Miliband'dan 'Kıbrıs vurgusu'

İngiltere Dışişleri Bakanı David Miliband, Kıbrıs'ta bir "fırsat penceresi"ni gördüklerini belirterek, "Sayın Yunanistan Başbakanı ve Türkiye Başbakanı, ciddi anlamla bu sürece destek sağlamalı, bunun, sürecin ilerlemesi için gerekli olduğunu düşünüyorum" dedi.

cumhuriyet.com.tr

Ankara'yı ziyaret eden İngiltere Dışişleri Bakanı David Miliband ile Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin AB süreci, Afganistan gibi bölgesel sorunlar ve Kıbrıs'taki müzakere sürecinin ele alındığı görüşmenin ardından ortak basın toplantısını düzenledi.

David Miliband, dördüncü defa Türkiye'yi ziyaret ettiğini belirterek, Davutoğlu ile "çok verimli" görüşmeler yaptıklarını söyledi. Miliband, "AB yolundaki Türkiye'yi destekliyoruz. Türkiye, Avrupa'ya aittir" ifadelerini de kullandı.

Kıbrıs'ta bir "fırsat penceresi"ni gördüklerini de ifade eden Miliband, "Sayın Yunanistan Başbakanı ve Türkiye Başbakanı, ciddi anlamla bu sürece destek sağlamalı, bunun sürecin ilerlemesi için gerekli olduğunu düşünüyorum" şeklinde konuştu.



"Ankara protokolü masa üzerinde duruyor"

İngiltere Dışişleri Bakanı Miliband, Kıbrıs'taki iki liderinin desteğe ihtiyaçlarının olduğunu da kaydetti. Miliband, bir sorunun karşısında Türk limanlarının Rumlara açılmasına ilişkin "Ankara Protokolü masa üzerinde durmaktadır" dedi ve bir sürecin söz konusu olduğunu vurguladı.

Kıbrıs konusundaki ilerlemenin taşıdığı büyük önemin altını çizerken bu sürecin sadece ada için değil, AB-Türkiye ve AB-NATO ilişkileri için de çok önemli olduğunu ifade eden Miliband, Ankara ile ilişkilerde engellerin Aralık ayında kaldırılması gerektiğini söyledi.
David Miliband, bir sorunun karşısında "Türkiye'nin ciddi anlamla küresel bir aktör" olduğunu belirttiği basın toplantısında, Afganistan'da İngiltere ve Türkiye'nin ciddi ortak çalışmalar yaptığını da söyledi.


"Çevre başlığında sıkıntı beklemiyoruz"

Bu arada, bir gazetecinin AB üyesi bir ülkenin, "Çevre" başlığının açılmasını veto ettiği yönündeki soru üzerine Miliband, "çevre" konusunun ertelenmediğini, AB Dönem Başkanı İsveç'in bu konuya ilişkin hassasiyetini ifade ettiğini belirtti.
"Avrupa Konseyi Türkiye'ye önemli sözler verdi, katılım süreci ile ilgili olarak ve sürecin takip edilmesinin önemli olduğunu düşünüyorum" diyen Miliband, AB'nin sözlerine sadık kalması gerektiğini vurguladı.

Ahmet Davutoğlu ise, yürüyen bir süreç varken herhangi olumsuz bir izlemin edinilmesinin doğru olmadığını vurguladı. Davutoğlu şunları söyledi:
"Biz şimdiye kadar her zaman Avrupa Birliği ile ilgili süreçte kararlı bir tutum sergiledik. Bütün fasıllarda üzerimize düşeni yapmaya yoğunlaştık. Çevre faslı ile ilgili bundan 6-7 ay önce konuşulduğunda tamamlanması çok güç bir fasıl gibi yansıtılıyordu, büyük bir müktesebat içerdiği için. Ama Türkiye o kadar azimli ve kararlı davrandı ki çevre faslını açılacak hale getirdi. Biz bu konuda hem, İsveç Dönem Başkanı'na güveniyoruz, hem de Komisyona güveniyoruz hem de yaptığımız hazırlıklardan eminiz. Bu konuda bir sıkıntı ile karşılaşacağımızı düşünmüyoruz."

 

AB ile çevre faslının açılmasında sorunlar yaşandığının belirtilmesi üzerine Ahmet Davutoğlu, önde yürüyen bir süreç varken herhangi bir olumsuz intibaya kapılmanın doğru olmadığını söyledi. Davutoğlu, ''Biz son ana kadar her zaman AB ile ilgili süreçte kararlı bir tutum sergiledik ve bütün fasıllarda üzerimize düşeni yapmaya yoğunlaştık'' dedi.

Çevre faslıyla ilgili bundan 6 ay kadar önce konuşulduğu zaman tamamlanması çok zor bir fasıl gibi yansıtıldığını ifade eden Davutoğlu, ''Ancak Türkiye o kadar azimli ve kararlı davrandı ki çevre faslını açılır hale getirdi. Biz bu konuda hem İsveç dönem başkanlığı hem de AB Komisyonu'na güveniyoruz, hem de yaptığımız hazırlıklardan eminiz. Bu konuda bir sıkıntıyla karşılaşmayacağımızı düşünüyoruz'' diye konuştu.


İsrail Büyükelçisi

Davutoğlu, İsrail'in Ankara Büyükelçisi Gabby Levy'ye karşı son günlerde kimi illerde sergilenen tutumların sorulması üzerine, yalnızca uluslararası hukuk ve dış temsilcilikler açısından değil Türk gelenekleri açısından konuyu değerlendirmek gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:
''Bütün büyükelçilerimiz bizim misafirlerimizdir ve onların güvenliği, onların ülkede en iyi şekilde ağırlanması bizim geleneğimizin bir parçasıdır. O bakımdan İsrail Büyükelçisi de diğer bütün büyükelçiler de Türkiye'de her zaman saygı göreceklerdir.''

Davutoğlu, Sudan Devlet Başkanı Ömer El Beşir'in, İSEDAK toplantısı için Türkiye'ye gelmesinin söz konusu olduğunun hatırlatılması üzerine de, İstanbul'da bir zirvenin düzenleneceğini, dolayısıyla İslam Konferansı Teşkilatı üyelerine bu konuda davet mektupları gönderildiğini söyledi. Temelde bu zirvenin İKT faaliyeti olduğunu, ancak Trükiye'nin de dönem başkanı olduğu için evsahipliği yaptığını belirten Davutoğlu, ''O nedenle Türkiye bu davetleri iletmiştir. Bunlara ne şekilde icabet edileceği zamanla görülecektir. Şimdiden Türkiye'nin herhangi bir lideri sınırlayıcı tavır takınması İKT bünyesinde ve uluslararası bir organizasyonda söz konusu değildir. Ama katılımcılar netleşince kamuoyu da bunu görecektir'' diye konuştu.

İngiliz bakana yakasındaki gelinciğin 1. Dünya Savaşı'nda ölenleri anmak için takıldığının ve oysa Osmanlı İmparatorluğu ile İngiltere'nin o dönemde karşı taraflarda yer aldıklarının hatırlatılmasına karşılık, Miliband'ın yanıt vermesinden sonra söz alan Davutoğlu, kendisinin de bu konuda kimi şeyler söylemek istediğini kaydetti. Davutoğlu, bu sorunun yanlış anlaşılabileceğini belirterek, Çanakkale Savaşları dolayısıyla kayıplar söz konusu olduğunda Avustralya ve Yeni Zelanda ile dostluğun temellerinin de bu savaşa gittiğini hatırlattı ve şöyle devam etti:
''Dolayısıyla savaşırken nesiller karşı karşıya gelebilir ama daha sonraki dönemlerde kayıplar ortak kayıplardır. Onun için de Çanakkale'de hangi savaşta hangi tarafta savaşmış olursa olsun onlar bizim topraklarımızda her türlü saygıya layık, bize emanet edilen kayıplar olarak hep burada dostlukla anılacaktır. 1. Dünya Savaşı'nda ister Türk ister İngiliz ister Avustralyalı ya da Yeni Zelandalı dünyanın neresinde olursa olsun o kayıpların insanlık için bir kayıp olduğunu düşünüyorum.''


İsrailli yerleşimciler

İsrailli yerleşimciler hakkındaki soru üzerine de Davutoğlu, Trükiye'nin bu konudaki tutumunun net olduğunu vurgulayarak, 1967 savaşından sonra ortalya çıkan tabloda hangi gerekçeyle olursa olsun, ister yerleşim ister genişleme amacıyla olsun, 1967 yılı toprakları üzerindeki tüm yerleşimlerin Türkiye için gayrimeşru olduğunu bildirdi. ''Bırakın genişlemeyi, varolanların meşru olduğu bile düşünülemez'' diyen Davutoğlu, Ortadoğu'da gerçek bir barış sağlanmak isteniyorsa bu temel üzerinde sağlanması gerektiğini dile getirdi ve ''1967 savaşındaki bütün topraklar, Doğu Kudüs de dahil olmak üzere, Haremüşşerif de olmak üzere, bizim için Filistin topraklarıdır ve Filistin toprağı olarak kalmaya devam edecektir'' diye konuştu.

Davutoğlu, Kıbrıs müzakereleri ve Türk limanlarının Rum gemilerine açılması konusunda ise, Kıbrıs konusunu bir bütün olarak ele aldıklarını, yalnızca limanlar konusu çerçevesinde konuşmadıklarını belirterek, bu konudaki tutumlarının açık olduğunu kaydetti.
''İki yol var önümüzde ki biz birincisini tercih ediyoruz. Yani kapsamlı bir çözümü'' diyen Davutoğlu, Türkiye'nin Ada'ya ve Doğu Akdeniz'e barış gelmesini istediğini, bu nedenle kapsamlı müzakerelerin zaman geçirilmeksizin tamamlanması gerektiğini söyledi. Davutoğlu, ''Sürüncemede bırakılması suretiyle Türkiye'ye limanlar üzerinden baskı yapılabileceği düşüncesi bir vehimden ibarettir, bir zehaptır, kimsenin buna kapılmaması lazım'' derken, eğer istenen şeyin gerçekten kapsamlı barış ise bunun hiç zaman geçirilmeden gerçekleştirilmesi gerektiğini bildirdi.

Davutoğlu, şöyle konuştu:
''Eğer limanlar konusu kapsamlı barış dışında ya da daha sonraki aşamada ele alınacaksa yine bilinmesi gereken şey şu: Taaahütler karşılıklıdır. Türkiye'nin limanlarını açma konusundaki taahhütü ne kadar AB Konseyi açısından bağlayıcı ise, KKTC üzerindeki izalasyonların kaldırılması da bizim açımızdan o derece önemli bağlayıcı bir hükümdür. Bunlar ancak birlikte ele alındığı zaman adil bir yaklaşım sergilenebilir."

Türkiye için bir eksen kayması olduğu yönünde yapılan tartışmaların hatırlatılması üzerine Davutoğlu, bu konuda aslında en doğru yanıtın David Miliband tarafından 26 Ekim'deki konuşmada verildiğini kaydetti.

Davutoğlu, şunları kaydetti:
''Türkiye'nin yükselen bir güç olması AB için bir değerdir. Türkiye, hiçbir zaman bir eksen tartışması yaşamamıştır ve yaşamayacaktır. Çünkü Türkiye kendi ekseni etrafında küresel ve bölgesel bir barış kurma misyonu üstlenmiştir. Kendi eksenimiz o kadar sağlamdır ki bu eksen etrafında bütün dünyaya bakarız ve AB, NATO, Transatlantik oriantasyonu da bu eksenin en köklü boyutudur.''

Irak'ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin üst düzey yetkilisi Neçirvan Barzani'nin geçen hafta İstanbul'a gelip gelmediğinin sorulmasına karşılık Davutoğlu, Barzani'nin herhangi bir toplantıya katılmadığını, ancak birçok Iraklı lider gibi özel bir ziyaret için ailesiyle birlikte Trükiye'de bulunduğunu kaydetti.
Davutoğlu, ''İstanbul, bu anlamda herkesin huzur bulmak için sığındığı bir şehirdir'' diyerek, Barzani'nin ziyaretinin siyasal bir boyutu bulunmadığını bildirdi.

 

"Türkiye ciddi anlamda küresel bir aktör''

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile birlikte düzenlediği basın toplantısında, ''Türkiye, gerçekten ciddi anlamda küresel bir aktör'' diyen David Miliband, Türkiye'nin Afganistan'da ciddi çalışmalarının söz konusu olduğunu, iki ülkenin karşılıklı olarak Afganistan'daki sorunların çözümü açısından çaba sarfetmekte olduklarını bildirdi.

Miliband, o bölgede ciddi tehditlerin söz konusu olduğunu hatırlatarak, Afganistan'dan dünyaya 1990'lardan itibaren önemli ölçüde terörün yöneldiğini kaydetti. İngiltere ve Türkiye'nin Pakistan konusunda da önemli bir işbirliği ve iletişime sahip olduklarını ifade eden konuk bakan, Pakistan'daki istikrarın yalnızca Pakistan için değil aynı zamanda Afganistan için de istikrar demek olduğunu dile getirdi.

Ortadoğu'nun her iki ülke için de çok önemli olduğunu belirten Miliband, Türkiye ile İngiltere arasındaki ilişkilerin daha da güçlendirilmesinin önemli olduğunu vurguladı.

Görüşmelerde İngiliz delegasyon üyelerinin yakalarındaki çiçeğin anlamının sorulduğunu ifade eden konuk bakan, bu kırmızı gelinciği 1. Dünya Savaşı'nda İngiltere'nin kayıplarını anmak için simge niteliğinde taşıdıklarını kaydetti.

1915 olaylarıyla ilgili olarak İngiltere'nin politikasının değişip değişmediğinin sorulması üzerine Miliband, bu konudaki tutumlarının değişmediğini ve Türk hükümetinin son politikalarını güçlü bir biçimde desteklediklerini bildirdi.


''Türkiye'nin üyelik perspektifi tam üyeliktir"

Konuk bakan, Türkiye'nin AB görüşmelerindeki Çevre Faslı ile ilgili bir soruya karşılık olarak da, Çevre Faslı'nın açılmasından vazgeçilmediğini, İsveç dönem başkanlığının bu faslın bir an önce açılmasından yana olduğunu söyledi. Miliband, genel olarak AB Konseyi'nin Türkiye'ye üyelik perspektifi verdiğini belirterek, ''bu perspektifin de tam üyelik olduğunu, başka birşey olmadığını'' bildirdi.

Miliband, Kıbrıs müzakereleriyle ilgili soruya karşılık da, Ankara Protokolü'nün uygulanmasının Türkiye ve diğer tarafların sorumluluğu olduğunu, bundan ayrı ancak bununla ilgili bir başka süreç daha bulunduğunu, bunun da Kıbrıs müzakereleri olduğunu söyledi. ''Müzakerelerde ilerleme başlı başına önemli bir konudur'' diyen konuk bakan, bu sorunun çözülmesinin AB-NATO ilişkileri açısından da önemli olduğunu, gerek Kıbrıs sorununda gerekse protokol konusunda acil bir çözüm bulunmasının önemli olduğunu vurguladı.

Miliband, 26 Ekim'de Londra'da Türkiye'nin yönü ve önemine ilişkin yaptığı konuşmanın hatırlatılması üzerine, o konuşmada, ''Türkiye'nin Avrupa'da yükselen bir dev olduğunu'' söylediğini belirterek, dünyanın 15. büyük ekonomisi olan Türkiye'nin giderek artan gücüne dikkat çekti. Miliband, bundan daha derinde olan başka hususlar da bulunduğunu, Türkiye'nin coğrafik konumunun önemine ve enerji hatlarındaki konumuna değindi.

''Bugün artık Müslüman nüfus ağırlıklı ülkelerle nüfusu Müslüman olmayan ülkeler arasında daha çok köprü kurulması gereken bir dünyadayız'' diyen konuk bakan, AB'nin değerler birliği olduğunu ve bu değerlerden birinin de tüm insanlara ırkları ve dinleri ne olursa olsun eşit davranmak olduğunu söyledi. Miliband, Türkiye'nin AB'nin saygıdeğer bir üyesi olmasının önemli bir simge olacağını kaydetti.

İsrailli yerleşimcilerle ilgili bir soruya karşılık Miliband, 1967 sınırları çerçevesindeki bir Filistin devletini desteklediklerini, Küdüs'ün de Filistin ve İsrail'in başkenti olduğunu, ABD Başkanı Barack Obama ve ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın son barış çabalarının desteklenmesi gerektiğini dile getirdi.

Türkiye için ''eksen kayması'' iddialarının olduğunun hatırlatılması üzerine Miliband, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın son açıklamalarını gördüğünü belirterek, bu açıklamalardan da anladığı kadarıyla Türkiye'nin Ortadoğu'ya yönelik son çalışmalarının herhangi bir alternatif arayışı ya da reddediş anlamına gelmediğini sözlerine ekledi.