Linç kampanyasına dönüştü

Son dönemlerde iktidar çevreleri tarafından sıkça hedef gösterilen Ekşi Sözlük'e yönelik baskıları, sitenin kurucu ve yöneticisi Sedat Kapanoğlu değerlendirdi.

cumhuriyet.com.tr

Ekşi Sözlük’ün kurucusu ve yöneticisi Sedat Kapanoğlu ile 40 sözlük yazarı hakkında, “halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama” suçlamasıyla 6 aydan 1 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Son dönemlerde iktidar çevreleri tarafından sıkça hedef gösterilen Ekşi Sözlük’e ilişkin sorularımızı yanıtlayan Kapanoğlu, “Gezi Parkı sürecindeki hatalarından dolayı AKP hükümeti kan kaybetti. İktidarın en ufak zafiyeti muhafazakâr taban tarafından kendi yaşam alanlarına bir tehdit olarak algılanıyor. Ancak saldırılar artık lince dönüştü” ifadelerini kullanıyor.


- Ekşi Sözlük’ü hayata geçirmenizdeki amaç neydi?

Ekşi Sözlük, 1999’da hobi amacıyla yarattığım, herkesin ortak bir bilgi havuzuna katkı yapabilmesini sağlayan bir proje. O dönem bırakın sosyal medyayı Wikipedia bile yok, blog kavramı yok. Ben konsept olarak da bilgi kaynağını tercih etmiştim. Kapalı bir grup olarak kalıp insanları karşıt görüşte olduklarında siteden atmak yerine her görüşten herkesin bir arada barınabildiği bir mecra oluşturmayı tercih ettim. Bu da o dönem farkında olmasam da Türkiye’de fikir ifade özgürlüğüne önem veren bu tarz birleştirici ilk mecra olmamızı sağladı.

- Ekşi Sözlük, son dönemlerde iktidar çevrelerince sıkça hedef gösterilir hale geldi. Siz bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?

Mayıs ayında açıldığı gibi tarafımızdan fark edilip kapatılmış bir başlığı gündeme sanki halen varmış gibi getiren birkaç yayın organı var. Onlara karşı gerekli hukuki takibatı başlattık. Biz site yöneticileri içinse yasalarca biçilen sorumluluğun çerçevesi çok net. Aynen Twitter ve Facebook’ta olduğu gibi eğer sakıncalı bir içerik yayına alınmışsa bunu fark ettiğimiz anda kaldırıyoruz. Bu içerik akışının baştan kontrol edilmesi zaten teknik olarak mümkün değil, yasalar da bizden bunu talep etmiyor. 50 bin yazarı olan her gün 12 roman boyunda içerik girilen bir mecradan bahsediyoruz zaten uygulamada da imkânsız. O yüzden iletişim kanallarımızı çok iyi tutuyoruz, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı ile sürekli iletişim halindeyiz.

- Gezi Parkı süresince yaşananlar, Türkiye’nin düşünce özgürlüğü alanında nerede olduğunu gösterdi size?

Gezi Parkı süreci bize çok şey anlattı. Benim için halkın büyük bir kesiminde olduğu gibi iktidarın sınıfta kaldığı bir sınav oldu. Düşünce özgürlüğüne bir gram saygı yeşerdiyse de Gezi Parkı süresince sürekli kışkırtılan ve sürekli kutuplaştırılan halkın elinden o da alındı. Fikirlere ve düşünceye saygı açısından on yıl geriye gittiğimizi hissediyorum.

İktidar Gezi’de kan kaybetti

Gezi Parkı sürecindeki hatalarından dolayı AKP hükümeti kan kaybetti. İktidarın en ufak zafiyeti muhafazakâr taban tarafından kendi yaşam alanlarına bir tehdit olarak algılanıyor. Doğal olarak şu anda muhafazakâr tabanın “bu duruma yol açanların kimler olduğu” arayışı var. Bu tabana yönelik gazeteler de canları kimi isterlerse onu servis ediyorlar. Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ekşi Sözlük yazarlarıyla görüşmesinin ardından da aylar önce yazılmış bir yorum bugün olmuşçasına gündeme getirilerek bu tabana servis edildi. Bu da bir lince dönüştü haliyle.