Kürt Baharı ve Türk Barışı: İslam mı, Laiklik mi?
cumhuriyet.com.trKürt milliyetçilerine sunulan Kürt Baharı’nda barış umudu verilirken “Yurtta barış dünyada barış” temeli üzerine kurulmuş Cumhuriyetin birlik ve bütünlüğünü koruyan milliyetçileri ömür boyu hapse mahkûm etmek, hangi mantıkla bağdaşabilir?
Akıl ve hikmet, bilim ve hukuk felsefesi idam cezasını kaldırıp yerine ömür boyu (müebbet) hapis cezasını getirdi ama “ebedi barış”ın yolunu henüz bulup gösteremedi. Yalnız ülkemiz değil, insanlık âlemi şaşkınlık içinde bunalıyor. Hukukun üstünlüğünden söz eden güçler ve güçlüler, savaşı ya da barış için savaşı kaçınılmaz görüyor ve gösteriyorlar. “Türkiye nereye” sorusunun medyadan, manşetlerden düşmediği şu günlerde, savaş hazırlığının barış sağlamadığını gören toplumlara “savaş mı, barış mı?” istediği sorulsa, kuşkusuz büyük çoğunluk barış isterdi. Bilinçli olmasa bile herkesin barış istediği bir dönemde, ömür boyu hapis, topluma barış ve huzur getirebilir mi? Başka bir deyişle ömür boyu ağırlaştırılmış hapis, uzun vadeli bir iç barışın çözümü olabilir mi?
Kürt Baharı ve Türk barışı
Ülke gündeminde “genel af yok” deniyor ama Abdullah Öcalan’ın İmralı’da çekmekte olduğu ve Silivri’de Ergenekon sanıkları için istenen ömür boyu hapis cezaları var. Öcalan, basına sızdırılan barış görüşmelerinde, “Yakında hepimiz hür olacağız” umudunu dile getirirken Ergenekon sanıklarının bu yoldaki savunmaları, cezaların önceden verilmiş bulunduğu inancını pekiştiriyor. Kürt milliyetçilerine sunulan Kürt Baharı’nda barış umudu verilirken “Yurtta barış dünyada barış” temeli üzerine kurulmuş Cumhuriyetin birlik ve bütünlüğünü koruyan milliyetçileri ömür boyu hapse mahkûm etmek, hangi mantıkla bağdaşabilir? Modern sonrası dünyada her şey olabiliyor ama kamu vicdanı böylesi bir çelişkiyi içine sindirebilir mi?
Kimi akil adamlar genel af öneriyor. Hükümet sözcüleri ise “Parti gündeminde genel af yok” derken siyasi iradenin nihai kaynağına kapıyı aralık tutuyor. Gözü yaşlı şehit analarına seslenen Başbakan, “Siz isterseniz, barışı getirebilirsiniz” diyor. İktidar partisinin ve TBMM’nin gündeminde yok ama genel af her an ülke gündemine getirilebilir. Son haftalarda “toplum mühendisliği”nde deneyimli uzman kuruluşların böyle bir hazırlık içinde oldukları görülüyor. Genel bir af girişimi, gerilimi düşürüp derindeki kaygıları belki yatıştırabilir ama taraflara gelecek güvencesi verebilir mi?
İslam mı, laiklik mi?
Geçmiş on yıllarda, “Genel af mı, gene laf mı?” tekerlemesiyle hafife alınan genel af uygulamalarına tanık olduk sonuçlarına katlandık. Öcalan, güvencenin bin yıllık ortak İslam mirasında ve İslamın tek ümmet, tek devlet ilkesinde bulunacağını söylüyor. Ancak, hemen güneyimizdeki Kürdistan’ın Irak devletiyle sınır anlaşmazlıkları ve komşu Suriye’de Sünni - Alevi çatışmaları sürerken Büyük Ortadoğu için Türkiye ve İsrail, İran’ın nükleer gücüne karşı uzlaşmaya yanaşırken İslam Birliği söylemi, bölünmüş bir Ortadoğu’da barış güvencesi olabilir mi?
Dilimizde “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak” deyimi vardır. Osmanlı mirası ve “Kürt Baharı” derken “Türk barışı”ndan olmayalım sakın! Son günlerde, yapıcı önerilere açık olduğunu dile getiren Sayın Başbakan’ın, kuvvetleri birleştirecek bir başkanlık hayaline kapılması beşeri bir davranıştır. Osmanlı’nın Dar-ül İslam devleti, dünyanın Dar-ül Harp devletlerine yenik düşmüştü. Nevruz törenlerinde Türk bayrağının yokluğunu bağışlanamaz bir kusur olarak yorumlayan Başbakan haklıdır. Halifelik ya da dinsizlik değil, hukukun üstünlüğüne bağlı, laik ve barışçı Türkiye Cumhuriyeti adına...