Netflix Hollywood’a karşı

6 Ocak 2016’da küresel bir açılım gerçekleştiren Netflix, bilim-kurgu türünde Hollywood'un büyük stüdyolarına meydan okuyor.

Aslı Selçuk

 

1997’de Los Gatos Kaliforniya’da Reed Hastings ile Marc Randolph tarafından kurulan Netflix şirketi film, belgesel ve dizi yapımcılığını başarıyla sürdürmekte. Netflix müşterilerine ödüllü dizileri, filmleri ve belgeselleri internete bağlı cihazlar üzerinden izletiyor. Üstelik bu ağda reklam izlemek zorunda değilsiniz. Her ay yeni diziler, filmler, programlar ekleniyor. ABD’in de yayın yaşamına Dvd kiralama şirketi olarak başlayan Netflix, Dvd sektörünün yavaşlamasının ardından çevrimiçi video içerikleri yayınlamaya başladı. 2016’da da tüm dünyaya açılma kararı aldı. İlk 1 saatte 7000’in üzerinde üyeye ulaştığı gözlemlendi. Şirket, Türkiye dahil 130 ülkede yayına girdi. 6 Ocak 2016’da küresel bir açılım gerçekleştiren Netflix, 125 milyon aboneyle dünyanın en büyük internet televizyon ağlarından biri oldu. Netflix’in ardından Amazon Prime, Hulu, You Tube gibi çok sayıda çevrimiçi video izleme sistemi ortaya çıktı.

Narcos, The Crown, House of Cards, Black Mirror, Stranger Things, Lily Hammer, Mindhunter, Man Hunt: Una Bomber, Dark, Bloodline gibi başarılı diziler, The Ritual, The Cloverfield Paradox, Alias Grace, Collateral, Okja, Beasts of No Nation, Virunga gibi dikkat çekici filmler, belgeseller üretti. The Cloverfield Paradox sinemalarda gösterime girmeden Netflix’te yayınlandı. Paramount şirketinin finanse ettiği bilimkurguya Netflix 50 milyon dolar ödedi. Böylece Paramount sinema salonlarında halkın ilgisini çekmeyeceğini düşündüğü filmin dağıtım ve tanıtım harcamalarından kurtulmuş oldu. Netflix birdenbire Hollywood’daki büyük stüdyoların B planı, can simidi oluverdi. Böylece bağımsız şirket yetişkinlere seslenen bilimkurguların, gerilimlerin rıhtımı oldu.


The Cloverfield Paradox’a The Discovery, Spectral, Arq, iBoy, Advantageous, Mute, Annihilation, Titan, Anon adlı bilimkurguları da ekleyebiliriz. Cloverfield ile Cloverfield Yolu No:10 filmlerinin yapımcısı, bilimkurgunun ustası J.J. Abrams bu yeni olguyu şöyle açıklıyor: “Büyük bütçeli bilimkurgular dışında bu türü sinema salonlarında gösterime sokmak gittikçe zorlaştı. The Cloverfield Paradox bu yerleşik sistemi aşan ilk öncü bilimkurgu oldu”. Böylelikle düşük bütçeli bilimkurgular sinemalarda gösterime girmemeye başladılar. Netflix platformunda yapıtını yayınlatmak sinemacılar, stüdyolar ve sinefiller için artı bir seçim ve çözüm oldu.

 

İlk bilimkurgusu Ex_Machina’nın (2015) bilimkurgu klasikleri arasına girdikten sonra Alex Garland’ın son bilimkurgu gerilimi Annihilation (2018) Amerika dışındaki ülkelerde salonlarda gösterime girmedi. Yapımcı şirket Paramount test gösterimin ardından filmi aşırı entellektüel ve anlaşılmaz buldu, yönetmen Garland’da yaratıcılığından ödün vermedi ve finalini değiştirmedi. “Düş kırıklığına uğradım. Film, sinema deneyimi kazanmak için, sinema salonlarında gösterilmek için yapılır. Küçük ekrana karşı değilim, olağanüstü bir potansiyel vaad ediyor. Ama projeyi buna göre düşünmek, tasarlamak gerek” diyor Alex Garland.,

Mute’un (2018) yönetmeni Duncan Jones, filminin büyük perdede, sinema salonunda kitleler tarafından izlenmesini yeğleyenlerden. “Netflix olsun olmasın hepimiz filmlerimizi en iyi görüntü koşullarında çekmek ve göstermek isteriz. Kimse mizansenini kol saatinde izlenmek üzere oluşturmaz. Ex_Machina gişede başarılı olmadı ama bilimkurgu klasiği oldu” diyor Duncan Jones. Jones, Dvd formatta piyasaya çıkan Moon (2009) filmiyle olay yarattı. Yönetmenin Berlin’de geçen Blade Runner’ı çok çağrıştıran Mute’u Dvd format olarak kaldı.


Netflix için The Discovery’yi (2017) yöneten Charlie McDowell ise filminin platformda kaç kez izlendiğinden habersiz. Netflix, ötekilerine yaptığı gibi ona da izlenme oranını söylemiyor. “Bana tüm söyledikleri sonuçlardan çok memnunuz” diyor McDowell. Bu yanıt akla şu soruyu getiriyor: Tüm benliğiniz, gücünüz ve yaratıcılığınızla yaptığınız benzersiz yapıt hangi noktada sıradan bir ürüne dönüşüyor ? Yönetmenler Netflix’in kendilerine sağladığı olanaklardan, sanatsal özgürlükten son derece hoşnutlar, bundan dolayı da bu soruyu duymazlıktan geliyorlar.

 

Warcraft’la (2016) kötü bir deneyim yaşayan Duncan Jones “Önce bağımsız yapım Moon’da özgürce çalıştım, ardından büyük bütçeli stüdyo filmi Warcraft’ta sancılar çektim, sonra da Netflix’e çektiğim Mute ile yeniden özgürleştim” diyor.

 

Stüdyoların dolaşımında yapımcılar yeniden Hollywood sinemasının zanaaatkarları oldular, Netflix ise bunun tam tersi bir konumda. Günümüzde bilimkurgu türü ya düşük bütçeyle yapılıyor ya da usta Ridley Scott gibi dev bütçeyle çekiliyor, ikisinin ortası ne yazık ki yok. Netflix, bilimkurgu, fantastik, doğaüstü gerilim gibi türleri yapmaktan çekinen Hollywood stüdyolarının boşluğunu doldurdu.