Mamak'ta suç kol geziyor

Tepecik’e uyuşturucu satıcıları ve hırsızlar dadanmış, mahalleli korku içinde.

Ozan Çepni

 

Cumhuriyet, Mamak’taki kentsel dönüşümün mağdur ettiği Huzur mahallesi sakinlerinin sorunlarını 19
Kasım tarihli sayısında duyurmuştu. Fotoğraf: Necati Savaş

 

<haber-dikey:1144755>

 

Mamak Kentsel Dönüşüm Projesi’nin mağdur ettiği Huzur Mahallesi’nin ardından Tepecik Mahallesi sakinleri de Cumhuriyet’e konuştu. Her üç evden ikisinin yıkıldığı mahallede, son bir yılda mahalleyi kullanan uyuşturucu satıcıları ve hırsızlar, gecekondu sahiplerinin korkusu oldu.

Huzur Mahallesi’nin ardından ikinci adresimiz Tepecik Mahallesi. Rögar kapakları çalındığı için yıkılmış evlerden artakalan kapılarla örtülen yoldan ve dik yamaçlardan varılabiliyor Tepecik’e. Patikadan bozma ama asfaltlı yollardan ulaşılan Tepecik’te mahallenin kadınları karşılıyor bizi. Yarım asır önce kendi elleriyle yaptıkları evlerde yıkıma karşı direnen kadınlar, olmayan bakkal, ulaşım ve imkânsızlıklara karşın geçmişlerini savunuyor. En büyük sorun ise hırsızlar.

‘Komşu da kalmadı’

Mahallenin daracık sokağında, 48 yıl önce mahalleye gelin gelen Cennet T., belediyenin tapulu arazisine karşı önerdiği 50 bin TL ile ne yapılabileceğini sorguluyor. Dayandığı evinin duvarında kendisine hâla güven veren bir çatının olmasının kendisine yettiğini belirterek “Omuzlarımızla su çekerek yaptık bu mahalleyi. Buradan gidin diyorlar. Komşu da kalmadı. Gökçek, ‘Tepecik’i tereyağından kıl çeker gibi dağıtacağım, hiç haberleri olmayacak’ demiş. Dediği gibi de oldu. Bir tek yapmayın, etmeyin diyen kaldı” diyor.

‘Kızımı dışarı çıkaramıyorum’

Mahallenin lise çağındaki tek genci Osman’ın annesi, eteğine sarılan 4 yaşındaki kızıyla 200 lira kira verdiği bir gecekonduda yaşıyor. Anne, “Sabah tek otobüs geçiyor. Oğlum otobüsle okula yetişemiyor. Diğer çocuklar okulu bıraktı. Ben küçük kızımı dışarıya salamıyorum. Bütün gün evde hapis. Benimle sabahtan akşama dizileri izliyor. Başka yerde ev aradım mümkün değil. En ucuz ev buranın 3 katı” diyerek sorunlarını anlatıyor.

Hırsız girebilir

Uzaktan görülen gökdelenlere karşı, tek tek yıkıntıların arasından geçerek yaptığımız sohbette de mahallenin Zeynep ablası da “El altından evleri alıyorlar. Kimin kime sattığı belli değil. Birileri zengin olacak, peşkeş çekecekler diye düşünüyoruz. Ben bu gökdelenlere hiç özenmiyorum. Benim hayat tarzım değil ki, gökdelende oturacağım” diyerek yaşadıklarını aktarıyor. Zeynep abla ile sohbetimiz, evinden biraz uzaklaşmasının ardından hırsız girebilir endişesi ile yarıda kalırken o da evinin önündeki kişisel nöbet yerine geri dönüyor.

Esrar, uyuşturucu, hırsız

Tepecik’te en çok yakınılan konu esrar ve uyuşturucu satıcıları ile hırsızların mahalleyi mesken edinmesi. Yıkımların ardından gelmeye başladığı belirtilen suç unsurlarının, kış aylarından itibaren yoğunluğunun arttığını anlatıyorlar. İhbar ettikleri halde polisin gelmediğini, bu kişilerin yıkık evleri suç ortamı olarak kullandığını aktaran mahalleliler, rögar kapaklarından antenlere, su sayaçlarına kadar her şeyin çalındığını defalarca vurguluyor. Sohbette, “Artık nefes alamayacak noktaya geldik. Çalmadıkları şey kalmadı. Bakkala gidip dönene kadar evlerimiz soyuluyor. Çocuklarımızın yolları kesiliyor. Okula bile yollamaya korkar olduk. Bütün rögar kapakları, teller çalındı. Çatıdaki antenlere kadar çaldılar. Hatta sahipleri evde oldukları halde içine hırsızların girdiği haneler var. Peşlerinden kurşun atsak bile dönüp hesap soracaklarını söylüyorlar. Ondan bile korkuları yok” ifadeleri ile karşı karşıya oldukları tehlikeleri anlatıyorlar.

‘Okulu bırakmak zorunda kaldık’

Yolda okul saatinde mahallede top oynayan üç çocukla karşılaşıyoruz. Üçü de lise çağında olmasına karşın içlerinden sadece biri okula gidiyor. Otobüse yetişemediği için 10 günlük devamsızlık hakkının dolduğunu belirterek sınıfta kaldığını söylüyor. Ağabeyi de lise 1’de sınıfta kalıp sanayide işe girmiş, o da ağabeyi gibi yapmak istiyor. Babasının da onu böyle yönlendirdiğini, ağabeyinin 2 bin lira maaş aldığını belirtirken bir yandan da seneye okuluna döneceğini söylüyor. Bir diğeri ise yeni lise giriş sistemi mağduru. Okulların tercih döneminde köyde oldukları için herhangi bir liseyi tercih edememiş. Evine en yakın okul ise kilometrelerce uzakta. Babasıyla gittiği milli eğitim müdürlüğünden ‘bütün okullar dolu, kontenjan yok’ yanıtı aldıklarını ve okumak istediğini söylüyor. Ama o da diğer arkadaşı gibi bir yandan da sanayide iş bakıyor.

Zam geldi böyle oldu

Yükselen fiyatlara karşı mahallenin kadınlarının imece usulü ekmek yaptıkları bir eve geçiyoruz. İsimlerini vermek istemeseler de yaşananlara karşı tepkilerini anlatmaktan kendilerini alamıyorlar. 5 kadının ekmek yaptığı bir avluda yaptığımız sohbette, “Parası olan gidiyor. Bir tek biz kaldık. Ekmek yapmak zorundayız, çünkü bakkalımız da yok. Otobüsümüzü de kestiler. Un 6 liradan 10 liraya çıktı. Biz bu ülkenin vatandaşı değil miyiz” sitemlerine tanık oluyoruz.