"Ona hep Büyük Atatürk denilirdi"
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün silah arkadaşı ve ikinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün torunu Gülsün Bilgehan, ''Pembe Köşk'te 'Atatürk' denildiğini hiç duymadım. Hep 'Büyük Atatürk' denilirdi'' dedi.
cumhuriyet.com.trAntalya Sanayici ve İş Adamları Derneği (ANSİAD) tarafından düzenlenen toplantıya katılan Bilkent Üniversitesi Uygulamalı Yabancı Diller Yüksekokulu Öğretim Görevlisi ve İnönü Vakfı Başkan Yardımcısı Gülsün Bilgehan ''Atatürk-İnönü, Sarsılmayan Dostluk'' konulu konuşma yaptı.
Türkiye'de Atatürk'e duyulan sevgi, saygı ve duyguyu Avrupa ülkeleri yurttaşların anlamasının çok zor olduğunu belirten Bilgehan, ''Türk halkı hiç bir şekilde unutmuyor. Atatürk sevgi ve saygısı daha nice uzun yıllar devam eder'' diye konuştu.
Türkiye Cumhuriyeti'nin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ile silah arkadaşı İsmet İnönü'nün yollarının öğrencilik yıllarında kesiştiğini anlatan Bilgehan, Atatürk ile İnönü arasındaki güven ve saygının hiç bir zaman eksilmediğini söyledi. Türkiye'nin 13 milyon nüfusu ve olmayan sanayisi ile bugünlere geldiğini anlatan Bilgehan, ''Türkiye bugün dünyanın en büyük 17'nci ülkesi ama diğer taraftan da en çok borcu olan ülkeler arasında yer alıyor'' dedi.
Yeni yüzyılda Atatürk'ü topluma ve dünyaya yeniden anlatmanın yollarının bulunması gerektiğini ifade eden Bilgehan, şunları kaydetti.
''Atatürk ile İnönü'nün yolları öğrencilik yıllarında kesişmeye başladı. Atatürk, aradığı tüm özellikleri İnönü'de bulmuştu. Aralarında yıpranmayan bir arkadaşlık vardı. Atatürk ile İnönü arasında başından beri güven ve karşılıklı saygı eksilmemiştir. Dedem İnönü öldüğünde 17 yaşındaydım. Pembe Köşk'te büyüdüm. Pembe Köşk'te Ulu Önder'e 'Atatürk' denildiğini hiç duymadım. Hep 'Büyük Atatürk' denilirdi. Atatürk, sanki Pembe Köşk'te yaşıyor gibiydi. 21. yüzyılda Atatürk'ü yeniden anlatmanın yollarını bulmalıyız.''
Atatürk ile dedesi İsmet İnönü arasında küskünlük olduğu yönündeki rivayetlerin yanlış olduğunu vurgulayan Bilgehan, şunları kaydetti:
''Bu küskünlük rivayetleri hem Atatürk hem de İnönü'nün hastalık dönemlerine denk gelmiştir. Ulu önder Atatürk ile dedem İnönü bu dönemde birbirlerine sevgi ve saygının eksik olmadığı mektup yazdılar. İki arkadaş arasındaki sevgi ve saygı yaşamları boyunca devam etti.''