'Önce köprü'
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, İstanbul'a yapılacak 3. köprüyle ilgili açıklamalarda bulundu.
cumhuriyet.com.trDünya Ekonomik Forumuna katılmak üzere Davos'ta bulunan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, bir televizyon programında soruları yanıtladı.
İstanbul'a yapılacak 3. köprüyle ilgili konuşan Babacan, "Başbakan haritaları aldı, önüne şöyle bir talimatı oldu: 3. köprüyle bağlantı yollarını ayrı bir proje olarak ayırıyoruz. Projeyi acil ihtiyacımız olan üçüncü köprü ve sadece bağlantı yolu haliyle yap-işlet-devret ihalesine çıkma kararı aldık. Ağır taşıt trafiğinin 3. köprüye yönlendirilmesi gerekiyor. Ağır taşıt trafiğinin yönlendirileceğiyle ilgili düzenleme yapıp yeni bir ihaleye çıkılacak. Otoyol sistemleriyle ilgili farklı bir şey olacak. Projeyi daraltıp sadece 3. köprü ve bağlantı yoluyla sınırlayıp ihaleye çıkmak. Proje böylece 6 milyar dolardan, 2.5 milyar dolarlık bir rakama inmiş oluyor. Yatırıma finansman bulunamadı gibi bir tablo yok. Bu eski bir proje önemli olan yola devam etmek" dedi.
"Türkiye'ye döviz girişi devam ediyor''
Başbakan Yardımcısı Babacan, ''Son dönemde Türkiye'ye yönelik bir spekülatif saldırı hissettiniz mi?'' şeklindeki soru üzerine de böyle bir gözlemleri olmadığını söyledi.
Merkez Bankasının ağustos ayından beri döviz satışı olduğunu anımsatan Babacan, şunları kaydetti:
''Ağustos ayından yıl sonuna kadar olan dönemde, Merkez Bankasının çok döviz sattığı dönemde dahi Türkiye'ye net anlamda toplam 5 milyar dolarlık döviz girişi olmuş. Tüm işlemlere baktığımızda 5 milyar dolar bir artı var. 1 Ocak'tan dün akşama kadar ki döneme baktığımızda da yine artı 3 milyar dolarlık giriş var. Dolayısıyla büyüme anlamında Merkez bankamızın döviz rezervleri biraz aşağı düştü, bu bir gerçek; ama öte yandan Türkiye'nin toplam döviz varlıklarına baktığımızda bir kaybımız yok. Tam tersine Türkiye'ye giriş devam ediyor.''
Uluslararası kuruluşların büyüme tahminleri ile Orta Vadeli Program'daki (OVP) tahminler arasındaki farka ilişkin bir soru üzerine Babacan, şu anda dünya ekonomisinin, daha önce görülmemiş süreçler yaşadığını söyledi.
Önümüzdeki 4-5 haftalık sürecin, pek çok kararların alınacağı, çabaların gösterileceği bir dönem olacağını dile getiren Babacan, şu anda Avrupa ve dünya ekonomisiyle ilgili çok farkı senaryoların tartışıldığı bir dönemde olunduğunu vurguladı.
Farklı varsayımlara göre farklı projeksiyonların yapıldığını aktaran Babacan, bir çok konuda ciddi belirsizlikler olduğunu ifade etti.
Söz konusu bilinmeyenlerin nasıl geliştiği ve hangi ülkede neye nasıl kararlar verildiğine göre önümüzdeki dönemde gelişmelerin görüleceğini belirten Babacan, böyle dönemlerde tahminlerde farklılıklar olabildiğini söyledi.
Her kurumun farklı beklentisi, farklı varsayımı olduğunu dile getiren Babacan, ''IMF, genelde biraz daha karamsar. Dünya bankası ise biraz daha iyimser. Tüm bu ülkeler için, kuşkusuz çok detaylı çalışmalar yapıyorlar ama iş dönüp dolaşıyor bazı siyasi kararlarla ilgili varsayımlara dayanıyor. Tahmin modelleri de siyasi kararlarla ilgili ne koyarsanız ona göre ayrı sonuç çıkıyor. Dolayısıyla biz, kendi tahminlerimizle ilgili bir revizyona ihtiyaç görmedik, görmüyoruz'' diye konuştu.
''Her türlü senaryoya hazırlıklı olunması gerek''
Başbakan Yardımcısı Babacan, hem Dünya Bankasının hem de IMF'in Avro Bölgesinde bu yıl hafif bir resesyon olacağını tahmin ettiklerini belirterek, senaryolara göre çok daha kötü yada çok daha iyi sonuçlar da olabileceğini ifade etti.
''2012 yılı her senaryoya karşı çok iyi çalışıp hazırlıklı olmamız gereken bir yıl'' diyen Babacan, bu yıl Davos'a katılanlar arasında ortak bir kanaat olmadığını, ancak çok sayıda kötümser olduğunu söyledi. Bunun zaten tahmin ettikleri bir tablo olduğunu dile getiren Babacan, her türlü senaryoya hazırlıklı olunması gerektiğini vurguladı.
''Türkiye olumlu bir gelişme olarak ayrıştırılmış durumda''
Faizlerin seviyesini de değerlendiren Babacan, Merkez Bankasının, günün gereği olan politika faizini belirlediğini, ''Koridor Uygulaması'' ile de esnek bir şekilde günlük ayarlamalar yapabildiğini kaydetti.
İşin içinde pek çok faktörün olduğunu dile getiren Babacan, şöyle konuştu:
''Dolayısıyla biz kendimize dikkat edeceğiz, reformlarımızı kararlılıkla yapmaya gayret edeceğiz. Sizin de burada bir kaç gündür gözlemlediğiniz gibi Türkiye gerçekten olumlu bir gelişme olarak ayrıştırılmış durumda. Artık Türkiye gerçek anlamda bölgesel bir güç ve küresel anlamda bir aktör olarak artık iyici tescil edilmiş durumda. Davos'taki oturumlara bakın, hangi konu olursa olsun oradaki 4-5 konuşmacıdan bir tanesinin Türkiye'den geldiğini görürsünüz. Artık çok göz önünde ve görüşlerine çok dikkat edilen bir ülke konumuna geldi Türkiye.''
''Geçici sebeplerle enflasyonun yükselmesinden kaygı duymuyoruz''
Enflasyona ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Babacan, son 3-4 aydır enflasyondaki artışın en önemli nedenlerinin kurdaki yükseliş, enerji fiyatlarının yüksek seyretmesi, ithalatla ilgili yapılan düzenlemeler ve yaşanan sel felaketi olduğunu bildirdi.
Babacan, bu sebeplerin Merkez Bankasının para politikasıyla çok da yakından alakalı şeyler olmadığını belirterek, ''Bunlar Merkez bankasının düzeltebileceği şeyler değil ve bir defalık ayarlamalar bunlar. Dolayısıyla bir defalık, geçici sebeplerle olan enflasyonun yükselmesinden kaygı duymuyoruz. Kaldı ki maliye politikası tarafında daha sıkı bir duruşumuz var. Geçen yılı beklediğimizden de daha düşük bir açıkla kapattık. Bu yıl hedeflediğimiz bütçe de şöyle Davos'a katılan ülkelere bakın, herkesin gıpta ile baktığı rakamlar. Türkiye'nin bütçe açığı sorunu yoktur. Türkiye'nin bir kamu borcu sorunu yoktur artık bu tescil edilmiş durumda'' şeklinde konuştu.
Bu yıl içerisinde de gelişmeleri yakından takip edeceklerini vurgulayan Babacan, ''Belki yeni sıkılaştırmalar gerekecek, belki bazı alanlarda gevşetmeler gerekecek ama o günün, o haftanın, o ayın gereği neyse o yapılacak. Esneklik alanı bankacılık ve para politikasında olacak ama maliye politikasındaki sıkı duruşumuz değişmeyecek'' dedi.
''Hükümetimizin kurdaki politikası dalgalı kur rejimidir''
Başbakan Yardımcısı Babacan, kurdaki değişmelere ilişkin ise hükümetlerinin kurdaki politikasının dalgalı kur rejimi olduğunu ifade etti.
Buna karşın, kurumların veya şahısların kendi arzu ettikleri kur seviyeleri olabileceğini belirten Babacan, Merkez Bankasının kurla ilgili söylediklerinin de hükümetin kur politikasının dalgalı kur rejimi olduğunu değiştirmeyeceğini bildirdi.
Merkez Bankasının enflasyon endişesiyle hem fiili hem de sözlü müdahalelerle kuru belirli bir noktada tutmaya çalıştığını, ancak önümüzdeki yıl bambaşka bir tablonun da ortaya çıkabileceğini dile getiren Babacan, ''Bu, Merkez Bankamızın kendi görüşü, kendi uygulamasıdır. Başka kurumlar da başka şeyler söyleyebilir ama ben bugüne kadar ne Türk lirası değerlidir ne değersizdir ne inmelidir ne çıkmalıdır ne de bugünkü seviye doğrudur veya yanlıştır dedim. Resmi politikamız bu. Onun haricindeki söylemler, konjonktüreldir yada kurumların, şahısların kendi görüşlerini belirler'' diye konuştu.