Komisyon delil toplamak için çaba göstermedi
Uluslararası Af Örgütü, İsrail'in Mavi Marmara baskını ile ilgili Turkel Komisyonu tarafından yapılan ulusal soruşturmasının 'örtbastan' öte bir şey olmadığını belirtti.
cumhuriyet.com.trUluslararası Af Örgütü yaptığı açıklamada, Gazze'ye yardım konvoyuna yaptığı baskına yönelik İsrail'in hazırladığı soruşturma raporunu kınayarak, 9 Türk'ün ölümü ile sonuçlanan baskına ilişkin raporu bir örtbas olarak niteledi.
Türkel Komisyonunun raporunda, konvoy baskınında İsrail savunma güçlerinin hukuka uygun davrandığı sonucuna vardığı anımsatılarak, 300 sayfa olmasına rağmen raporun, aktivistlerin nasıl hayatını kaybettiklerini açıklayamadığı ifade edildi.
Komisyonun bu başarısızlığının İsrail otoritelerini, İsrail güçlerinin uluslararası hukuk ihlalleri karşısında hesap verme konusunda isteksiz ve yeteneksiz olmakta kuvvetlendirdiği belirtildi.
Açıklamada, raporun ayrıca kendisi ile keskin zıt sonuçlar içeren ve etkin bir yargı yoluyla kurbanların haklarının korunmasını ele alan 22 Eylül 2010 tarihli BM İnsan Hakları Konseyi Uluslararası Veri Toplama Misyonu'nun raporunun takip edilmesi gereğini vurguladığı dile getirildi.
Turkel Komisyonu'nun baskında İsrail güçlerinin güç kullandığı 133 olaydan 127'sinde uluslararası hukuk kurallarına uygun hareket ettiğini vurguladığı, kalan 6 olayın yeterli bilgi olmadığı için incelenemediğini belirttiği anımsatıldı.
Komisyonun İsrailli güçlerin hangi hareketlerinin mevcut ölümlere sebep olduğunu açıklamadığı, her olayın İsrail askerlerinin tanıklıkları esas alınarak hazırlanarak yapılan detaylı analizinin raporda yer aldığını belirten komisyonun, raporun bu bölümlerinin "kamuoyuyla paylaşılmasını" İsrail hükümetinin değerlendirmesine bıraktığı ifade edildi.
Açıklamada, İsrail otoritelerinin geciktirmeden raporun bu kısımlarının kamuoyuyla paylaşılması için çağrıda bulunuldu.
Komisyon delil toplamak için yeterli çaba göstermedi
Uluslararası Veri Toplama Misyonu'nun eylül ayında yayımladığı raporda, Mavi Marmara baskınında İsrail güçlerinin çok sayıda yolcunun ölümüyle sonuçlanan "gereksiz, orantısız, aşırı ve uygunsuz güç kullandığı" sonucuna varıldığına işaret edilen açıklamada, bu raporda adli delillere dayanarak en az 6 ölümün keyfi ve yargısız infaz olarak nitelendirilebileceğinin belirtildiği anımsatıldı.
Veri Toplama Misyonu'nun raporunda, gemideki en az 24 yolcunun bir tehdit oluşturmadan İsrail güçlerinin açtığı ateş sonucu yaralandığı ve ayrıca İsrail güçlerinin konvoydaki diğer 3 gemiyi ele geçirmek için de aşırı güç kullandığı bilgisinin verildiği anımsatılan açıklamada, buna karşın Turkel Komisyonu'nun gemideki aktivistlerin İsrail güçlerine karşı ateşli silah kullandığını iddia ettiği, ancak İsrail güçlerinin önceki iddialarına rağmen aktivistlerin gemiye nasıl silah getirmiş olabileceğini açıklayamadığı kaydedildi.
Açıklamada, "Turkel Komisyonun analizlerinin dayandığı delillerin sınırlı olduğunu belirttiği" ancak 7 aylık soruşturmada ek delil ve tanıklık edinmek için yeterli çabayı gösterip göstermediğinin açık olmadığı, komisyonun İsrailli askerleri sorgulama gücünün olmadığı, sadece askerlerin yazılı tanıklıkları, İsrailli yetkililer ve politikacıların çoğu kamuoyuyla paylaşılmayan sözlü ve yazılı ifadelerine dayanarak karar verdiği kaydedildi.
Turkel Komisyonunun gemilerdeki 700'den fazla yolcunun sadece ikisini dinlediği, çoğunluğu İsrail dışında yaşayan yolcuları ifadeye çağırdığı ancak ifadelerinin güvence altına alınması konusunda yarı gönüllü girişimler yaptığı, İsrail'in işbirliğini reddettiği Uluslararası Veri Toplama Misyonu tarafından toplanan tanık ifadelerine ulaşmak için de çaba sarf etmediği belirtildi.
Turkel Komisyonun hayatını kaybedenlerin Türkiye'ye döndükten sonra yapılan otopsilerinin raporlarına ulaşamadığını bildirdiği, ancak Uluslararası Veri Toplama Misyonunun yaptığı gibi Türk yetkililerinden bu raporları talep ettiğine dair bir kanıt olmadığı vurgulandı.
Komisyonun Mavi Marmara'daki olayları aktivistler ile İsrail güçleri arasında silahlı çatışma olarak gördüğü ve aktivistlerin sivil statüsünü kaybettiği, İsrail askerlerinin can güvenliğini tehdit eden aktivistlerin hukuka uygun olarak vurulabileceğini ileri sürdüğü belirtilen açıklamada şöyle denildi:
"Uluslararası Af Örgütü bu yorumu reddeder ve İsrail'in yardım konvoyunu durdurması ve gemideki bazı kişilerden gördüğü direnişin silahlı bir çatışmanın parçası olmadığına inanır. Uluslararası insan hakları kuralları ve hukuki normlarlar uygulanmalı. Bu tip bir güç, son çare olarak başvurulan bir güç olmalıydı."
Uluslararası Af Örgütü'nün Turkel Komisyonun İsrail'in kontrolündeki Gazze şeridindeki duruma ilişkin çıkarımlarını da reddettiği belirtilen açıklamada şöyle denildi:
"Sonuç olarak Uluslararası Af Örgütü, Turkel Komisyonu'nun kapama politikalarının hukuki olduğu çıkarımlarını reddeder. Gazze ablukası Haziran 2007'den beri yarısı çocuk 1,5 milyonluk nüfusun tümünü cezalandırmaktadır. Gazze konvoyuna baskının ardından İsrail'in Gazze ambargosunu hafifletmesi ve aralık ayında kısıtlı olarak ithal ürünlerine izin verdiğini duyurması, Gazze'deki insani krizi sona erdirme konusunda başarısız olmuştur."