Korsanlarla 89 gün
Somalili korsanlar tarafından Aden Körfezi'nde fidye için kaçırılarak yaklaşık 3 ay boyunca alıkonulan ''Horizon 1'' gemisinin yağcısı Gökhan Yavuz, ''Aden Körfezi'nden aynı şartlarda bir gemiyle hayatta geçmem. Öyle bir geminin kaçırılmaması mucize'' dedi.
cumhuriyet.com.trDenizde korsanlarla geçirdiği 3 ayı anlatan 29 yaşındaki Gökhan Yavuz, kuzenleri aracılığıyla gemide çalışmaya başlamadan önce reklamcılık ve profesyonel futbol hakemliği yaptığını anlattı.
Gemiye Singapur'dan katıldığını söyleyen Yavuz, kendisi dahil olduktan sonra Katar, Suudi Arabistan ve Hindistan'a uğrayan geminin, bu son limandan ayrıldıktan 10 gün sonra kaçırıldığını belirterek, ''Mayıs'ın 8'inde işe başladım, tam 2 ay dolduğu gün gemimiz kaçırıldı'' dedi.
Korsanların gemiyi ele geçirme anını da anlatan Yavuz, o gün sabah kahvaltıdan sonra makine dairesine indiğini, tekrar bir iş için yukarı çıktığında arkadaşlarından korsanların geldiğini duyduğunu dile getirdi.
Yavuz, sözlerini şöyle sürdürdü:
''(Hani nerede?) demeye kalmadan silah seslerini duydum. Silah seslerini duyunca içeri doğru kaçıştık. Bunlar 2 botla saldırdılar gemimize. Yalnız bir tane bot direkt olarak atak yaptı. Sancak tarafından atak yapınca, biz gemiye çıkmalarını zorlaştırmak için gemiyi iskele tarafına çevirdik. Onlar da bizim iskele tarafımıza döndüler. Gemi ağır olduğu için biz tekrar manevra yapana kadar hızımız 11 knottan 7 knota kadar düştü. Gemi yüklü ve eski bir gemi. Onlar için de çok büyük bir kolaylık oldu.
Saldırıya uğrar uğramaz yardım istedik. Gediz Firkateyni'nden 'tamam, geliyoruz' şeklinde cevap geldi. Fakat geminin şartları çok kötü olduğu için yardım gelene kadar onlar köprü üstüne çıkmışlardı. Hatta helikopter geldi. Birkaç dakika kadar dayanabilseydik şu anda 90 gün bu çileyi çekmeyecektik.''
''Müslüman olduğumuzu öğrenince daha iyi davrandılar"
Köprü üzerine, elleri başlarının arkasında teslim halinde çıktıklarını anlatan Yavuz, ilk 4 gün boyunca köprü üstünde yaşadıklarını, bu sırada sadece 2 arkadaşlarının yemek hazırlamak için aşağı inebildiğini belirtti.
Bu süre içinde korsanları öfkelendirmemek için birbirlerine ani hareketlerde bulunmama çağrısı yaptıklarını söyleyen Yavuz, ''Kısık sesle birbirimizle konuşuyorduk. Yemek zamanı yemek yiyorduk. İlk önce biz yiyorduk, belki kendilerince önlem alıyorlardı'' dedi.
Korsanlar kadar kendilerinin de davranışları sayesinde bir darp olayı gerçekleşmediğini ifade eden Yavuz, ''Bu şekilde davranmayınca da bize karşı iyi davrandılar. Bir de Müslüman olduğumuzu öğrendiler. Onları ikna etmek de biraz zor oldu. Müslüman olduğumuzu öğrendikten sonra bize biraz daha iyi davrandılar'' şeklinde konuştu.
Yavuz, gemideki erzakın günler geçtikçe tükendiğini belirterek, şunları söyledi:
''İlk başlarda kumanyamız vardı. Günde iki öğün yiyorduk, kahvaltı da vardı. Fakat süre uzadıkça giderek kumanyamız azaldı. Biz bunu tek öğüne indirdik. Bir süre sonra kumanyamız da bitti. Korsanlar gemiye pirinç, şeker, un gibi kuru bakliyat getiriyorlardı. Yani onlar getirdiler, yoksa bizim kendi kumanyamız hiçbir şekilde yeterli olmayacaktı. Koyun, keçi getiriyorlardı, orada kesiliyordu.''
Korsanların, kendilerine 10 milyon dolar verilse bile bir 10 milyon dolar daha isteyecek kafa yapısına sahip olduklarını belirten Yavuz, korsanları vazgeçirmek için Horizon 1'in şirketin tek gemisi olduğunu, şirketin yeterli mali kaynağa sahip olmadığını söylediklerini dile getirdi.
Yavuz, ''(Görüyorsunuz gemimiz eski, merkep ihtiyar' diyorduk. Şirketin parasının olmadığına inandırmaya çalışıyorduk. Aksi takdirde süreç çok daha uzun olurdu'' dedi.
"Kurtulduğumuza inanamadık"
Kurtulacaklarını, korsanların gemiye yakıt taşımasından anladıklarını söyleyen Yavuz, şöyle konuştu:
''Bunlar gemiye yakıt getirmeye başladılar. Yakıtımız bittiği için para ödense de biz kalkamıyorduk. Yaklaşık 11 ton yakıt çektiler gemiye bidonlarla. Botla getiriyorlardı, biz de gemiye çekiyorduk. Bu yaklaşık 3 gün sürdü, geceli-gündüzlü sürekli bu işle uğraştık. Bu da bize bir nevi moral oldu, çünkü (bu kadar yakıt geldi iş çözüldü) dedik. En son para da geldi, işin iyice çözüldüğü ortaya çıktı.
Onlar gemiden ayrıldı, ama kurtulmuş saymadık kendimizi. Kimse sevinemedi. İnanamadık süreç çok uzun olduğu için. Gittiler, ama bölgede başka korsanlar da var, herkes tedirgindi.''
"Umutsuzluğa da kapıldık"
Yavuz, korsanların gemiyi kaçamayacakları bir yere çektiklerini, akıntı sebebiyle yüzerek kaçmanın imkansız, ayrıca bölgenin köpek balıklarıyla dolu olduğunu anlattı.
Süreç boyunca umutsuzluğa da kapıldıklarını söyleyen Yavuz, ''(Artık bitsin) dedik. YASA adlı gemi 74 gün bunların ellerinde kalmış, (Bunlar nasıl 74 gün dayanabilmişler, çok zor) diyorduk. Biz onlardan da fazla kaldık'' ifadesini kullandı.
''Bu tam olarak bir psikolojik savaştı, bir yıldırma savaşıydı. Bizi darp etmediler, ama her sabah bir silah sesiyle uyandık. Silah sesi duyduğumuz zaman tedirgin oluyorduk. (Bende bir şey yok, ama bir arkadaşımıza gelmiştir) diye düşünüyorduk'' diyen Yavuz, korsanların silahlarla oynadığı gemide bir arkadaşlarının seken kurşunun isabet etmesiyle hafif yaralandığını, kendisinin ise bir bardak sayesinde kurşunun hedefi olmaktan kurtulduğunu anlattı.
Gökhan Yavuz, yeniden gemilerde çalışıp çalışmayacağınına ilişkin olarak kesin karar vermediğini belirterek, ''Aden Körfezi'nden aynı şartlarda bir gemiyle hayatta geçmem. Öyle bir geminin kaçırılmaması mucize'' dedi.
Anne Şükran Yavuz da sağlık sorunu olduğu için eşi ve kızının, geminin korsanlar tarafından kaçırıldığını kendisine söylemediğini, konuyu günler sonra öğrendiğini belirtti.
Bu süreç boyunca hayatlarının felç olduğunu vurgulayan Yavuz, kızının düğün hazırlıklarını da yapamadıklarını anlattı.
Gözyaşlarını tutamayan anne Şükran Yavuz, eşinin avukat yeğeniyle girişimlerde bulunmaya çalıştıklarını belirterek, ''İnsan çaresiz kalmasın, her şeyi yapıyor. Her yolu denedik, evladıma ulaşamadık. Çok üzüntü yaşadık. Bugünümüze şükürler olsun. Allah hiçbir aileye yaşatmasın'' şeklinde konuştu.