalar.
İlgi patlamasını esnafın değerlendirmesinden, firmaların yönelimlerinden aşağı yukarı kestirebiliyoruz. Peki rakamlar ne diyor? Özellikle takı ve yüzük sektörü yurdun dört yanında faaliyette olduğu için kesin rakamlar elde etmek kolay değil. Ancak sevgililer günü öncesinde gelen yüzük ve mücevher taleplerinin yüzde yetmişini Osmanlı tarzı tasarımlar oluşturmuş. Yine Hürrem Sultan’ın saç takıları, takı sektöründeki işleri üç- dört katına çıkardı. İnternetten satış yapan sitelerde de Hürrem Sultan yüzükleri en çok talep gören ürünler arasında.
Hasan Arzık (Kuyumcu)
Yakında kemerler moda olabilir
- Osmanlı tarzı yüzüklerin satışında bir artış var mı?
- Osmanlı’nın her şeyinde artış var. Sahaflarda tarih kitapları patlama noktasında. Haliyle Muhteşem Yüzyıl dizisi insanlarda merakı arttırdı. “Tarihimiz gerçekten böyle mi” diyerek araştıranlar var. Bilenler de bilgilerini tazeleyerek seyrediyor. Bu takıya da yansıdı. Zaten Osmanlı'nın takıları meşhur.
- Siz ne kadardır Osmanlı takıları üretiyorsunuz?
- Boybeyi Mağazası zaten konsept olarak eskiye yönelik. Eskiden beri Osmanlı işi tespih, yüzük ya da küpe bulup dükkânımızdaki müzede sergileriz. Elimizde zemin vardı. İlgi sonrası üzerine kattık.
- Osmanlı’daki işçiliğin kendine özgü yanları nelerdir?
- Osmanlı’da ustaların yüzde doksanı Ermeni. Fatih Sultan Mehmet gayrimüslimlere İstanbul’un en güzel yerlerini mesela Samatya tarafını vermiş, Yalnız “bir şartla” demiş, “meslek öğreteceksiniz.” Kuyumculuk, çinicilik, mıhlayıcılık ustaları hep oradan gelen kişiler. Çünkü Türkler savaşçı bir millet ve sanata ayıracak zaman çok az.
- Size ne gibi talepler geliyor?
- En çok Hürrem’in yüzüğünü soruyorlar. Tabii taleple satış arasında ciddi bir fark var. Biz de yüzüğü farklı basamaklarda yaptık. “5 bin lira, 10 bin lira, 30 bin lira” diye gidiyor. Belirleyici olan malzemenin kalitesi. Yüzüğün üzerindeki zümrütün ve etrafındaki taşların büyüklüğü gibi etkenler belirliyor. Ebat küçüldükçe fiyat da azalıyor.
- Muhteşem Yüzyıl’da ve Osmanlı’yı temsil eden diğer yapımlardaki yüzük ve takılar sizin araştırmalarınızla ne kadar örtüşüyor?
- Esasında çoğu birebir aynısı değil. Fakat yüzde 50 gibi bir oranla uydurmaya gayret ediliyor. Çünkü aslını yapmak çok zor. Mesela Topkapı Sarayı’ndaki bir yüzüğün aynısını yapmak için onu alıp aynı kalıbı çıkarmak lazım. Orada resim çekmek de yasak. Ancak bakarak nakşedeceksin.
- Peki araştırmalarınıza bakarak Osmanlı'da henüz gün ışığına çıkmamış ama yakında ilgi görebilecek neler var diyebilirsiniz?
- Mesela kemerleri var. Çok enteresan tasarımlar. Muhteşem Yüzyıl’daki savaş sahnelerindeki miğferler bana basit geldi. Orada bir gürz var iki kişi zor kaldırır. Bu bir mizansen tabii. İnsanlar birebir algılıyor “nasıl haremi gösterirsin” diye. Zaten 500 yıl öncesini ne kadar biiyoruz ki? Ancak okuduklarımızdan...