Orhan Erinç: Biz Cumhuriyet'e hiç ihanet etmedik
Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Orhan Erinç, gazetemiz eski İmtiyaz Sahibi Berin Nadi’yi anma töreninde son dönemde yaşanan gelişmeleri anlattı.
cumhuriyet.com.tr‘İhanet etmedik’
“Sevgili Berin hanım aramızdan ayrılışınızın 15.yıl dönümünde gönlümüz sizin özleminizle dolu olarak huzurunuza geldik. Ama gönül rahatlığı içindeyiz. Yunus Nadi’ye, Nadir Nadi’ye, size ve İlhan abiye ihanet etmediğimiz inancıyla buradayız. Siz de tabii geçmişte terörist olarak devlet güvenlik mahkemesinde yargılanmıştınız. Ama bugün bakınca o günlerin bugüne göre daha iyi olduğunu söylemek zorundayız. Çünkü ifade özgürlüğü konusunda bunu neden yazdından, bu başlığı neden attığına geldik. Suç mu değil mi gibi bir araştırma yapmadan kendi yorumlarıyla sonuç çıkarılan bir süreçteyiz. Cumhuriyet’in buraya geleceğini Erdem ile Can’ın haberleri ve yazıları nedeniyle tutuklanmalarını hak ihlali olduğuna karar veren Anayasa Mahkemesi kararı sonrasındaki açıklamalardan tahmin etmiştik. Çünkü, “Davalarına bakan mahkemenin anayasa mahkemesi kararını yok sayarak tutukluluk kararında direnmesi, gidilecek yerin AİHM olduğu onun da tazminat kararı verdiği ve o paranın ödeneceği” söylenmişti. Bu durum Türkiye’deki hukuk düzeyinin tipik göstergesiydi. Türkiye’deki sıkıntı yasa ile hukuk karmaşasından da geçiyor. Türkiye’de yasanın hukuk olduğu konusunda bir yanlış inanış var. Yasa başka hukuk başka. Yasalar var ama içinde hukuk yok. O durumun bir göstergesi de bu durum. Siz yaşadığınız dönemden bakarak Atatürk’ü çıkarları yada yapacaklarını kolaylaştırması için kullananların sadece 12 Eylül paşaları olduğunu zannedenler arasında kalmış olabilirsiniz. Oysa bugün Atatürk’ü kendi çıkarları için kullananlar öylesine var ki durumu daha da ciddiye almak gerekiyor.
‘Hırsları Cumhuriyet’i geçti’
Cumhuriyet’in bugün yaşadığı durum hırslarını, çıkarlarını akıllarının ve Cumhuriyetin önüne geçen bir kaç eski Cumhuriyet mensubunun açtıkları yoldan, yol göstiriciliğinden kaynaklanan olanakların kullanılmasıyla oluşturulmuştur. Çünkü Can’ın ve Erdem’in kararının arkasından haberlerin sadece suçlamaya yetmediği belirtildiği için onlara bir şey katmak gerekmiştir o da başvurucu arkadaşlarımız sayesinde Cumhuriyet Vakfı olarak ortaya çıkmıştır. Biz insanlık konusunda sizden öğrendiklerimizi değiştirme niyetinde hiçbir zaman olmadık. O nedenle açıklamalarımızda Cumhuriyet’in idari işlerinin kamuoyuna yayılmaması konusuna da özen gösterdik. Ama bazı şeyleri size anlatmak durumundayım.
Coşkun neden ayrıldı?
Başvuruculardan birisi Cumhuriyet Vakfı’nın eski başkan yardımcısı Alev Coşkun. Alev Coşkun’un 12 kişilik Cumhuriyet Vakfı yönetiminde aylık ücret alan tek yönetim kurulu üyesi olduğunu kimse bilmiyor. Biz de söyleme gereğini duymamıştık. Alev Coşkun’un vakıftan ayrılması, başkan yardımcısı olarak Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu’nun ekonomik konularda aldığı kararların uygulanmasını gerektiği zaman değil, kendi uygun gördüğü zamanda uygulaması için yaptığı engellemelerdir. Bunun dışında herhangi bir nedeni yoktur. Yine yönetim kurulu üyesi Şevket Tokuş’a saygımız sonsuzdur. Ama geldiğimiz ekonomik sıkıntılar nedeniyle tasarruf tedbirleri almak zorunluluğu doğmuştur. Herkes için uygulanması için gerektiği kararlaştırılmıştır. Ve bu tasarufun önce gazeteyi yönetenlerden başlaması kararı ile üst düzey diye tanımlanabilecek yöneticilerin ücretleri indirilmiştir. Alev Coşkun’un da bu kapsamdadır. Şevket Tokuş Alanya’da yaşamaktadır. Yaşı ve sağlığı nedeniyle kendisine gösterdiğimiz itibarın ölçüsünü anlatmak zordur. Ama İstanbul dışından geliş ve konaklama masraflarının kendi itibarına uygun yerlerde yapılması gerektiği için biraz fazlaya kaçtığı düşüncesi ile yönetim kurulu üyesi olarak seçilmemiştir.
İstifa edenler...
İnan Kıraç ve Nevzat Tüfekçioğlu konusunda benim İnan beye olağanüstü saygı ve şükranım vardır. İlhan abiden sonra başkan seçilmem için hem bana oy vermiş, hem de konumuna ve düzeyine karşın benim başkan olduğum yönetim kurulunda üye olarak kalma nezaketini, özverisini göstermiştir. Bu bakımdan ayrı bir yeri vardır benim yaşamımda. Nevzat beyle İnan beyden ekonomik konularda çok yararlandığımız için kendilerine şükran borçluyuz. Zaten tanık olarak verdiği ifadede Nevzat bey ekonomik durumların kötülüğü nedeniyle istifa etmiş olduklarını da açıklamıştır. İnan Kıraç ile Nevzat Tüfekçioğlu kendi istekleri ile yönetim kurulundan istifa etmişler ve seçimde aday olmamışlardır. Vakıf yönetiminde nasıl olduğunu siz daha iyi anlarsınız diye düşünüyorum. Şükran Soner de aday olmadığı için seçime katılmamış ama katkısını eksik etmemiştir. Mustafa Pamukoğlu yönetici değil, vakfın denetçisi ve yeminli mali müşaviridir. O da yasa gereği alması gereken ücretin en azını alarak katkıda bulunmuştur. Onun da ayrılmasında başka bir neden yoktur. Ayrıldıktan sonra Aydınlık’ta köşe yazarı olmuştur. Kendisi de Alev Coşkun ve Balbay’ın suçlamalarını yinelemektedir.
Rahat uyu... Tanık olarak başvurulan biri de kendisine Cumhuriyet Okurları (CUMOK) Koordinatörü ünvanını veren bir Namık Kemal Boya’dır. Namık Kemal Boya’nın Cumhuriyet okurları temsilcileri olarak yaptıkları açıklamalar var. Ama şunu da biliyoruz ki; Namık Kemal Boya Cumhuriyet logosunu çeşitli kupalara, eşyalara koyarak satan ve bundan gelir elde eden bir kişi olarak bizce tanınmaktadır. Kitap fuarlarında bile standlar kurup, bunları teşhir ettiğini yakından bilmekteyiz. Cumhuriyet’e yöneltilen saldırıların ilginç taraflardan biri de şudur ki, bu saldırıların yolunu açan uygulanmasını kolaylaştıran kişiler, ya Aydınlık Gazetesi’nin köşe yazarı yada Ulusal Kanal Televizyonu’nun programcılarıdır. Bu da ilginç bir durumdur... Biz buraya Berin hanım özlemi ve sevgisi ile kendisini başımızı eğerek anmak için geldik. Kendisinin de istediği ve beklediği gibi yine buradan başı dikleştirerek ayrılıyoruz. Rahat uyumasını diliyoruz. |
‘ESKİ ARKADAŞLAR İHBAR ETTİ’
Mustafa Balbay’a geldiğimizde Mustafa Balbay, Alev Coşkun ile birlikte tasfiye edildiğini söyleyen eski çalışanlarımızdan biridir. Oysa Mustafa Balbay, Alev Bey’in seçilemediği yönetim kurulu dahil onu izleyen yanlış hatırlamıyorsam 3 yönetim kurulu seçiminde de yönetim kuruluna seçilmiştir. Kendisi tutuklu olduğu için Cumhuriyet yapabileceği her türlü katkıyı kendisine sağlamıştır. Milletvekili seçildikten sonra özel konumu nedeniyle vakıf yönetim kurulu üyeliği devam etmiştir. Çektiği sıkıntılar nedeniyle kendisiyle ilgili herhangi bir hatır saymama söz konusu değildir. Cumhuriyet’in Ankara Temsilcisiyken tahsis edilen araçla, benzin parası da Cumhuriyet tarafından ödenerek yurt gezileri yapmış, Vakıf Yönetim Kurulu üyeliğini de sürdürmüştür. Ama kendisi tahliye edildikten bir süre sonra CHP Genel Başkanlığı’na aday olacağını söylemiş, siyaseti tercih ettiğini açıklamış bir Cumhuriyet çalışanıdır. Cumhuriyet Gazetesi’nin vakıf senedinin başlangıcında “Cumhuriyet hiçbir siyasi partinin ya da hükümetin yayın organı değildir. Bağımsızdır” kuralı yer aldığı için kendisinin CHP Genel Başkanı aday adayı olması nedeniyle Cumhuriyet Vakfı’nda görevini sürdürmesi, Cumhuriyet Gazetesi’nde yazı yazmasının sakıncaları kendisine anlatılmıştır.
CHP Genel Başkan aday adayı olması nedeniyle, aynı dönem sona erdiğinde yönetim kuruluna seçilmemiştir. Kimi terör örgütleri adına, bu arkadaşlarımızın tasfiye edilerek yönetimin değiştirildiği iddiası, Cumhuriyet’i ihbar eden eski arkadaşlarımızın yalanlarından ibarettir. Ama yaptıkları bugüne giden yolun hem açılmasını hem de yol göstericiliğini sağlamıştır. O nedenle bunun sorumluluğunu nasıl taşıyacakları ve nasıl bu suçlamalardan kurtulacakları ayrı bir konudur.