"Krizde kazlar nasıl kümese alınabilir?" raporu
OECD 5. Vergi Forumu sonrasında hazırlanan bir raporda, "Bazı bankalar hem kendileri hem de müşterilerinin kullanımı için karmaşık yapıda finansal işlemler geliştirirler. Vergi idarelerinin, daha az saydam olabilen söz konusu işlemler hakkında kaygıları bulunmaktadır. Vergi idarelerinin bu işlemleri daha iyi anlamak için gerekli becerileri geliştirme ihtiyacı vardır" denildi.
cumhuriyet.com.trOECD'ye üye ülkelerden maliye uzman ve bürokratlarının katıldığı 5. Vergi Yönetimi Forumu'nda küresel kriz karşısında ülke vergi yönetimlerinin daha fazla ve etkin vergi toplamak için yapabilecekleri ele alındı. Toplantıda Türkiye'yi, Gelir İdaresi Başkanı Mehmet Kilci temsil etti. Mehmet Kilci'nin önerisiyle gelecek vergi forumunun 2010 yılında Türkiye'de yapılması gündeme geldi. Forum sonrasında "Bankaların Saydam Vergi Uyumu İnşası" ve "Yüksek Gelirli Bireylerin Vergi Uyumunda Yakın İlişki" başlıklı iki rapor yayınlandı.
Bankaların karmaşık finansal ürün ve işlemleri vergi idareleri için zor olabilir
Vergi idarelerinin, bazı bankaların karmaşık finansal ürün ve işlemlerini, bunların taşıdığı vergi risklerini anlamaları ve ayırt etmelerinin zor olabileceğine değinilen ilk raporda şu saptamalar yapıldı:
"Bazı bankalar hem kendileri hem de müşterilerinin kullanımı için karmaşık yapıda finansal işlemler geliştirirler. Vergi idarelerinin, daha az saydam olabilen söz konusu işlemler hakkında kaygıları bulunmaktadır. Vergi idarelerinin bu işlemleri daha iyi anlamak için gerekli becerileri geliştirme ihtiyacı vardır. Bankalar vergi riski dahil, risk yönetimiyle ilgili yüksek düzeyde regüle edilmiştir ve kendilerinden bu talep edilir. Finansal ürünler geliştirilirken bu süreci anlamak ve etkinliğini test etmek, vergi idaresine bazı bankalardan kaynaklanabilecek vergi riskine ilişkin önemli bilgi sağlar.
Vergi idareleri saydamlığı ve vergi ödemeyi iyileştirici yönde karşı stratejiler geliştirmek zorundadır. Daha fazla güven, saydamlık ve işbirliği ortamını desteklemek için vergi idareleri risk değerlendirmelerini bankalarla paylaşmalı, belirsizliğin olduğu alanlardaki konuları tartışmalı ve gönüllü erken bildirime davet etmeli, belirsiz kalabilen ürün ve hizmet gelirlerini bankalarla işbirliği içinde izlemelidir."
Raporda vergi idareleri uzman kadrolarının yetenek, mali piyasalar ve bankalarla bunların karmaşık mali işlemleri konusundaki bilgilerinin geliştirilmesi için ulusal bankacılık örgütleriyle eğitim konusunda işbirliği yapmaları tavsiye edildi.
"Vergi idareleri bankalarla, vergi görevlilerinin başta yönetim yapıları ve karmaşık mali işlemlerle ilgili ürün geliştirme süreçleri olmak üzere, bankacılık operasyonlarını anlamaya yönelik inisiyatifler sağlamalıdır" denilen raporda, bu alanda uluslar arası eğitim işbirliği yapılabileceği de belirtildi. Raporda, "Vergi idareleri bankaları, karmaşık yapıdaki finansal işlemlerin karışık ayrıntılarını ve ticari çerçevesini daha iyi anlamak amacıyla, daha saydam olmaları için teşvik etmelidirler" denildi.
Vergi idarelerine "Risk değerlendirmede gelişme sağlamak için vergi idareleri, 'saldırgan vergi planlarına' karşılık verme, onu fark etme ve engellemek için, bankalarla yakından çalışmak, diğer dahili düzenleme kuruluşları ve denizaşırı otoritelerle yakın işbirliği ilişkileri geliştirmek dahil gerekli stratejilere sahip olmalıdır" tavsiyesinde de bulunuldu.
Raporun "Bankalara Tavsiyeler" bölümünde ise şu ifadeler yer aldı:
"Bankaların iç vergi birimi kararları, CEO ya da yönetim kurulu tarafından eskalasyona tabi tutulmadan aşılmamalı.
Bankaların iç vergi departmanları karmaşık yapıdaki finansal işlemlerin daha fazla saydamlaşmasını sağlamaları için teşvik edilmeli.
Tüm bankalar müşterileri için karmaşık yapıdaki finansal işlemleri değerlendirebilecek uygun yetenekte ve eğitimde kadrolar sağlamalı.
Kendi stratejilerini oluşturma konusunda bankalar vergi idareleriyle daha gelişmiş bir ilişkinin yararlarını gözetmek zorundadır. Bunların içinde vergisini gönüllülükle ödeyenler için söz konusu olabilecek maliyetlerin düşürülmesi, itibar risklerinin hafifletilmesi vardır.
Bankalar vergi işlemlerinde belirsizlik potansiyeli bulunan alanlarda, ürün ve hizmetler için vergi risk değerlendirmesi üzerine görüşlerini vergi idaresiyle paylaşmalıdırlar. Diğer büyük şirketler gibi bankalar da vergi risklerini kendi yönetişim çatılarının bir parçası olarak dikkate almalıdırlar."
Yüksek gelirlileri vergiye sevketmek
Forum'dan sonra çıkan, "Yüksek Gelirli Bireylerle Kendiliğinden Vergi Ödeme Konusunda Yakın İlişki Kurulması" başlıklı ikinci raporda ise, ülkelerde çok zengin kesimlerin kontrol ettikleri çok sayıdaki varlıkları, vergi gelirindeki payları ve vergi sistemi üzerindeki etkileri dolayısıyla vergi yönetimlerinin ilgisini çektikleri belirtildi.
Bazı vergi yönetimlerinin sadece zengin kesimin varlıklarına yönelik vergi birimleri oluşturduğuna, bu alanda uluslar arası stratejik ve operasyonel işbirliğinin sınır ötesi iş ilişkilerinde vergi sızmalarının önlenmesine katkıda bulunduğuna değinilen raporda, "Vergi idareleri, vergi kaçırılması ve kamu alacaklarının öncelikli tahsilatında yetersiz kalınması gibi durumlarla mücadele ederken, gönüllü vergi bilgilendirmesine ilişkin kural ve programlarla rehberlik yapmak için çabalamalıdır" denildi.
Raporda çok zengin kesimin vergiye daha fazla yönlendirilmesine ilişkin "Ana Tavsiyeler" bölümünde ise şöyle denildi:
"Deneyimler, iyi vergi hizmeti ve kamunun kesin hareketinin yüksek gelirli bireylerin vergi ödemeye uyumunu önemli ölçüde iyileştirdiğini ortaya koymuştur.
Yüksek gelirli kesimin vergi gelirleri açısından oluşturabileceği riskler, piyasadaki 'saldırgan vergi planlaması-agressive tax planning (ATP)' tertipleri, ATP tedarikçileri ve yüksek gelirli bireylerin motivasyonuna bakılarak daha fazla anlaşılmalıdır.
Kaynaklara odaklanmak için, sadece yüksek gelirli kesimin vergilendirilmesiyle ilgili bir birim meydana getirilebilir, kıdemli vergi memurlarıyla, yüksek gelirli kesimin danışmanları arasında bir diyalog için çerçeve yapı oluşturulabilir.
Stratejilerimize odaklanan bütünsel yaklaşımla, özel 'saldırgan vergi planlaması' risklerini hedefleyen uygun bir yasal çerçeve yaratılabilir.
Geçmişteki vergi uyumsuzluklarıyla ilgili tam bildirimde bulunmak isteyen mükelleflerin endişelerine açıklık getirilerek, bu alanda yapılabilecek temaslar göz önüne alınarak, yüksek gelirli bireyler kesiminin danışmanlarını, müşterilerini özellikle etkileyecek yasa hazırlık sürecine dahil ederek, saydamlığın önemini vurgulayarak, yüksek gelirli bireyler segmentiyle uyuma yönelik işbirliğinin nasıl gerçekleştirileceği keşfedilebilir."