Mahmut Hoca'nın Boşluğu...
cumhuriyet.com.trRıfat Ilgaz’ın yarattığı, unutulmaz ölümsüz tipi Mahmut Hoca’yı, Hababam Sınıfı’yla tanıdık. Onu, başarıyla canlandıran da Münir Özkul oldu. Öyle ki, Mahmut Hoca Münir Özkul’la örtüştü, özdeşleşti. Yaratma ile yorumlamanın bu denli kaynaşması az görülmüştür.
Deneyim, insanı adam edermiş. Mahmut Hoca, iyi bir öğretmendir, iyi bir yöneticidir. Mahmut Hoca, sevgidir. Mahmut Hoca, öğrenci babasıdır. Tersini siz düşününüz… Azıcık başını kaldıranı sokağa atmak eğitim değildir. Öyle olsaydı, okulda öğrenci kalmazdı. Mahmut Hoca’nın Hababam Sınıfı’ndan bile öğrenci kovduğunu gördünüz mü? Mahmut Hoca boşuna mı seviliyor? Eğitim sabırdır, yoğun çabadır.
Celal Bayar Üniversitesi’nin öğrencileri küçük bir gösteri yapmak ister. Rektör koşar, öğrencilerin önünü kesip, “Ben burada rektörüm! Slogan atarsanız kimliklerinizi toplarım! Üniversiteden atarım hepinizi! Dağılın!” diye kükremiş…
“Öfkeleniyorsan, suçlusun.’” Turgenyev’in sözüdür. Sana, rektör olamazsın, demedim. Bu kafa ile eğitimci olamazsın… Sen, Hababam Sınıfı’nın Mahmut Hoca’sını tanır mısın?
Koca koca profesörler oy veriyor. Onların en çok oy verdikleri rektörlüğe atanmıyor da, en az güven vereni oraya getiriliyor… Yukarıdaki rektör de en az oy alanmış… O da Mahmut Hoca’nın tırnağı kadar olamıyor… Doktorlar hatalarını toprakla örtermiş… Ya eğitimciler?
Mahmut Hoca boşluğu, her alanda kendini gösteriyor. Rüzgâr ve dalga her zaman en deneyimli denizcilerin yanında olurmuş. Uzman, kendi konusunda en kötü hatalardan kaçan kişidir. Eğer kaçamıyorsan, sana uzman demezler.
Adamın biri, köprünün altından eşeğiyle geçerken eşeğin kulakları köprüye değer. Adam başlar tahta köprüyü alttan keserle inceltmeye. Biri görür, sorar: ‘Ne yapıyorsun?’ Böyle böyle…‘Be adam, toprağı kazsana, daha kolay olur.’ Adam geri çekilir: ‘Eşeğin ayakları değil, kulakları değiyor ama…’
Mahmut Hoca’sız olmuyor. Onu tanımayanlar boşluk yaratıyor.