"Memurlar baskı altında"

Tüm Sağlık-Sen Genel Başkanı Okay Erözgün, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer'in, Kamu Personel Reformu öncesi türbinlere oynadığını, halka memuru şikâyet ederek memurları baskı altına almaya çalıştığını söyledi.

cumhuriyet.com.tr

Tüm Sağlık Sen Genel Başkanı Okay Erözgün, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer'in, bir programda yaptığı konuşma sırasında, kamu çalışanlarının yüzde 36'sını 'vasıfsız', yüzde 11'ini de 'devlet için hizmet üretemez' açıklaması üzerine, yazılı bir açıklama yaptı. Erözgün, "Çalışma Bakanı Ömer Dinçer, Kamu Personel Reformu öncesi kamuoyunda türbinlere oynamakta halka memuru şikâyet ederek memurları baskı altına almaktadır" dedi.

Erözgün, iktidarın çözüm üretmesi gerektiğini kaydederek, şunları söyledi:
"İşin hazin tarafı bu açıklama Devlet Personel Başkanlığı'nın bağlı bulunduğu Bakan'dan değil, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı'ndan gelmektedir. Sayın Bakanın başında bulunduğu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, çalışma barışını, çalışanlar arasında birlik ve beraberliği sağlamakla görevli bir bakanlıktır. Üstelik 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, kamu çalışanlarını yetiştirme görevini de bu bakanlık görevleri arasında saymaktadır. Sayın Bakanın ifade ettiği gibi kamu çalışanlarının yüzde 36'sı vasıfsız, bundan şikayetçi olmak değil, vasıflı hale getirmek Sayın Bakanın görevidir. İktidarın şikâyet etme hakkı yoktur, Çözüm üretmelidir, Devlet şikayet etmez, gereğini yapar. Memur vasıfsız ise vasıflı hale getirilir. Sayın Bakanın bu tavrı ve kamu çalışanlarını verimli-verimsiz, vasıflı-vasıfsız tasnifi biz memurları üzmüştür."


"Ehliyet ve liyakat esastır"

Erözgün, kanuna göre devlet, memur alırken, eşitlik ve ayrım gözetmeme ilkesini uygulamak zorunda olduğunu ifade ederek, memurların görevlerini amirlerine bağlı olarak tarafsız bir biçimde yapmakla yükümlü olduğunu kaydetti. Erözgün, şöyle dedi:
"Memuriyete girişin şartları da kanunla belirlenmiştir. Kimi hizmetler için özel öğrenim gerekmektedir. Ayrıca memurluğa girişte yarışma sınavları ile belirlenecek ehliyet ve liyakat da aranır. Kişiler eğitimleri, bilgi ve becerilerine göre memurluk mesleğine girerler, bu meslekte sürekli çalışarak ve yetişerek önceden belirlenmiş kurallara göre yükselirler. Memuriyete atanma, görev ve yetkiler, hak ve yükümlülükler, aylık ve ödenekler, özlük işleri, kanunla düzenlenir. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, memuriyeti sınıflandırma esasına dayandırmıştır. Belirli sınıftaki memurlar hizmet süreleri ve başarı derecelerine göre kademe ve derece ilerlemesine hak kazanırlar."


"Eşitlik ve adalet uygulamaları yok edilecek"

Erözgün, özellikle yönetici kademelerindeki memurların görevlerinin hükümetlere bağlı olmasının, kamu hizmetlerinin siyasallaşması anlamı taşıyacağını bildirerek, sözlerine şöyle devam etti:
"Mevcut sistem, yöneticilerin alt kademelerdeki memurlara siyasi baskı yapmalarının önüne geçmek üzere kurulmuş, memurun iş güvencesi de siyasi rekabetten etkilenmemesi amacıyla düzenlenmiştir. Getirilmek istenen sistemde, kamuda liyakat ve kariyer ilkelerinin yok edilerek, eşitlik ve adalet uygulamalarının ortadan kaldırılarak, kamu hizmetlerinin ve kamu görevlilerinin hükümetlerin ellerine teslim edilmesidir. Böyle bir uygulama ile kamuda bir tarafta belli şartları yerine getirmiş, yapılan merkezi sınavda başarı göstermiş ve bu şekilde göreve başlamış bir kesim; diğer tarafta ise liyakat ilkesinin yok sayıldığı, görevin gerektirdiği niteliklere sahip olup olmadığı tartışılır tamamen siyasileşmiş bir yönetici kesim oluşturulacaktır. Bu durumda eşitlik ve adaletten bahsetmenin de imkanı kalmayacaktır. Memurlar arasında yandaş memur oluşturma gayretlerinin artık tam anlamıyla bir ayrımcılığa dönüşmesi söz konusu olacaktır, yandaş memurluk bu ülkeye fayda sağlamaz.

Kamuda siyasi baskılar, kadrolaşma, adaletsizlik ve liyakatsizlik yaygınlaşacak, memurlar arasında hükümete yaranarak kariyer edinme adına bir yarış başlatılacaktır. Böyle bir değişiklik kamu hizmetlerinde bugüne kadar kurulmuş olan personel sisteminin çökmesini sağlayacaktır."