Modern çağın derdi "kalın bel"

Metabolik Sendrom Derneği Başkanı Prof. Dr. Aktekin Oğuz, hareketsiz ortamda çalışan bireyleri tehdit eden ve ''modern çağ hastalığı'' olarak nitelenen metabolik sendromun (bel çevresi kalınlaşması ve obezite), 20. yüzyılın, 21'inci yüzyıla bıraktığı en kötü miras olduğunu söyledi.

cumhuriyet.com.tr

Türkiye Metabolik Sendrom Derneği'nce Antalya'da düzenlenen 6. Metabolik Sendrom Sempozyumu'nda basın toplantısı düzenlendi. Metabolik Sendrom Derneği Başkanı Prof. Dr. Aytekin Oğuz, toplantıda kardiyoloji ve diyabet uzmanlarının ele aldığı metabolik sendromun, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de büyük artış gösterdiğini bildirdi.

20. yüzyılın çarpık kentleşme ve çevre sorunlarının yanı sıra, metabolik sendromu da günümüze devrettiğini belirten Oğuz, ''Metabolik sendrom 21. asrın hastalığı, sendromudur. Bel çevresi kalınlığı ve obezleşme 20. asrın, 21. asra bıraktığı en kötü mirastır. Türkiye'de her 3 kişiden 1'inde metabolik sendrom görülmektedir. Doğal ve sağlıklı olmayan bir yaşam tarzını seçmememiz nedeniyle doğa bize bedel ödetiyor'' dedi.

Masa başında ve yoğun stres altında çalışanlarla, beslenme düzensizliği yaşayan kişilerin daha fazla etkilendiği metabolik sendromun, kalp hastalıkları ile şeker hastalığına yakalanma olasılığını artırdığına dikkati çeken Oğuz, şöyle devam etti:

''Metabolik sendrom, hipertansiyon, diyabet, kan yağlarında bozulma ve kalp ve damar hastalıklarının ortaya çıkmasında etkilidir. Türkiye'de yaygınlaşan hastalıklarda diyabet ve hipertansiyon en ön sırada gelmeye başladı. Diyabet, kronik böbrek yetersizliği ile hipertansiyonun da en önemli sebebidir. Metabolik sendrom günümüzde psikiyatrinin de en önemli konularından biridir ve cinsel yaşamı da olumsuz etkilemektedir. Türkiye'nin en önemli problemlerinden biri de egzersiz yapılmamasıdır. Bu problem nedeniyle de metabolik sendrom artmaktadır.''

Metabolik sendromun neden olduğu diyabet ve kalp hastalıklarına karşı uzmanların ve medyanın toplumu doğru bilgilendirmesinin önemine değinen Oğuz, diyabet tedavisinin başarısında en önemli unsurun ise hastanın tedavisi ile diyetini sağlıklı uygulaması olduğunu bildirdi. Diyabet için satılan ürünlerin de yanıltıcı olabildiğini ifade eden Oğuz, ''Gıda endüstrisi un ve şekere dayalı ürün takdimi yapıyor. Diyabetik ürünlere dikkat edilmelidir'' dedi.


Diyabetteki artış

Dernek Genel Sekreteri Prof. Dr. Kubilay Karşıdağ da, Türkiye'de diyabet hastalığındaki ciddi artışın devam ettiğini belirterek, ''Türkiye'de diyabet hastalarının sayısında 2030'da yüzde 50 artış olması bekleniyor'' dedi.

Diyabet hastalarının 3'de 2'sinin hasta olduğu bilmediğini, kilo alıp verme ile kaşıntı gibi farklı belirtilerin iyi değerlendirilemediğini dile getiren Karşıdağ, ''Diyabet keşke insanın canını acıtan bir hastalık olsaydı. Türkiye'deki diyabet hastalarının yüzde 90'ından fazla Tip 2 diyabettir. Bu önlenebilir ancak hasta olan bu insanlar diyabet olduğundan habersizdir'' diye konuştu.

 

Ev kadınlarının tarzı

Metabolik Sendrom Sempozyumu Bilimsel Düzenleme Kurulu Üyesi Doç. Dr. Ahmet Temizhan da, Türkiye'de şişmanlık ve obezite oranının yüzde 30.4'e çıktığını, kilo problemi yaşayanların da, nüfusun yüzde 36'sına ulaştığını bildirdi.

Şişman, obez ve kilo sorunu olanların toplamının, toplumun yüzde 66'sına tekabül ettiğine işaret eden Temizhan, ortaya çıkan yüzde 66'lık oranının ABD ile aynı noktaya geldiğine dikkati çekti. Doç. Dr. Temizhan, şunları söyledi:

''Ülkemizde obez olan ve fazla kilo problemi yaşayanların oranı nüfusun 66'sıdır. Türkiye'de ev kadınlarının yaşam tarzını değiştirirseniz, Türkiye'yi değiştirirsiniz. Ev kadınları hedef kitle seçilmelidir. Kadınlar eşlerinin, çocuklarının beslenmesinde ve spor yapmasında bile belirleyicidir.''

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı'ndan Doç. Dr. Meral Kayıkçıoğlu da, diyabet hastalıklarının ABD'de 14, Türkiye'de 20'li yaşlarda görülmeye başlandığını belirterek, ''20'li yaşlarda diyabeti görmeye başladık. Halk arasında gizli şeker denilen diyabeti yakalayabilirseniz, önleyebiliyorsunuz. Bu hastalıklara karşı doğru beslenme ve spor, şehirde de köylerde herkesin önceliği olmalıdır'' dedi.

Metabolik Sendrom Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Yüksel Altuntaş da, kilolu ve bel çevresi geniş olan kişilerin diyabet testi yaptırmalarını isteyerek, ''Belirti aramayın. Diyabet yaşam ve beslenme tarzı bozuk olan herkesin kapısını çalabilir. İleriki yıllarda ne yazık ki çocuklarımızda diyabete yakalanma riski daha fazla olacaktır'' dedi.

Toplantıya Türkiye Kardiyoloji Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Çetin Erol da katıldı.