Odatv davasında savcı beraat istedi... Ahmet Şık: Basit bir beraat istemiyoruz

Odatv davasında savcı esas hakkındaki görüşünde tüm sanıkların tüm suçlardan beraatini talep etti. Davada konuşan Ahmet Şık, "Basit bir hükümle bu davanın kapatılmasını istemiyorum" dedi.

cumhuriyet.com.tr

Ergenekon soruşturması kapsamında Oda TV’de yapılan aramalar sonrası açılan Oda TV davası 6. yılını doldururken savcı esas hakkındaki mütalaasını açıkladı. Duruşma savcısı Ali Kaya’nın ekleriyle birlikte 10 bin sayfanın üzerindeki dosya kapsamında tüm sanıkların beraatini talep ettiği 62 satırlık mütalaada, dava kapsamında bir dönem tutuklu yargılanan gazeteciler Ahmet Şık, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu ve Nedim Şener’in ismine yer vermemesi dikkat çekti.

İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya Yalçın Küçük, Hanefi Avcı, Muhammet Sait Çakır, Ahmet Şık, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Nedim Şener, Coşkun Musluk katıldı.

Yargılanan kişilere destek olmak için eski CHP Milletvekilleri Kadir Gökmen Öğüt ve Süheyl Batum ile Balyoz davasında yargılanıp beraat eden emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz katıldı.

Mahkeme başkanı duruşma başlangıcında savcının mütalaasında özetle tüm sanıklar için beraat talep ettiğini söyledi.

AHMET ŞIK: BASİT BİR HÜKÜMLE BU DAVANIN KAPATILMASINI İSTEMİYORUM

Gazeteci Ahmet Şık duruşmada söz alarak, şunları söyledi:

“Sizin söylediğiniz basitlikte bir hükümle bu davanın kapatılmasını istemiyorum. Biraz önce salonda olmayan avukatlarımın isimlerini okudunuz. Avukatlarım Bülent Utku ve Akın Atalay, bu komplo davasındaki savunmanlık görevlerini yerine getirmek üzere burada olmaları gerekirken bir başka komplo ile şu anda hapisteler. Bizler, Gülen Cemaati ve AKP’nin iktidar ve suç ortaklığıyla, sahte bir tarih yazımının parçası olan komplolarla hapishanelere atıldık. O hücrelerden beni kurtarmaya çalışan avukatlarım şimdi cemaatçi olmakla suçlanıp, AKP destekli cemaat komplolarına karşı çıkan gazeteci arkadaşlarımla birlikte aynı hücrelere konuldu. Bizlerin özgürlüğümüzün gasp edilmesine yol açan komplo ile onların özgürlüğünün gasp edilmesine neden olan komplo arasında fark yoktur. OdaTV ve benzer davalardaki komplolar bugün yaşadığımız faşizmin nedenidir. Bu nedenle bu dava öyle basit bir hükümle kapatılamaz. Bu komplonun arkasında suç ortakları olan cemaat ve AKP’nin isimlerinin açık açık tutanaklara geçirilmesi gerekiyor. Bu yüzden söylenecek bir son sözümüz var.”

Mütalaa: Yeterli somut delil bulunamadı

Şık’ın avukatı Fikret İlkiz de mütalaayı henüz görmediğini belirterek, savcılığın delil bulunamadığı gerekçesiyle beraat talep ettiği mütalaaya katılmadığını aktararak, mütalaayı incelemek üzere süre istedi.

Talepler üzerine mahkeme başkanı savcının dosya ile ilgili esas hakkındaki görüşünü okudu.

Mütalaada, iddianamede suçlama konusu yapılan yazı ve yorumların gazetecilik faaliyeti sınırını aşıp, suç örgütü faaliyetine ulaştığına dair somut deliller ortaya konulamadığı, sanıkların yönlendirme ve teşviki ile işlenmiş somut bir suç olgusuna rastlanılamadığı aktarıldı.

Suçlamaya dayanak gösterilen dokümanların bir kısmının virüs yoluyla Oda TV bilgisayarının göndermiş olabileceğine ilişkin bilirkişi raporuna değinilen mütalaada, dava açılırken dahi bu dokümanların sanıklar tarafından yazıldığı ya da Oda TV bilgisayarında açılıp okunduğuna dair somut bir kanıt bulunmadığının belirtildiği ifade edildi.

Sanıkların suçlama konusu yazı ve yorumlarının mesleki açıdan siyasi duruşa göre eleştiri veya övgü konusu olabileceğinin kaydedildiği mütalaada somut suç olgusunun tespit edilemediği anlatıldı. Sanıkların üyesi oldukları iddia edilen Ergenekon isimli terör örgütünün varlığı konusunda somut bir tespit yapılamadığının belirtildiği mütalaada, Ergenekon ana davası kararını veren İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin hükmünün Yargıtay 16. Ceza Dairesince esastan ve usulden bozulduğu anımsatıldı. Bozma kararında Ergenekon isimli bir terör örgütünün varlığına ilişkin somut yeterli delil bulunmadığının tespitinin yapıldığından sanıkların üzerlerine atılı suçlardan ayrı ayrı beraatine karar verilmesi talep edildi.

Ardından söz alan Yalçın Küçük de yargılama sürecinde yaşanılan mağduriyetlere ilişkin tazminat davası açacağını bildirerek, savunmasını için süre istedi. Mahkeme ara kararında talep edilen sürenin verilmesine karar vererek, duruşmayı 15 Şubat 2017’ye erteledi.