'Komisyon çalışmalarına tek bir bakan gelmedi, yurt yıktırıldı, deliler yok oldu'
Adana'nın Aladağ ilçesinde 29 Kasım 2016'da 10'u öğrenci 12 kişinin hayatını kaybettiği, çok sayıda öğrencinin yaralandığı yangınla ilgili kurulan Aladağ Yangınını Araştırma Komisyonu raporuna, yangında çocuğunu kaybeden ailelerin ifadelerine yer verilmemişti.
cumhuriyet.com.trt24'ten Hülya Karabağlı'nın haberine göre; 1 Aralık 2016 tarihinde, AKP, CHP, MHP ve HDP'nin ortak kararıyla kurulmasına karar verilen Aladağ Yangınını Araştırma ve Gerekli Tedbirlerin Alınması'na ilişkin kurulan Araştırma Komisyonu, iktidar partisinin üyelerini belirlememesi nedeniyle görevine ancak 9 Şubat 2017 tarihinde başlayabildi.
<haber-dikey:1076116>
O dönem TBMM’de bulunan dört partinin ortak kararıyla kurulmuş olan komisyonun amacı siyaset üstü bir çalışma sergilenmesi, sorumlu olanların tespiti ve bir daha benzer olayların yaşanmaması için neler yapılması gerektiğinin belirlenmesiydi. Ancak, komisyon çalışmalarında, AKP, muhalefetin taleplerini dikkat almayınca, CHP, MHP ve HDP hazırlanan rapora kapsamlı bir şerh düştü.
Çocukların yanarak hayatını kaybettiği yurt binasının yıktırılarak delillerin yok edildiği sorularına neden olan Meclis çalışmalarında yaşananlar şerh metinlerinde şöyle yer aldı:
CHP:
-Yazılı ve sözlü bildirim ve talebin yapılmasına karşın, talep ettiğimiz kişi ve kurumlar komisyona davet edilmemiştir.
- Komisyona bilgi aktarımı için davet edilen kişi ve kurumların tamamı iktidar partisi tarafından belirlenmiştir.
- Bu bağlamda Bilgi, katkı ve sorumluluk açısından konuyla hiç ilgisi olmayan kişiler (örneğin YÖK temsilcileri) komisyona çağırılmıştır. Bu kişiler, konu ile ilgisi olmayan -örn. “üniversitelerimizin ne kadar iyi ve başarılı olduğuna dair” sunumlar yapmış,
- Aladağ’da Ortaöğretim öğrencilerine hizmet vermek için açılmış olan yurtta, hiç ortaöğretim öğrencisinin kalmıyor olması düşündürücüdür.
-Yol haritası tamamen komisyonu yönetenlerce çizilmiş ve muhalefet maksatlı olarak dışarıda bırakılmıştır.
-Milli Eğitim Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı gibi bakanlıklarımızı yakından ilgilendirmesine rağmen, komisyonumuzun yaptığı toplantıların hiç birisine Bakan düzeyinde bir katılım olmamış, hiçbir bakan komisyona bilgi vermemiştir.
- Komisyona katkı sunmak için farklı kurumlardan gelen uzmanlar, tabir yerinde ise yalnızca kendi kurumlarının reklamını yaparak komisyondan ayrılmışlardır. Konunun asıl müdahilleri ise komisyona dâhil bile edilmemiş bu sayede meselenin üstü apar topar örtülmüştür.
MHP:
-Ailelerin çocuklarını Devlet Yurtları yerine cemaat, vakıf veya dernek yurtlarına veren ailelerin bu tercihlerinin sebeplerini öğrenilmesi, ülkemizin sosyolojik ve demografik yapısının değerlendirilmesi, eğitim ve barınma sorunlarının altında yatan sosyal sorunların belirlenerek değerlendirilmesi amacıyla komisyon çalışmalarına sosyoloji alanında konulara vakıf akademisyenlerin davet edilmemesi hatadır.
- Yangının gerçekleştiği yurdun ziyaretinde, binanın tamamen yıkıldığını ve hafriyatın önemli bir kısmının alandan alındığı görülmüştür.
-Çocuklarının yurtta kaldığı sürede ders çalışmaya zaman kalmayacak şekilde yurt kurucusu olan derneğin belirlediği eğitime. Ayrıca gece geç saatlere kadar bulaşık yıkanmak gibi işlere mecbur tutulduklarından bahsedilmiştir.
-Çocuklardaki uykusuzluk, yorgunluk ve dikkat bozukluğunu fark eden bazı okul öğretmenlerinin velileri bilgilendirmesiyle bazı veliler okul müdürüne gittiklerini; ancak okul müdürünün öğrencilerin menfaati ve sağlığını hiçe sayarak, “Oranın ekmeğini yiyor” diyerek velileri terslediğini anlatmışlardır.
-Taslak raporda bu ziyaretlere ilişkin bilgiler ve ayrıntıların sunulmadığı görülmektedir. Aileler baskı altında olduklarını, korktuklarını, ancak isteklerinin ne pahasına olursa olsun sorumluların en ağır şekilde cezalandırılmasını istediklerini belirtmişlerdir.
HDP:
-Siyasal iktidarın doğal müttefikleri, ideolojik yandaşları ve iktidar ağlarının bir parçası olarak görülen ve hâlihazırda yerel sahadaki bürokratik aygıtı yönetme gücüne sahip Süleymancıların, Aladağ’daki yurt faaliyetleri bilinçli olarak denetimden kaçırılmış ve faaliyetler yerel cemaat yetkililerinin keyfiyetine bırakılmıştır. Şu anda ülkenin tamamında olduğu gibi Anayasa dâhil yasal bütün mevzuat bürokratik aygıtın keyfi yorumuna bırakılarak, benzer facialara davetiye çıkarılmaktadır.
-Aladağ'ın Köprücük ve Kışlak köylerinde çocuklara ve gençlere yönelik eğitim ve rehabilitasyon çalışması yapmak isteyen Sosyal Haklar Derneği'ne Kaymakamlıkça izin verilmemiştir.
-Komisyonun raporunda, Aladağ Kız Öğrenci Yurdu’yla ilgili yurtta kalan öğrencilerin aileleri tarafından dile getirilen ‘Süleymancı tarikatı‘ iddialarına yer verilmemiştir.
-Davaya müdahil olan baroların müdahilliği kaldırılmıştır. Faciadan sonra sorumluluğu olan tek bir kişi bile istifa etmemiştir.
-Belediye yurdun yıkımı kararını vererek delillerin ortadan kaldırılmasına sebep olarak hukuk skandalına imza atmıştır.
-Hayatta kalan öğrencilere ve hayatını kaybeden öğrencilere yalan ifade vermeleri ve şikâyetçi olmamaları yönünde baskı yapıldığı basına yansımıştır.
- İlk duruşma sonrası Süleymancılar cemaatinden oldukları düşünülen bir grup basın açıklaması için hazırlık yapan ailelere tehditler savurarak saldırmıştır. Kısa süreli arbedenin ardından saldırganları uzaklaştıran polisin mağdur ailelerden de alanı terk etmelerini istemiştir.
-Sanıklara istenen en üst sınırdaki ceza 15 yıl olarak belirlenmiştir. Olaydan hemen sonra incelemeye giden Eğitimsen üyeleri gözaltına alınmış, bilgi almaları engellenmiştir.
-Bölgedeki diğer yurtlardan birinin yöneticisi, yurtları inceleyen Hürriyet muhabirine "biz Süleymancıyız. Yurttaki kızlarımızın yanması Allah’ın takdiri. Onlar şehit oldu” demiştir.
-Sanık avukatları ailelerin haberi olmaksızın ailelerin hesabına para yatırdılar. Süleymancılar, köyleri gezerek aileleri davadan vazgeçirmek için tehdit ettiler.