"Mavi Marmara"ya saldırı davası başladı

''Mavi Marmara''ya saldırı davasında müşteki sıfatıyla ifade veren Ahmet Doğan, uçaktan inmesini beklediği oğlunu göremeyince ''Bana Adli Tıp'ta henüz tespit edilmemiş cesetler olduğunu söylediler. Ben de öyle bir ihtimali düşünmüyordum ancak formalite icabı gittiğim Adli Tıp'ta bana gösterdikleri Furkan'dı. Alnından vurulmuştu ve gülüyordu'' dedi.

cumhuriyet.com.tr

İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nce büyük salonda yapılan duruşmaya sanıklar Rau Aluf Gabiel Ashknazi, Eliezer Alfred Marom, Amos Yadlin ve Avishay Levi katılmadı.

Bazı mağdur ve müştekiler ile tarafların avukatları hazır bulundu. Ayrıca mahkemenin ara kararı doğrultusunda Arapça, İngilizce ve İbranice tercüman da duruşmada hazır edildi.
Duruşmada, sanıkları İstanbul Barosu tarafından atanan avukat temsil ediyor.
Mahkeme Başkanı Ümit Kaptan, sanıklara gönderilen tebligatın ulaşmadığını bildirdi.
Salon kapasitesinin az olması nedeniyle duruşmayı sınırlı sayıda basın mensubu ve yurt dışından gelen avukatlar ile gemiye katılan aktivistler izliyor.

Duruşmada hazır olmadıkları için sanıkların kimlik tespitleri alınamazken, mağdurların kimlik tespitinin yapılmasına başlandı.

Bu arada duruşma nedeniyle adliyenin içerisinde ve dışında geniş güvenlik önlemleri alındı. Salona, sadece ana bloktan giriş sağlanabiliyor. Salona geçiş yapılan diğer koridor ve geçişler güvenlik gerekçesiyle kapatılırken, asansörlerin de bu katta durması engelleniyor.

 

3 yabancı mağdurun ifadesi alındı

Duruşmada, ''Mavi Marmara'' gemisinde bulunmayan ancak diğer gemilerde bulunan 3 yabancı mağdurun ifadesi alındı. Mağdurlar yargılanan sanıklardan şikayetçi olduklarını ve davaya katılmak istediklerini belirtti.

Daha sonra duruşmada ifade vermek için kürsüye gelen saldırıda hayatını kaybeden Furkan Doğan'ın babası Ahmet Doğan, olayı görmediğini ancak oğlu Furkan ile ilgili bilgi vermek istediğini söyledi.

Furkan'ın lise son sınıfta okuduğunu ve ABD'de doğduğu için oranın vatandaşı olduğunu ifade etti.

Furkan'ın gemiye binmeden bir ay önce, nisan ayından yapılan yabancı öğrencilere yönelik üniversite sınavına girdiğini ifade eden Ahmet Doğan, oğlunun kişisel olarak ince ruhlu ve yardımsever bir çocuk olduğunu belirterek, ömrü boyunca Furkan'ın yüksek sesle dahi konuşmadığını söyledi.

İsrail'in Filistinliler'e uyguladığı ambargo ve saldırıların Furkan'ı son derece etkilediğini anlatan Doğan, ''Furkan, bu insanlık dışı uygulamalara maruz kalan insanlara yardım etmek istemişti. Furkan sembolik de olsa Filistinli çocukların yanında olmak istiyordu. Bu yüzden de İHH tarafından Gazze'ye insani yardım taşıyan gemide olmak için bizden de izin alarak başvurusunu yaptı. Yaşı küçük olduğu için aslında göndermek istemedik ancak bu makul bir talep olduğu için kabul ettik. Ayrıca yaşı küçük olduğu için başvurusu reddedilir diye düşündük'' diye konuştu. Furkan'ın çabaları sonucunda gemiye Kayseri'den katılan 9 kişiden biri olduğunu anlatan

Doğan şunları ifade etti:
''Böyle amaçları olan ve gelecekte iyi bir insan olacağını düşündüğümüz evladımız, zevki sefayı bırakıp gitmek istedi. Kendisiyle en son Antalya'da gemiye binmeden görüştük. Gemideyken üniversite sonuçları açıklanmıştı ve tıp fakültesini kazanmıştı, doktor olmak istiyordu.

Gemide saldırı olduğunu televizyon öğrendik, annesinin çığlığı ile sarsıldık ve bir daha da Furkan'dan haber alamadık. ABD ve Türkiye büyük elçiliğini bilgi almak istedim ancak Furkan'a yine ulaşamadım. Bu arada sürekli olarak Dışişleri Bakanlığı'nı aradım. Silah seslerini canlı yayında duymuştum. Bir şeylerin kötü gittiğini hissediyordum.''

Saldırıdan bir kaç gün sonra yolcuların getirildiğini anlatan Doğan, ''Ben de İstanbul'a geldim. Havaalanında uzun süre bekledim. Ancak Furkan'ın nerede olduğunu kimse bilmiyordu. ABD'ye mi gitti veya denize mi düştü bilinmiyordu. Bir sürü alternatif düşünüyordum. Hiçbir girişimim sonuç vermedi. Sonuçta Furkan uçaktan inmedi. Bana Adli Tıp'ta henüz tespit edilmemiş cesetler olduğunu söylediler. Ben öyle bir ihtimali düşünmüyordum ancak formalite icabı gittiğim Adli Tıp'ta bana gösterdikleri Furkan'dı. Alnından vurulmuştu ve gülüyordu. Furkan 5 kurşun ile öldürüldüğünü otopsi raporunda yazıyordu'' dedi.

Baba Ahmet Doğan'ın duygulanması salondakileri de ağlattı

Konuşmakta zorlanan baba Ahmet Doğan'ın zaman zaman duygulandığı ve gözlerinin dolduğu gözlendi. Doğan, otopsi raporuna ve görgü tanıkların ifadesine göre, İsrail askerlerinin, Furkan'ı önce yaraladığını, daha sonra da yakından ateş ederek öldürüldüğün belirtildiğini söyledi.

Furkan'ın, birine saldırmasının ve şiddet uygulamasının mümkün olmadığını anlatan Doğan, tek amaçlarının ''insanlık dışı ambargonun kırılması ve oradaki insanlara gıda yardımı götürmek'' olduğunu söyledi.

Ahmet Doğan, davada Furkan'ın annesi, ablası ve ağabeyi adına bulunduğunu belirterek, ''Davaya katılmak istiyorum. Sanıklardan ve bu saldırıya katılan askerlerden şikayetçiyim'' dedi. Duruşma, müşteki ve mağdurların ifadesinin alınmasıyla devam ediyor.



Ceza İstemleri


İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı Rau Aluf Gabiel Ashknazi, Deniz Kuvvetleri Komutanı Eliezer Alfred Marom, İstihbarat Başkanı Amos Yadlin, Hava Kuvvetleri Komutanı Avishay Levi hakkında ''Canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme suçuna azmettirmek'' suçundan 9 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis ile ''mala zarar vermeye azmettirmek'', ''yağma suçuna azmettirmek'', ''eziyet suçuna azmettirmek'', ''haberleşmenin engellenmesine azmettirmek'', ''kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçuna azmettirmek'', ''yaralama suçuna azmettirmek'' ve ''silahla yaralama suçuna azmettirmek'' suçlarından toplam 18 bin 32'şer yıla kadar hapis cezası isteniyor.