"Köşe yazarları krizi körüklüyor"
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Tevfik Bilgin, ''Ekonomide önümüzde önemli günler var. Bizim Türkiye olarak en büyük avantajımız genç nüfus, sadece bunu harekete geçirmemiz lazım. Onun metotlarını herhalde biraz çalışsak buluruz'' dedi.
cumhuriyet.com.trMalatya'da Divan Bilim Kültür ve Sanat Derneği tarafından organize edilen, ''Global Ekonomik Kriz ve Türk Finans Piyasasına Yansımaları'' konulu konferansa konuşmacı olarak katılan BDDK Başkanı Tevfik Bilgin, ekonomik krizle ilgili değerlendirmelerde bulunarak, bankaların durumu hakkında bilgi verdi. Global ekonomik krize gelişmekte olan ülkelerin neden olmadığına vurgulayan Bilgin, Türkiye'nin krizden doğrudan etkilenen ülkeler arasında bulunduğunu kaydetti. Bilgin, şöyle konuştu: ''Gelişmekte olan ülkeler, özellikle Türkiye, bu kez krizi biz çıkarmadık. Kriz dışarda çıktı ama doğrudan da bizi etkiliyor. Çünkü, bizim ticaret ortaklığımız, ihracat yaptığımız ülkeler, lokomotifler, biz onların arkasında sıralanıyoruz. Bu ülkelerde büyük bir durulma, yavaşlama söz konusu. Bu bizi doğrudan etkiliyor. Bu aşamada ben; 'kriz (L) şeklinde mi? (W) şeklinde mi? (Kanca) şeklinde mi? olacak' bunlara girmeyeceğim. Bunları söylemek çok doğru değil. Çünkü, kriz bittikten sonra arkamıza bakacağız ve 'Aaa kriz bitmiş' diyeceğiz. Veriler biraz gecikmeli geliyor. Belki şu an kriz bitti, bilemeyiz. Çünkü en iyi veriler iki ay sonradan geliyor. Şunu da unutmamak lazım ki, psikoloji de çok önemli. Bugün benim gözlemlediğim; köşe yazarları, gazeteler yüzde 70 oranında krizi körükler mahiyette. Eşimizden dostumuzdan da biliyoruz ki iki alacağına bir alıyor. Aslında krizi biraz da kendimiz yapıyoruz. ÖTV indirimleri yapıldı. Biz kredileri izliyoruz. Taşıt kredilerinde azalma var ama bugün gidin bayilerde bazı arabalara üç ay sonrasına gün veriyorlar. Peki nereden çıktı bu para? Halkımızın cebinden çıktı. Birazcık motivasyonla aslında halkımız tüketime hazır. Psikoloji de krizin bütünü içinde önemli bir yere sahip. Bunu yadırgayamayız, çünkü alışveriş yapılmazsa iş adamları, esnafımız da etkilenir.''
''Bankacılarımız diğer ülke bankacılarından rahatlar''
ABD'de çok saygın bankaların batmasından dolayı Türkiye'de bankaların korkuya kapılıp tedirgin olduklarına işaret eden Bilgin, bu tedirginliğin kredilere de yansıdığını ifade etti. Bilgin, şunları kaydetti: ''Bankalarımız korku içine kapıldılar. Tedirgin oldular. Özellikle Ekim, Kasım, Aralık ve Ocak aylarında bu tedirginlik devam etti. Bu tedirginlik kredilere yansıdı, bankacıların hareketlerine yansıdı. 2008 yılına veya Eylül ayına kadar şöyle bir artı avantajla girdik. Yığınak yaptık. Bizim mühimmatımız hazırdı arkada. Krizin geleceğini bir şekilde tahmin ediyorduk. Çünkü bu normaldir, döngü hep yukarı çıkmaz, bir şekilde aşağı da inecektir. Bu dünya tarihinde de böyle olmuştur. Özellikle 2004-2005 ve 2006 yılında bankaları çok sıkıştırdık. Bankalarımız biraz rahatsız oldu. Niye? Bizim yaptığımız her düzenleme onların karından bir miktar boşta durmasına neden oldu. Yani; bir varlık var, ben diyorum ki, 'Bu varlığın bir miktarını yedek akçe olarak tut' ama bankacılarımız da diyor ki; 'Ben hepsini çalıştırırsam daha çok kar ederim.' Ben de otorite olarak diyorum ki; 'Bekle, bu yedek akçe ilerde sana lazım olacak.' Şu anda bankacılarımız bu yedek akçelerle mutlular veya diğer ülke bankacılarından daha rahatlar.''
Piyasalardaki durgunluğa karşın bankaların kar etmesi nedeninin çok basit olduğunu dile getiren Bilgin, Merkez Bankası'nın faizlerini düşürmesinin bu nedenlerden biri olduğuna işaret ederek, şöyle konuştu: ''Şunu diyebilirsiniz, 'Piyasalar durmuşken bankalar niye veya nasıl kar ediyor?' Bu çok da eleştiriliyor. Nedeni çok basit, Merkez Bankası faizleri düşürdüğü için bankaların elindeki yüksek faizli kağıtlar, devlet kağıtları, hazine bonolarından kar ediyorlar. Asıl nedeni bu. Ama acaba bankalarımız kar etmesin mi? Şunu çok açık yüreklilikle söyleyeyim ki; eğer bankalarımız kar elde etmezse, ki bunlar yedek akçedir ve ileride bize lazım olacak. Öyle günler gelebilir ki, bu karlara ihtiyacımız olacaktır. Sonuç olarak ekonomide önümüzde önemli günler var. Bizim Türkiye olarak en büyük avantajımız genç nüfus, sadece bunu harekete geçirmemiz lazım. Onun metotlarını herhalde biraz çalışsak buluruz.''