Öcalan'dan BDP'ye yemin önerisi

Abdullah Öcalan'ın avukatları yaptıkları açıklamada, barış konseyi için mutabakata varıldığını BDP'lilerin yemin edebileceğini ifade ettiler.

cumhuriyet.com.tr

Abdullah Öcalan, heyetle görüşme yaptığını ve 15 Temmuz tarihinin kendisi için bir hükmü kalmadığını söyleyerek, son görüşmesinde Barış Konseyi'nin kurulması için mutabakata vardıklarını belirtti. Öcalan, "Barış Konseyi ne resmi bir devlet organı olacak ne de sadece sivil bir organ olacaktır. Barış Konseyi, barış çalışmaları, barışın gerçekleşmesi ve çözüm için çalışacaktır. Bir ay veya bir aydan daha kısa bir sürede Barış Konseyi kurulmalıdır" dedi.

Öcalan, mutabakat sağlanması halinde BDP'nin meclise dönüp yemin çalışmalarına katılabileceğini, Anayasa çalışmalarına kendisinin de katkı sağlayabileceğini, ancak Hatip Dicle'nin hemen serbest bırakılmayabileceğini bildirdi.

Abdullah Öcalan'ın 6 Temmuz günü gerçekleşen haftalık görüşmesinde İmralı'da devam eden görüşmeler, daha önce sunduğu protokoller, 15 Temmuz tarihi, Çatı Partisi, yemin krizi ve çatışmasızlık sürecine ilişkin önemli açıklamalarda bulunduğu öğrenildi. Açıklamalar ANF'nin sitesinde yer aldı.
 

Protokollerde imza sözkonusu değil

Öcalan, kendisiyle görüşen heyete ve Kandil'e sunduğu protokollere ilişkin şunları söyledi:
"Benimle görüşen heyet ve onlara daha önce sunduğum protokollere ilişkin halen heyetle protokoller üzerinde görüşmeler ve çalışmalar devam ediyor, üzerinde çalışılıyor."
Görüşmeyi gerçekleştirdikleri için artık kendisi için 15 Temmuz'un bir hükmü ve bir anlamı kalmadığını belirten Öcalan şu konulara değindi:
-En son heyetle yaptığımız bugünkü görüşmede üzerinde uzlaştığımız en önemli ve atılması gereken pratik adım, Barış Konseyi'nin oluşturulmasına-kurulmasına ilişkindi. Heyetle Barış Konseyi'nin kurulmasına ilişkin bir mutabakata varmış durumdayız. Zaten bu durum protokollerde de yer almaktadır. Barış Konseyi'nin kurulması, atılması gereken ve atılacak en önemli somut adımdır. Barış Konseyi, mutlaka kurulmalıdır. Barış Konseyi ne resmi bir devlet organı olacak ne de sadece sivil bir organ olacaktır. Barış Konseyi, barış çalışmaları, barışın gerçekleşmesi ve çözüm için çalışacaktır. Bir ay veya bir aydan daha kısa bir sürede Barış Konseyi kurulmalıdır.
-İkinci ve en önemli diğer bir husus da Anayasa Konseyi'nin kurulmasına ilişkindir. Anayasa Konseyi, anayasa yapım çalışmalarını yürütecektir. Anayasa Konseyi 'Anayasa Meclisi' şeklinde ayrı bir meclis olmayacaktır, klasik meclis şeklinde algılanmamalıdır. Anayasa Konseyi, yeni anayasa yapımı çalışmalarını yürütecek bir konseydir. Bu konseyin içinde BDP de yer alıp anayasa çalışmalarını yürütebilir. BDP de Anayasa yapım çalışmalarında yer alacak ve bu çalışmaları yürütecektir. Anayasayla ilgili diğer çalışmalar da var ama beni ilgilendiren Blok'tur. Aynı şekilde anayasa konseyi çalışmalarına ben de katkı sunarım.

BDP dönebilir, Hatip Dicle meselesi hemen çözülmeyebilir

Öcalan, "Yemin krizi" konusunda ise şöyle dedi:
"Bu kriz çözülür mü çözülmez mi bilemiyorum. Ancak BDP daha önceki gibi oyunlara gelmemelidir. Daha önce söylediğimiz gibi hükümetle bir mutabakata varılarak yemin edebilirler. Bu mutabakat mutlaka olmalı ve önemlidir. Yapacakları mutabakat metni, devlete sunduğum protokollerle paralel olabilir veya kendi koşulları ve durumlarına göre yapabilirler. Örneğin bu protokollere Hatip Dicle'nin durumu, diğer beş tutuklu vekilin serbest bırakılması, KCK'lilerin serbest bırakılması, hatta tüm tutsakların serbest bırakılması, yüzde on barajının düşürülmesi ve TMK'nın değiştirilmesi gibi hususlar eklenebilir. Öyle hemen Hatip Dicle meselesi ve diğer meseleler çözülmeyebilir, öyle hemen serbest bırakılma olmayabilir. Ancak bu koşulların yerine getirilmesi için zaman içinde devletin-hükümetin yapacağı şeyler bir yazılı metne bağlanır ve zamanla yerine getirilir. Bu metinle, bu sorunların gelecekte çözümü için bir mutabakat sağlanmış olur. Bu mutabakat, sorunların çözümü için ön açıcı ve çözüm geliştirici olur. CHP'nin de yemin krizine ilişkin hükümetle bir protokolleri olur mu olmaz mı bu değil de beni asıl ilgilendiren Demokratik Blok'tur."
 

Cemil Çiçek üzerine düşeni yapabilir

TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in çözülmesi gereken en önemli birinci sorunun Kürt sorunu olduğunu söylediğini belirten Öcalan, "Bu konuda Cemil Çiçek, üzerine düşeni yapabilir. Bu şekilde yazılı bir mutabakat sağlanırsa BDP de yemin edebilir ve Meclis'e dahil olur, çalışır. Çalışmalarında başarılar diliyorum" dedi.

Yeni bir Demokratik Ulus Kongre Partisi kurulmasını öneren Öcalan, bunun çatı bir örgüt olacağını söyledi. Çatı Partisine seçilecek eş başkanların BDP'nin eşbaşkanları olmayacağını, seçilen iki parlamenter olacağını belirten Öcalan, "Bu şekilde Demokratik Ulus Bloğu oluşturulur. Bu blokta tüm sol-sosyalist çevrelerin olması gerekir. Zaten üç sol-sosyalist adayı da seçildi. Seçilen üç kişi şimdilik yeterli sayılabilir. Benim için Türk Solu, Kürt Solu gibi bir ayrım yoktur, Kürt-Türk ayrımı da yoktur" dedi.

Bu bağlamda Sırrı Süreyya, Ertuğrul Kürkçü'ye EMEP'in başkanı Levent Tüzel'e selamlarını ilettiğini kaydeden Öcalan, "Sanırım Ekim'e kadar Demokratik Ulus Kongre-Partisi çalışmalarını tamamlarlar" dedi.
 

"Yol haritası iyi okunmuyor"

Öcalan, geliştirdiği "yol haritasına" dikkat çekerek, "BDP, benim yol haritamı ya okumamış ya da anlamıyorlar. Devlet bile yol haritasını iki yıl aldı okudu, üzerinde yoğunlaştı ve üzerinde çalışmalar yaptı, faydalandı. Ama BDP, yol haritasını okumadı bile, okumuyorlar, ya da anlamıyorlar, üzerinde çalışmıyorlar. BDP, hukukçular yol haritasını neden okuyup takip etmiyorlar? Yol haritası çalışmam okunmalı ve anlaşılmalıdır. Türkiye'deki yazarlar da takip ettiğim kadarıyla bu çalışmayı olumluyorlar. TESEV raporunda da Yol Haritasından faydalanılmış, üzerinde durulmuş ve raporda yol haritasına yer verilmiş. Son savunmam da aynı şekilde yol haritasının daha kapsamlısıdır" dedi.

Çatışmasızlığa ilişkin kararı KCK'nın vereceğini belirten Öcalan, "Ulusal konferans içinde ve bünyesinde bir parlamento oluşturulmalıdır. Ahmet Türk ve Şerafettin Elçi bu çalışmaları yapabilirler. İkisine de selamlarımı iletiyorum. Daha önce söylediğim savaş ve barış ilkesiyle diğer temel ilke ve pratik öneriler üzerinden konferans çalışmaları yapılabilir. Ulusal Konferansın yapacağı en önemli hususlardan biri parlamento kurmaktır. Zaten KNK var, ancak bu kurulacak parlamento KNK'nin yeniden yapılandırılması şeklinde olabilir. Hatta Filistin'deki FKÖ modeli örnek alınarak bir parlamento oluşturulabilir. Daimi meclis şeklinde olur. Ulusal konferansın yapacağı en önemli ikinci şey de bu parlamentonun bir yürütme organını oluşturmaktır. Hatta buna gölge kabine de diyebiliriz. Bu şekilde parlamentonun da bir yürütmesi olmuş olur. Ulusal konferansın yapacağı üçüncü ve en önemli şeylerden biri de silahlı güçlerin koordinesidir. Barzani'nin silahlı güçleri veya Irak Kürt federasyonu silahlı birlikleri ve diğer silahlı güçlerin koordinesi sağlanmalıdır. KCK'nin temsilcisi de ulusal konferansta yer almalı ve KCK kendi temsilcileriyle kendisini temsil etmelidir" dedi.