Mehmet Koç'tan torba kanun açıklaması

İstanbul Vergi Dairesi Başkanı Mehmet Koç, idarenin 6111 sayılı Torba Kanun'dan yararlanmayanları inceleyeceği yolundaki tartışmanın doğru olmadığını bildirdi.

cumhuriyet.com.tr

Koç, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği'nin (MÜSİAD) düzenlediği ''Kamu Alacaklarını Yeniden Yapılandırma Yasasının Getirdiği Fırsatlar'' konulu Perşembe toplantısında, 6111 sayılı kanunun geçmişle barışma ve yeni bir sayfa açma imkanı getirdiğini ifade ederek, buna ''af kanunu'' demenin mümkün olmadığını söyledi.

Kanunu yeniden yapılandırma olarak niteleyen Koç, ''Bir anlamda şunu demiş oluyoruz; 'Daha önce uygulanan gecikme zammı oranları çok yüksekti'. Bu kanunla bu sorunu çözüme kavuşturmuş ve mükellefi borcunu ödeyebilecek hale getirmiş oluyoruz'' dedi.
Bu kanundan yararlanmanın, mutlaka mükellefin bir sorunu var anlamına gelmediğini ifade eden Mehmet Koç, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Bugünlerde değişik ortamlarda duyuyoruz. Mali müşavirler ya da yeminli mali müşavirler ile mükellefler arasında ciddi bir tartışma var. Yeminli mali müşavir, mükellefi bu kanundan yararlanmaya yönlendirmeye gayret ediyor. Mükellef de 'bizim bir hatamız mı var bu kanundan yararlanalım?' diyor. Yeminli mali müşavir 'hatamız var' dese bir türlü, 'yok' dese yarın ne olacağı belli değil. Dolayısıyla bu kanundan yararlanmak için mutlaka bir hata yapmış olmak gerekmiyor. Bilginin bu kadar yaygın bir şekilde paylaşıldığı ortamda hatadan değil, yorum farklılıklarından söz etmek mümkün. O nedenle buna yorum farklılığı olarak bakmak gerekir.''

Mükelleflerin 6111 sayılı kanun ile bir bakıma geçmişlerini garanti altına aldığını, bu yıllarla ilgili inceleme yapılamadığını belirten Koç, geçmişte yaptıkları işlerle ilgili tereddütü olan mükelleflerin, Torba Kanun olarak bilinen kanundan yararlanarak geçmişe yönelik tereddütlerini gidermiş olacaklarını, geleceğe yönelik olarak da idareden görüş alarak işlem yaptıkları takdirde kendilerini garanti altına alacaklarını anlattı.

Uygulamada çok sık karşılaşılan durumlara da değinen Koç, mükellefin borcu bulunduğundan haberinin olmayabildiğini, mükelleflerin, uygulamanın sona ereceği 31 Mayıs'a kadar vergi dairelerine uğrayıp konuyla ilgili bilgi alabileceğini söyledi.
Mehmet Koç, ''İdare olarak ilginç anlar yaşıyoruz. Bir taraftan 6111 sayılı Torba Kanun kapsamına girmeyip, girmek için mücadele eden mükellefler var. Yani şartlarını oturttuğunu iddia eden, ama idarenin 'hayır, sizin şartlarınız tutmuyor, bu kanundan yararlanamazsınız' dediği mükellefler var. Bir taraftan da Torba Kanun'dan yararlanabileceği halde gelip başvurmayan mükellefler var, fırsatı kaçıranlar var'' diye konuştu.

Borcu olmadığını düşünen mükelleflerin de vergi dairelerine uğrayıp durumlarını birebir görmelerini öneren Koç, bu tür kanunlar döneminde bir tartışmanın ortaya çıktığını, ''İdare, bu kanundan yararlanmayanları inceleyecek'' tartışması yapıldığını, böyle bir şeyin doğru olmadığını kaydetti.
 

KDV iadeleri

İnceleme ve denetimin bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da devam edeceğini bildiren Koç, şunları kaydetti:
''Şu anda da devam ediyor. Kanunun uygulama zamanı bittikten sonra inceleme, denetim elemanları, bir mükellefi incelerken bakacaklar, 'matrah artırımından yararlandı mı yararlanmadı mı?', eğer yararlanmışsa o mükellefleri inceleme imkanı yok, incelemeyecekler. 'Matrah artırımından yararlanmayanlar incelenecek' değil, matrah artırımından yararlananların incelenmeleri mümkün değil. Diğer denetim faaliyetleri önceden olduğu gibi devam edecek. Dolayısıyla burada incelenen mükellefler matrah artırımından faydalanmamış olan mükellefler oluyor. Çünkü kanunen, matrah artırımından faydalanan mükellefleri incelemeye imkan yok.

Mükellefler KDV yönünden matrah artırımından yararlandıkları takdirde kendileri genel esaslara dönmüş oluyorlar ve iadelerini hiçbir problem olmayan mükellef gibi alma hakkını kazanmış oluyorlar. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı olarak şu anda yüzde 100 teminat getiren mükelleflere iadelerini bir hafta, belli durumlarda da başkanlıkça iade yapılan durumlarda da en geç 15 gün içinde iadelerini yapma garantisi veriyoruz. Bu tüm mükellefler için geçerli. Yani inşaatçılar, ihracatçılar için de geçerli. İndirimli oranda KDV'ye tabi teslimde bulunan mükellefler için geçerli. Bu daha önce sadece ihracatçılar için getirilmişti. Şimdi diğer mükellefleri de dahil ettik. Kim bunun dışında? İndirimli oranda teminatla iş yapan mükellefler bunun dışında. İdare olarak şöyle düşünüyoruz; 'teminatı ver, paranı vereyim, git işini gör, eğer ben bir yanlışlık görürsem teminatını bilahare paraya çevirme imkanım var.' Hiç olmazsa bu arada mükellef kendi işini görebilsin. Şu tür itirazlar geliyor: her mükellef teminat bulamayabiliyor, banka teminat mektubu... Bu da doğru ya da teminat mektubunun bir maliyeti var. Ama mükellef oturup hangisinin kendi lehine olduğuna karar verebilecek durumda.''

KDV iadeleri konusunda mükelleflerin ciddi yakınmalarının farkında olduklarını dile getiren Mehmet Koç, bu nedenle 2 bin yeni gelir uzmanının KDV iadelerinin daha çabuk yapılması için ekibe dahil edildiğini belirterek, şöyle devam etti:
''Ama bir taraftan önceki kadar olmasa da malum dün, önceki gün medyada yine yer aldı, hayali ihracat konusu var. Bir taraftan da mükelleflerin iadelerini geciktirmeme konusu var. İdare bu ikisini optimal noktada buluşturmak durumunda. Hem mükellefin iadesini hızlı bir şekilde yapacak hem de herhangi bir yanlışlığa meydan vermemiş olacak. Bazen işin mahiyetinden kaynaklanan gecikmeler olabiliyor ama genel kural; teminatını getiren mükelleflere vergi dairelerince iadenin yapıldığı durumlarda 7 gün içinde, vergi dairesi dışında yani grup müdürlüklerince yapılan iadelerde de 15 gün içinde iadelerini vermeyi taahhüt ediyoruz''

İstanbul Vergi Dairesi Başkanı Mehmet Koç, Kamu Alacaklarının Yeniden Yapılandırma Yasası kapsamında şu ana kadar İstanbul'da 854 bin dilekçe aldıklarını bildirdi.
Mehmet Koç, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği'nin (MÜSİAD) düzenlediği ''Kamu Alacaklarının Yeniden Yapılandırma Yasasının Getirdiği Fırsatlar'' konulu Perşembe Toplantısında yaptığı konuşmada, İstanbul'da bugüne kadar mükelleflerin bu kanundan yararlanma oranının yüzde 40'a yakın olduğunu belirterek, bu oranın kalan 15-20 günde daha da artmasını beklediklerini söyledi.

Koç, ''Pazartesi günü bu kanundan yararlanmak için sırada bekleyen ve vergi dairesinin dışına kadar sıra varken, kanundan yararlanma süresinin uzatıldığı duyulduğu anda sıra birden bire yok oldu. Şimdi bekliyoruz ki bu ayın sonunda yine aynı sıralar oluşacak. Özellikle değişik mahiyette işleri olan mükellefleri son günü beklemeden vergi dairesine gelmeye davet ediyoruz'' şeklinde konuştu.

Kamu Alacaklarının Yeniden Yapılandırma Yasası kapsamında şu ana kadar İstanbul'da 854 bin dilekçe aldıklarını bildiren Koç, İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı'nın (İVDB) internet sitesinde bulunan avantaj hesaplama modülünde mükellefin durumu ile ilgili tüm ihtimallere yer verdiklerini, programda, mükellefin bireysel olarak kendi durumunu görebileceğini anlattı.

Koç, katılımcıların kanun ile ilgili sorularını yanıtlarken de, ''Mükellef, burada kendini ihbar ediyor olsa bile kanunun verdiği hak var. Mükellef kendini ihbar etmiş olmuyor, etmiş olsa dahi kanun onu koruyor'' dedi.

2006-2007-2008 ve 2009 yılları için matrah artımından yararlanan bir mükellefin 2010'u da pişmanlık ya da kendiliğinden düzeltme gibi diğer yöntemleri kullanarak temizleyebileceğini ifade eden Koç, bir soru üzerine, mal ve para hareketinin birbiriyle örtüşmesi gerektiğini vurgulayarak, ''Uygulamada problem nereden kaynaklanıyor? Mükellef malı alıyor, pazarlık yapıyor. Ama karşı taraf fatura vermeme üzerine pazarlık yapıyor. Mükellef aldığı malı başka bir yerden aldığı faturayla belgelendirme gayretine giriyor. Bu durumda da problem yaşıyor. Gerçekten mükellefleri anlamıyoruz, neden gidip ticari ilişkileri hiç olmayan birinden fatura alırlar?'' diye sordu. Mükellefin faturayı para vererek aldığını belirten Koç, ''Para ver, fatura al ve yakalan. Bize çok tuhaf geliyor'' dedi.

Koç, ''Naylon fatura kesen firma neden kapatılmıyor?'' sorusuna da şu yanıtı verdi:
''Naylon fatura kesen firmanın, naylon faturacı olduğu tespit edildiğinde vergi dairesinin yapabildiği, bunun naylon fatura ticareti yaptığına dair bilgileri başkanlığa bildirmek. Dolayısıyla bunlardan fatura alan mükellefleri de tespit etmek. Bir firma naylon fatura ticareti yapıyorsa idarenin görevi onu tespit edip kapatmak, ama mükellefin görevi de ondan fatura almamak. Aynı şey mükellefe de sorulabilir; 'naylon fatura ticareti yaptığını bildiğin firmadan niye fatura alıyorsun?' Bunu idare ve mükellef işbirliği yaparak etkisiz hale getirecek. Bir taraftan idari tedbir bir taraftan da mükellefler bu kişilerle ticaret yapmayarak bunları etkisiz hale getirecek.

Bizim öteden beri görüşlerimiz; işi bırakan mükelleflerin ya da işyerinde bulunamayan mükelleflerin internet ortamında ilan edilmesi gerektiğini düşünüyoruz, ki mükellefler ticaretlerinde bu durumu bilsinler.''