Korkudan Korkmak ya da...

cumhuriyet.com.tr

Bağımsızlık savaşlarını atom bombasından tehlikeli saymıyor mu kapitalistler? Ve Güney Amerika’da ve Afrika’da ve beş anakarada, sürüp gidiyor korkudan korkuyu yenme, görünmez zincirleri kırma savaşımı... Bu yapıtla, tüm sorunların köküne ışıldak tutuyor, aydınlatıp aydırıyor büyük usta.

Aziz Nesin, gülmece ustamız, denemelerine bu adı vermiş. Gülen, güldüren, güldürürken düşündüren sanatçımız. Çatalca’daki Nesin Vakfı’nı gezdik yakında, vakfın yetiştirdiği öğrencilerce yönetiliyor. Asıl kaldığı yer, yapının arka tarafında kalıyormuş; üstünde çocukların oynamasını istediği yer de orası... Antenleri, radarları, dünyanın en uzak köşelerine uzanıyor. Tüm insanlığın nabzını tutan, bir Türkiyeli yaman bir dünyalı...

Bir değil, birkaç delikanlı gibi çalışıyor. Büyük bir maratoncu sanki. Hastalanmaya bile vakit bulamıyor, ancak öyle dinlenebilecek. Türk ekinin, sanatının büyük hasatçısı, yapıtları üst üste konsa boyunu aşar... Korkudan Kormak ilginç bir yapıtı. Çok okunuyor. Sabahattin Ali’yle, Rıfat Ilgaz’la yürüttükleri Marko Paşa imecesi, en güçlü muhalefet olmuş. Döneminde en çok satan gazete. Bildiğiniz gibi kendisi asker. Bizim köylü Mimar Mustafa, onun bölüğündeymiş. Her ay İstanbul’a saygı ziyaretine gider, toplatılmış da olsa birkaç Markopaşa getirdi. Yaşamboyu “komünist” diye izlenmişti. Bulgaristan’da Türklerin adları değiştirilirken, birlikte Bulgar Yazarlar Birliği’ne “Nasıl sessiz kalırsınız?” mektubu gönderdik. Koyu komünistlerce kınandık.

Çeşitli konulardaki denemeleri, konuşmaları toplanmış yapıtında. Kıldan ince, kılıçtan keskin zekâsıyla, kalın bir çizgiyi sürdürüyor. Korkusuz, baskısız, onurlu bir toplum olarak, insanca yaşamak... Sömürünün her çeşidine karşı çıkmak... Toprağımızı derin işleyen bir çiftçi gibi... Okurları silkeliyor, beyinlerini zonklatıyor. Okunan kitapları değerlendirmede kendince ölçütleri var: “... uyandırdığı çağrışımlardan başka, benim için değerlendirici öğelerin birkaçı da toplumun gereksinimlerine yanıt verebilmesi, insanların yaşamlarını kolaylaştırıcı biçimde aydınlatması ve okurlarda değişme, değiştirme isteğini yaratabilmeleridir...”

Korkudan Korkmak, hem zengin çağrışımlar uyandırıcı, hem de “Eline sağlık usta, nasıl da, ne güzel dövmüşsün demiri, nasıl da yerine vurmuşsun neşteri” dedirtici. Değişimi, değiştirmeyi özendirici, aydırıcı bir yapıt... Kitaba adını veren yazı, yirmi altı sayfalık bir inceleme. Sargut Sölçün’ün dilimize çevirdiği Kapitalizmde Korku (Dichter Duhn). “Türkiye’de korkudan korkma” konusu enine boyuna incelenmiş. Nasıl bir korku sarmalında yaşadığımız somut örneklerle açıklanıyor...

“Türk insanında ve özellikle aydınlarımızda, yüzyılların birikimiyle korkudan korku, çocukluğumuzdan beri içinde yaşadığımız sarkom. Sarkom gibi sarmış öylesine içselleşmiş ki, çocukluğumuzdan beri yaşadığımız ortam, soluduğumuz havanın varlığını nasıl soluduğumuzu ayrımsamıyorsak, korkudan korktuğumuzu da ayrımsamıyoruz.” (s.21)

İşin can alıcı noktası bu işte, iliğine kemiğine korku işlemiş insanın. Nasıl sağlıklı düşünebilir dünyayı, düşüncesi doğrultusunda nasıl değiştirebilir? Bundandır aklın, gökyüzü adına üretilen korkulardan kurtulup özgürleşmesi, görünmez olmuş zincirlerini kırmak, kırarak gerçekleri görmek, insanlığın kurtuluşu savaşımına dönmüş. Rönesans, Reform, Aydınlanma Çağı, Fransız Devrimi... Kurtulduk kurtuluyoruz derken, kapitalizm bindirmiş. Kapitalistler kendileri herkesten daha iyi bilirler ki, sermaye dünyanın en korkak varlığıdır; kendisi yaşayabilmek için korkutmak zorundadır. Varlığını ancak böyle sürdürebilir. Şöyle bir hadis (Muhammet Peygamberin sözü) var: “Hainler korkak olur. Sermayenin korkaklığının nedeni sömürüyle oluşmasındandır.” (s.14) Eski sömürgecilik, yeni sömürgecilik silah fabrikaları, atom bombası, hidrojen bombası... Dünyaydı paylaşım savaşları... Hep sermayenin başı altından çıkmıyor mu bunlar? Tarihin en korkak varlığı yüzünden, başı dertte değil mi dünyanın?

Bu yüzden, bağımsızlık savaşlarını atom bombasından tehlikeli saymıyor mu kapitalistler? Ve Güney Amerika’da ve Afrika’da ve beş anakarada, sürüp gidiyor korkudan korkuyu yenme, görünmez zincirleri kırma savaşımı... Bu yapıtla, tüm sorunların köküne ışıldak tutuyor, aydınlatıp aydırıyor büyük usta. Anısına saygılar...