MEB'de Atatürk İlke ve Devrimlerine Tırpan
cumhuriyet.com.trCumhuriyet eğitiminin “ulusal, kamusal, laik, demokratik, bilimsel, üretici” eğitim ilkeleri bir bir gidiyor, anayasanın koruması altındaki eğitim birliği temelli yok oluyor.
2011-2012 yeni öğretim yılına eğitimin birikmiş sorunlarını konuşup onlara çözüm arama yerine, bir oldubittiyle çıkarılan kanun hükmündeki kararnamenin (KHK) getirip götürdüklerini tartışıyoruz.
Hükümet, 14 Eylül 2011 tarihinde KHK ile bakanlığın Teşkilat Yasası’nda yaptığı değişiklikle MEB görevleri arasında olan “Atatürk inkılap ve ilkelerine ve anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı” yurttaşlar yetiştirme ifadelerini kaldırdı.
Göreve yeni gelen Milli Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer’e göre, KHK’nin amacı bakanlıkta “katı, mekanik bürokrasi” yerine, “akademik boyutu olan profesyonel bir bürokrasi” getirmekmiş! “Öğretmenle birlikte eğitim yöneticilerinin bulunduğu kurumu bakanlığın vizyonu doğrultusunda geleceğe taşıyacak birer vizyoner lider olmalarını sağlayacak her türlü tedbiri alacağız.” (19.9.2011 Hürriyet)
Demek ki sayın bakanın başında bulunduğu, adının önünde ulusallık olan bakanlığın vizyonunda “Atatürk ilke ve devrimleri, Cumhuriyete bağlılık” olmayacak.
Zaten sayın bakan yıllar önce yaptığı konuşmada, “Yeni Türkiye-ılımlı İslam cumhuriyetine dönüşmüş durumdadır” dememiş miydi? Bugün de bu konuşmanın arkasında olduğunu söylüyor.
Anayasanın 42. maddesi eğitimin “Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş, bilim esaslarına göre” yapılacağını belirtir.
Yine 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun (METK) 2. maddesi “Türk Milli Eğitimi’nin genel amacı, Türk milletinin bütün fertlerini, ‘Atatürk inkılap ve ilkelerine ve anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı’ yurttaşlar olarak yetiştirmeyi” öngörmüştür.
Anayasada var olan bir hüküm nasıl olur da Teşkilat Yasası’na girmez. Bu durum anayasaya aykırı değil midir?
MEB Müsteşarı Sayın Emin Zararsız’ın “Bu hükümler anayasada ve METK’de var. Teşkilat Yasası’nda da olmasına gerek duyulmadı” açıklamaları inandırıcı değildir.
Bu açıklama bize daha önceki Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in 2003 yılında İlköğretim Yönetmeliği’ni değiştirirken neden “parasızlık” nitelemesini çıkardınız diye bir sorduğumuz, soru önergesine “… Anayasada ve söz konusu kanunlarda, ilköğretimin zorunlu ve parasız olduğu vurgulandığından yönetmelikte ‘parasız’ nitelemesi yer almadı” yanıtını anımsattı.
Dün “parasızlık”, bugün “Atatürk ilke ve devrimleri, Cumhuriyete bağlılık” nitelikleri kaldırılır.
AKP iktidara geldiğinden bu yana, eğitimi yasalarda, yönetmeliklerde, ders kitaplarında, programlarda yaptığı değişikliklerle laik eğitim sistemini adım adım dinselleştirip özelleştirmektedir. Son KHK’de yapılan değişiklikler de ileri sürüldüğü gibi bir reform değil, kendi dünya görüşleri doğrultusunda yapılmış bir değişikliktir.
Bakanlıktaki 32 olan hizmet birimi 12’ye indirilirken bunun ideolojik değil teknik bir değişiklik olduğunu savunmuştur. Ancak nedense “Din Öğretimi Genel Müdürlüğü”ne dokunulmamıştır. Hatta bu genel müdürlüğün yetkileri arttırılmıştır.
KHK ile Milli Eğitim Bakanlığı’ndaki bütün eğitim yöneticileri “sözleşmeli personel” yapıldı. Eskiden üçlü kararnameyle atanan, belli iş güvencesi olan eğitim yöneticileri bundan sonra Amerika’daki gibi iktidarla gelip iktidarla gidecektir. Değişiklikle hukuka değil bakana bağlı bir personel düşünülmüştür.
AKP iktidarı döneminde toplu kıyımların, partizanca kadrolaşma yapıldığı Talim Terbiye Kurulu (TTK) da KHK’den payını aldı. Eğitim politikalarının belirlendiği, ders kitaplarının incelendiği TTK’nin bu düzenlemeyle bakana bağlılığı arttırıldı.
Eğitim sistemini altüst eden KHK’yi konuşurken 17 Eylül 2001 tarihinde Diyanet İşleri Başkanlığı Yasası’nda KHK ile bir değişiklik yapılarak “çocukların Kuran kurslarına gitme yaş sınırı kaldırılıverdi.” Böylece zaten delinmiş olan 8 yıllık İlköğretim Yasası’nın “kesintisiz”lik ilkesi temelli ortadan kalktı. Öğretim birliği daha da bozuldu. Bu konu ayrı bir yazı konusu.
Bu arada YÖK Başkanı Sayın Yusuf Ziya Özcan, hükümetin çıkardığı KHK’lere koşut olarak gelecek yıl üniversiteye girişte liseler arasındaki katsayı farkının temelli kaldırılacağını açıkladı.
Hükümetin daha önce Danıştay’dan, Anayasa Mahkemesi’nden dönen değişiklikleri TBMM’den ve kamuoyundan kaçırarak KHK ile yapması kaygı vericidir.
Her şeye karşın CHP’nin başvurusuyla Anayasa Mahkemesi’nce anayasaya aykırı bu düzenlemelerin iptal edilmesini umuyoruz.
O zamana kadar partilerin, demokratik kitle örgütlerinin, öğretmen sendikalarının, tüm duyarlı yurttaş ve kuruluşların ülkemizin ve çocuklarımızın geleceğini yakından ilgilendiren bu düzenlemeleri halkımıza anlatmak için demokratik tepkilerini göstermeleri gereklidir.
Yoksa Cumhuriyet eğitiminin “ulusal, kamusal, laik, demokratik, bilimsel, üretici” eğitim ilkeleri bir bir gidiyor, anayasanın koruması altındaki eğitim birliği temelli yok oluyor.
Mustafa GAZALCI 22. Dönem CHP Denizli Milletvekili