"Lice'deki bütün uyuşturucu tarlaları üzerinde yürüyeceğim"

BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak, Lice'deki olaylardan sonra Kürtler'in uyuşturucu ekimiyle karalanmaya çalışıldığını ifade ederek, "Yürüyüşümüzü durdurmayın, ben onbinlerce gençle Lice'deki bütün uyuşturucu tarlaları üzerinde yürüyeceğim. Var mısınız?" dedi.

cumhuriyet.com.tr

Gültan Kışanak, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, hükümetin çözüm sürecinde izlediği tutumu eleştirdi.

Türkiye'de bir dönem karanlık olaylar yaşandığını, faili meçhul cinayetler işlendiğini ifade eden Kışanak, bu nedenle hakikatleri araştırma komisyonu kurulmasını talep ettiklerini söyledi. Geçmişle yüzleşmeye bir yerden başlamak gerektiğini dile getiren Kışanak, "Bir yerinden başlayalım. Musa Çitil döneminde yaşanan vahşetten başlayalım. Türkiye'de çok katmerli büyük acılar var. Tamamıyla birden yüzleşmek tabii ki zordur, hiç değilse çözüm sürecini ilerletebilmek için sembolik, spesifik birkaç durum üzerinden bunun önünü açmak lazım" diye konuştu.

Kışanak, bugün Sivas olaylarının 20. yıl dönümü olduğunu anımsatarak, "Madımak'taki ateş 20 yıldır yanmaya devam ediyor" dedi.

Sivas olaylarının, Türkiye'nin tarihinde yaşanmış en büyük acılardan biri olduğunu söyleyen Kışanak, "Katliamı, arkasındaki güçlerle birlikte açığa çıkarma yaklaşımı hiçbir zaman olmadı. Her gün saatlerce konuşan, memleketin haline dair süslü, spekülatif sözler sarf edenler, bugün Sivas katliamına dair bir cümle etmediler" diye konuştu.

Alevi yurttaşların temel taleplerinin artık karşılanması gerektiğini belirten Kışanak, şöyle konuştu:

"Sivas ile gerçek anlamda yüzleşme ancak böyle mümkün olacaktır. Alevilerin inançlarına, kültürlerine, yaşam tarzlarına saygı gösterilmeli. Bir taraftan Yavuz Selim ismini köprüye veriyorlar, 'Sabiha Gökçen'in adını değiştirelim' diyorlar. İki katliamcıdan birini tercih etmek zorunda mıyız? Kaldırdınız da 'Sabiha Gökçen'in ismini neden değiştirdiniz' diye itiraz mı geldi? Gelin ikisini de değiştirelim. Alevi yurttaşların, Kürt yurttaşların, mağdurların, mazlumların üzerinden siyaset yapmayın. Statükoyu korumak isteyenlerle bugün farklı söylemlerle statükoyu yeniden yaşatmak isteyenler rekabetlerini bizim üzerimizden yürütmesinler. Katliamlarla adı anılan, topluma acı yaşatan kim varsa hepsinin ismini kışladan da okuldan da havaalanından da köprüden de silin. Hala Kenan Evren'in isimleri var. Kimse biçim vermeye kalkmasın. Aleviler, Aleviliği nasıl biliyorsa öyle yaşasın, devlet buna karışmasın."


"Çözüm sürecinden anladığımız bu değil"

Kışanak, çözüm sürecinin bir daha acı yaşanmaması için başlatıldığını belirterek, "Lice'de sürece katkı için karakol inşaatının önüne protestoya gidenlere ateş açıldığını" söyledi.

Olaya ilişkin tek gerçeğin, insanların üzerine ateş açılması ve bir kişinin hayatını kaybetmesi olduğunu ifade eden Kışanak, "200-250 kişinin karakola zarar vermesini önlemenin başka yolu yok muydu? Bu sivil, savunmasız insanları ağır silahla tarayacak mıydınız? Sizin politikanız buysa bizim çözüm sürecinden anladığımız bu değil. Bu ikisi yan yana durmaz. Daha fazla can kabı yaşanmamışsa şans eseridir" dedi.

Kışanak, ilk günden itibaren olayı örtbas etmek ve çarpıtmak için her türlü spekülasyonun üretildiğini öne sürerek, "Söylenen yalanları saysak buradan Lice'ye yol olur" diye konuştu.

"Kürtler'in şimdi de uyuşturucu ekimiyle karalanmaya çalışıldığını" savunan Kışanak, şöyle devam etti:

"Bu ülkede uyuşturucu ekimi ve transferi güvenlik güçleriyle işbirliği yapmadan kimse yapamıyor. Panzerlerle, helikopterlerle uyuşturucu sevkiyatı yapıldığı kanıtlanmış. Kimse bu cinayetin arkasında duramaz. Barış süreci var diye cinayetleri sineye çekecek halimiz yok. Uyuşturucu ekimi yapılan yerlere binlerle birlikte yürüyelim, o tarlalarda ne varsa söküp atalım. Uyuşturucuyla mücadele için geri çekilme sürecini mi beklediler? Bugüne kadar neredeydiler? BDP Gençlik Meclisi uyuşturucuya, fuhuşa zorlamaya karşı kampanya başlattı. Yürüyüşümüzü durdurmayın, ben on binlerce gençle Lice'deki bütün uyuşturucu tarlaları üzerinde yürüyeceğim. Var mısınız?"


"Halka söz vermediniz mi?"

Gültan Kışanak, çözüm süreci başladığında herkesin üzerine düşen görevi yapması gerektiğini söylediklerini anlatarak, hükümetten de iktidardan da polisten de askerden de süreci ilerletme tutumu içinde olmasını beklemeye hakları olduğunu ifade etti.

Lice'de karakolun yanına kalekol yapıldığını anlatan Kışanak, "Kimse bu ülkenin genel güvenlik ihtiyacıyla sivil yerleşim yerlerinin ortasına kurulan kalekolları izah edemez. Bu ülkenin batısında kaç kalekol var, doğuya kaç kalekol yapıyorlar, versinler rakamları. Kimsenin ülkenin genel savunma ihtiyaçlarıyla problemi yok" dedi.

İktidarın çözüm sürecinde birinci aşama tamamlanmadan ikinci aşamaya geçilmeyeceğini ortaya koyduğunu belirten Kışanak, süreci ilerletmenin yollarının bulunması gerektiğini söyledi. Kışanak, "Beşir Atalay 'biz kimseye söz vermedik' diyor. Halka söz vermediniz mi? Arkasından, 'kimsenin hayal edemeyeceği paket hazırlığımız var' diyorlar. Artık bugüne kadar yaşadıklarımızdan kaygılanıyoruz. Acaba hayali bir paket hazırlığını 'hayal edemeyeceğimiz' kelimesiyle kamufle mi ediyorlar?" diye konuştu.

Yeni anayasa çalışmalarındaki zaman baskısının iktidardan kaynaklandığını öne süren Kışanak, Meclis'in yeni yasama yılı açılınca seçim süreci öncesinde 2 aylık süre bulunduğunu söyledi. Kışanak, "Seçimden önce bir şey yapamayacağınızı ya da iki ayda yapacaklarınızı yol haritasıyla açıklayın. Bir şeyiniz yoksa, hayal satmayın" dedi.

Kuzey İrlanda çözüm sürecindeki "Barış süreçleri bisiklet sürmeye benzer. Pedal çevirmeyi durdurduğunuz an bisiklet devrilir" sözünün tarihe geçtiğini dile getiren Kışanak, "Biz pedal çevirmeye çalışıyoruz, öbür taraftan birileri ayağını koymuş dönmüyor. Diyorlar ki, 'barış ortamı var, halk sokağa çıkıyor, kimse ölmüyor, pikniğe gidiyorlar'. Bunu gerilla ve Öcalan temin etti" ifadelerini kullandı.

İktidarın, BDP'nin "Hükümet adım at" yürüyüşlerinden rahatsız olduğunu savunan Kışanak, reform talep etmenin doğal hakları olduğunu söyledi. Kışanak, aynı zamanda siyasi parti faaliyetinde bulunduklarını kaydederek, "Sayın Başbakan niye meydanlarda? Seçim startı veriyor. Gitmesin o zaman o da meydanlara. Biz demokratik siyaset deyince, 'parlamentodasınız, orada konuşun yeter' diyorlar. Siz de çıkmayın o zaman" diye konuştu.